Erdal Arıkan: Çin’i karakterize eden en önemli şeylerden biri Meritokrasi
Bilkent Üniversitesi, Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümünden Prof. Dr. Erdal Arıkan “Devlette de meritokrasi en ön planda, Çin Komünist Partisi'nin üyeleri mezun oldukları üniversitelerin sınıf birincileri, okullarındaki en parlak öğrenciler. Teknoloji alanındaki üst stratejilerin bu akılların ürünü olarak planlanması ve uygulamasının oldukça önemli” olduğunu belirtti.
Mazars Denge ve DÜNYA Gazetesi işbirliğinde düzenlenen "COVID-19 Sonrası Çin'le İlişkiler" Zirvesi Online Zirvesi
4. Oturum: Çin'de artan dijitalleşme
Prof. Dr. Erdal Arıkan:
Çin’i karakterize eden en önemli şeylerden biri Meritokrasi
Bilkent Üniversitesi, Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümünden Prof. Dr. Erdal Arıkan “Devlette de meritokrasi en ön planda, Çin Komünist Partisi'nin üyeleri mezun oldukları üniversitelerin sınıf birincileri, okullarındaki en parlak öğrenciler. Teknoloji alanındaki üst stratejilerin bu akılların ürünü olarak planlanması ve uygulamasının oldukça önemli” olduğunu belirtti.
Finansal Güç ve Ar-Ge İlişkisi
Finansal güç olmadan global ölçekte firmaların ortaya çıkması mümkün değil çünkü finansal güç gerekli ama yeterli değil. Peki Çin dijitalleşmeyi nasıl başarıyor? Çin ilk başta kopya ediyor. En iyi örnekleri alıyor, kopya ediyor. Mesela Google arama motoru bunun karşısına bir Çin firması koyuyor. Ondan sonra Amazon var, Amazon’un karşısına Alibaba onunla hemen hemen aynı işi yapan bir firma. İlk aşaması kopya yani bunda ayıplanacak bir şey yok. Tekerleği yeniden keşfetmeye gerek yok.
Çin hükümeti birisini bulup sen Çin'in Amazon’unu yarat demiyor. Bu ekosistemin içinde birçok firmaya önünüz açık deniyor. Onlar kıyasıya bir rekabete girişiyorlar, bunların içerisinden de en iyi olan daha da büyütülüyor daha da destekleniyor her aşamada. Bu firmaların hepsinin desteklendiğine inanıyorum ben. Onların içerisinden bir tanesi çok büyüyecek baştan hangisinin o büyüklüğe erişeceği tayin edilmiş değil. Yani aslında kayrılan, ilk baştan itibaren himaye edilen bir firma olmadığına inanıyorum ben. Aslında Çin’i karakterize eden en önemli şeylerden birisi bugünkü Çin'in belki de eskiden de öyleydi. Meritokrasi, yani muazzam bir devlet aygıtı var. Devlette de meritokrasi en ön planda Çin Komünist Partisi'nin üyeleri sınıf birincileri, okullarındaki en parlak öğrenciler.
Bu aşağıya doğru bu şekilde gidiyor. Yukarıda büyük bir plan var. Yani diyorum ki birinci aşaması kopya ikinci aşaması kendi iç pazarlarındaki bu başarılı şirketi dev boyutlara ulaştırmak. Bunu yaparken şu veya bu sebepten dolayı yabancı firmaların da Çin iç pazarında iş yapmasını zorlaştırıyorlar veya doğrudan doğruya imkansızda kılabiliyorlar. Mesela Google'a getirilen yasak gibi bilmiyorum Amazon Çin'in içerisinde iş yapabiliyor mu?
Gelişimde Etkin Faktör: İnovasyon
Üçüncü aşaması inovasyon. Yani aslında rakip firma yaratıldıktan sonra o rakip firma global bir firma olarak da bütün dünyada artık iş yapabilecek Amerikan firmaları ile batı firmaları ile kıran kırana rekabet edebilecek bir güce ulaşıyor ve belli bir noktada onları da geçmekle tehdit ediyor.
5G’de bunun ikinci yarısı aslında yani bundan sonrasında ne olacak kısmı da 5G’de bundan sonrası için çok büyük önem taşıyor. Yani bu şekilde çok büyük firmalar dijitalleşme yaratıldıktan sonra şu anda artık kopyacı diyemeyiz. Şu anda Çin teknolojiyi biliyor, hâkim ve inovasyon aşamasında. Lider inovasyon ülkesi henüz değil başa baş konumda olduğunu değerlendiriyorum. Çin'in önündeki şu anda önümüzdeki 10 yıl 20 yıl içerisindeki durum Çin’i lider firma haline gelebilecek mi? Yani inovasyonda da dünya lideri olabilecek mi? Bu ilgi ile takip etmemiz gereken bir konu diye değerlendiriyorum. Tabii bunun da kısa bir cevabı yok ama temel parametreler var. Bir kere Çin’in büyüklüğünü, iç pazarının büyüklüğünü, ülke olarak son 20-30 yılda yapmış olduğu muazzam büyümeyi göz ardı ederek bu soruyu boşlukta cevaplandırmak mümkün değil. Çin’in yönetim tarzını, beş yıllık planlarla giden ekonomisini de göz ardı ederek buna cevap vermek mümkün değil. 2013’te bakarsanız Çin, Made in China 2025 inisiyatifini ilan ettiğinde 5G orada telaffuz ediliyor.
Daha sonra 2015’te 13. Stratejik beş yıllık kalkınma planında da 5G telaffuz ediliyor. Sonra Çin’de biraz önce adını söylediğiniz Huawei şirketi 1986’dan beri faaliyette bulunan bir firma. Birdenbire ortaya çıkmış bir firma değil. Aynı zamanda ZTE diye ikinci çok büyük bir firma daha var. Zaten bu iki firma bugün dünyada 5G altyapısı imalatında, operatörlere, işletmecilere 5G baz istasyonlarını vs. altyapıyı sağlayıcılar arasında 5 firmadan 2’si. Patent sayıları bakımından açık ara Çin firmaları 5G’de öndeler. Bu nasıl meydana geldi diyorsunuz. Burada bir stratejik akıl var. Bunu görmeden yapmak mümkün değil. Batı’da da bu stratejik aklın eksikliği var. Bunu da söylemek lazım. Bunu ben söylemiyorum, bunu 2017-2018 yıllarında Amerikan stratejik planını yazan Robert Spalding kendisi söylüyor. Bizim elitlerimiz uyudu diyor. Çin’e sermayeyi, teknolojiyi her şeyi biz götürdük diyor. Ve o arada bürokratlarımız, özellikle Amerika’da elitten kastettiği hem politik hem bürokratik hem de iş dünyasındaki tepe karar alıcılar, uyuduk diyor. Çin uyumadı tabii.
Çin’in 5 Yıllık Kalkınma Planları
Çin esasen halen günümüzde de birçok ülkede bu tür 5 yıllık planların üzerine yazıldığı kâğıt kadar değeri yok. Ama şimdi 2020’de ilan edilen 14. Beş yıllık kalkınma planı bütün dünyada tartışılıyor, insanlar bunu ciddiye alıyorlar. Çünkü Çin bu planları ilan etmekle kalmıyor, bu planları hayata geçirme becerisini de gösteriyor. 5G dediğimiz olay, esasen büyük bir hedefin parçası. Ancak o şekilde bakarsak zaten anlam kazanır. Büyük bir ekosistemin parçası. Bu ekosistemin yapıtaşları şunlar:
Teknoloji ve ARGE, Bunun içerisine üniversiteleri dahil edin. Muazzam bir insan kaynağı yetişiyor Çin’de. Bilimsel araştırmalarda ve yayınlarda. Çin şu anda yayınlanan makaleler bakımından 1 numaraya çıktı. Giderek kalite artıyor bunu gözümüzle görüyoruz. Yani gittiğimiz her konferansta baktığımız her bilimsel dergide görüyoruz.
İnternet Alt Yapısı Önemli
Bir Ar-Ge altyapınız olması lazım, mühendisler yetiştirmesi lazım, araştırmacılar yetiştirmesi lazım. İkincisi internetin altyapısını, ekipmanını üretmeniz lazım. İşte Huawei ve ZTE’nin yaptığı şey bu. Üçüncüsü operatörleriniz olması lazım, işletmecileriniz. Bunlar aslında bu teknolojileri erkenden uygulamaya koyabilecek kapasitede ve istekte olmaları gerek. Aynı zamanda hükümet tarafından da frekans tahsislerinin zamanında yapılmış olması gerek. Çin 2018’te 500 megahertz spektrumu 5G için ayırdı mesela. Bu bakımdan öncüydü. Tek kelimeyle söyleyeyim, Türkiye henüz bu konuda hiçbir adım atmadı. Yeri gelir onunla ilgili de bir iki şey söylemek isteriz. Fakat operatörler bir ayağı, diğer bir ayağı telefonlar, terminaller diyoruz buna genel olarak. Uç birimleri. Bu nesnelerin interneti dünyasında biraz önce sözü edilen akıllı şehir uygulamalarındaki algılayıcıların, kameraların hepsi.
Yarın öbür gün akıllı otomobiller de birer terminal. Sonra platformlar, bu platform dediğimiz zaman kastettiğimiz Alibaba, Baidu, Tencent gibi dev internet firmaları. Bunlar aslında bir iş yapma platformu. Kendi başlarında dev firmalar ama esasen büyük birer platform bunlar. Başka şirketler getirip uygulamalarını, ürünlerini veya ticaret yapacaklarsa kendi işlerini bu platformlar üzerinden yapıyorlar. Bu da bu ekosistemin önemli ayaklarından biri. Çin de bu da var, yani büyük planın parçası olarak var. Bir de en son uygulama geliştiriciler, yani yapay zekadan tutun Tiktok’a kadar yığın kıyamet application development, superapp’ler vs. Hepsi dahil olmak üzere.
Şimdi 5G bu sözünü ettiğim ekosistemin içerisinde sinir ağı. Yani bitleri bir noktadan bir noktaya taşıyan, ama esasen kendi içinde herhangi bir akıl ihtiva etmeyen bit boruları. O kadar yani. Yollar gibi. Ama o hızlı altyapı olmadan, bu sinir sistemi olmadan ne beyin işlev görebilir ne kaslara herhangi bir kontrol komutu zamanında gidebilir. Yani bütün buna büyük bir master planın parçası olarak bakarsanız, olmak zorundaydı. Ya hepsi birden olacaktı ya zaten hiçbiri olmayacaktı.
Smart City Uygulama Müdürü Fernando Tomás Casado:
Dijitalleşme Hizmet Kalitesi ve Güven Anlamında Bizlere Yardımcı Oluyor
Dijitalleşme, Çin’de her sektörü etkiledi diyebiliriz. Örneğin hükümet blockchain kullanmaya başladı. Bu üretimde imalatta güveni sağlıyor, güveni temin ediyor. Big data yani büyük veri konusu da bizim için önemli. Bu konu Çin ekonomisinde önemli yerlere sahip. Online ödeme ve online bankacılık iş modelleri büyümeye başladı. Gelişmeye de devam edecek ve aynı şekilde kripto paraları da görüyoruz. Kripto anlamında uluslararası düzeyde dijital uanın yayılması ile ilgili çok büyük aslında beklentiler var. Bunun sonuçlarını da aslında uluslararası düzeyde göreceğiz. Para sisteminde yani çok fazla şey var. Birçok sektörün etkilendiğini söyleyebiliriz ve tabii ki Çin burada teknolojide lider olduğu konular var. 5G konusu var, bir de Yapay zekâ bu iki alanda lider son dönemlerde. Çok önemli bir ülke haline geldi. Sadece aslında üretim anlamında değil imalat anlamında değil artık Çin'in önemi yani diğerleri gibi üretim yapmıyor artık. Çin bunun da ötesinde artık. Çin yeni teknolojiler üretmeye başladı. Farklı alanlarda mesela 5G konusu gibi farklı alanlarda liderliği artık almaya başladı.
Huawei gibi şirketlerin olması bizim için son derece önemli. Her pazarda yer alıyorlar. Özellikle ABD'de birazcık farklılıklar var tabii ki ama bütün batı ülkelerinde operasyonları olan Çin şirketleri var ve çok iyi işler yapıyorlar. Dijital etkileşim insanlar arasında büyüyerek devam ediyor. Yani Çin toplum içerisinde ve özellikle de müşteri deneyimini çok etkilediğini söyleyebilirim.
Teknolojiyi Kullanarak Önlemler Alındı
Pandemi sürecindeki deneyimler de bizim için çok önemliydi. Covid-19 da bütün bu izleme teknolojilerinin yapılması çok önemliydi. Bu da en başarılı yapılan ülkelerden biri oldu. Gerçekten bu teknolojiler kullanılarak Covid’e cevap verilmesi gerçekten bu dönüşümün en önemli başarılarından birini gördük. İnovasyon insan kaynakları yönetimi anlamında, bence son derece etkili oldu. Dijitalleşmenin sonuçlarını gördük bu alanlarda.
Dijitalleşmenin Tedarik Zincirlerine Etkisi
Pandemiyle birlikte tedarik zincirinde belirli sorunlar yaşandı, aynı zamanda şunu da gördük, dijitalleşme tedarik zincirindeki problemleri çözmek adına bizlere yardımcı oldu. Dijitalleşme aslında güvenilirliği artırıyor.
Üretimde, aynı zamanda ödemelerde, nakliye sürecinde. Dijitalleşme hizmet kalitesi ve güven anlamında bizlere yardımcı oluyor. Ve nihai kullanıcı tarafından bakıldığında da dijitalleşme çok önemli bir faktör. Bütün sınırlar kapanırsa tabii ki hiçbir şeyi almanız, göndermeniz mümkün değil. Ama bu normalleşmeyle birlikte belli malların ürünlerin tekrar gönderilmesi çok hızlı bir şekilde sağlandı ve bu da dijital değişimle birlikte yapılabildi, yani müşteri ağındaki değişim sayesinde oldu. Müşteri ile ilgili iletişime baktığımız zaman satış hacminin nasıl artırıldığını görüyoruz. Şimdi Çin şirketlerinin daha iyi bir e-ticaret sistemleri var, çok fazla çalışıyorlar. Ve tabii ki buradaki hedef pazara göre de kendilerini değiştiriyorlar küresel anlamda son derece verimli çalışıyorlar.
Tabii ki batılı ülkeler için de Çin pazarında belirli fırsatlar var. 5G ağı bize çok yardımcı olan bir teknoloji ve daha çok Çinli şirket bu teknolojiyi dünyaya aktarıyor. Yani Çin için hizmet üretebiliyoruz, pazarı anlamamız gerekiyor bunun için ama şu anda çok fazla fırsat var. Her iki yönde de hem Batı için hem Çinli şirketler için çok güzel fırsatlar olduğunu söyleyebilirim.
Softtech China CEO’su Onur Yavuz:
Çin’deki Dijitalleşme Hayatın Her Noktasına Etki Ediyor
Türkiye İş Bankası’nın teknoloji iştiraki Softtech’in Çin’deki inovasyon ofisi olarak, biz de bu dijitalleşmeyi hem işimiz gereği hem de Çin’deki yaşamın içinde olan bireyler olarak iliklerimize kadar yaşıyoruz ve hissediyoruz. Pandeminin en başında ve yükseldiği dönemde de buradaydık ve gelişmeleri yakından takip etme fırsatımız oldu.
Pandemi oyunun kurallarını değiştirdi, sektörlerin hepsi dijitalleşmek durumunda kaldı ve evrildi. Çin zaten son 10 senedir bu dijitalleşme adımlarını attığı için, pandeminin etkisi Çin’de “oyunun kuralları değiştiden ziyade, pandemiyle mevcut dijitalleşmeyi kullanarak başarılı bir şekilde mücadele edildi şeklinde ifade edilmesi daha yerinde olur.
Çin’de yapay zekâ; akıllı şehir uygulamalarından, kamu güvenliğine, yüz tanıma sistemleri ile ödemeden, sağlık teknolojilerine ve eğitime kadar aslında hemen hemen her alanda karşımıza çıkıyor. Yapay zekanın en çarpıcı örnekleri pandemi sırasında ortaya çıktı. Çin, salgın sırasında vatandaşlarını karantinaya alınmaları gerekip gerekmediğini belirlemek için renkli QR kodları kullanan ulusal bir girişim başlattı. Renk tabanlı sistem, seyahat geçmişi, salgından etkilenen bir bölgede geçirilen süre ve virüsün potansiyel taşıyıcıları ile ilişkiler gibi faktörlere dayanmakta ve kişileri gerçek kişisel bilgileriyle kayıt altına almaktadır. Sahip olunan renk koduna göre, bazı seyahat kısıtlamaları getirilerek virüsün potansiyel yayılımı engellendi.
Alibaba şirketi bilgisayarlı tomografi görüntülerini 20sn. içerisinde %96 doğruluk oranıyla inceleyerek Covid-19 teşhisi koyan yapay zekâ algoritması geliştirdi. Bu çözüm Çin’deki hastanelerde kullanılığı gibi, Dünya’daki üniversite ve devlet hastanelerinin kullanımı için altyapıyı ücretsiz olarak hizmete açıldı. İtalya’da kullanıldı. Biz de çok benzer bir çalışmayı Softtech olarak, İş Bankası Grubu’nun bir diğer iştiraki olan Bayındır Hastanesiyle beraber gerçekleştirdik.
SenseTime gibi öncü yapay zekâ firmaları, yüz tanıma çözümlerine; termal kamera ve maske tanıma algoritmaları ekleyerek Covid-19 çözümleri sundular. Metrolarda, kamu binalarında, ofislerde, havalimanlarında, hastanelerde kullanıma geçen bu çözüm, yürüme hızını hiç kesmeden temassız bir şekilde ateşin ölçüldüğü, kameralar ile otomatik olarak maske takıp takılmadığının tespit edilip, takılmadığı durumlarda uyarı verildiği gerekiyorsa otomatik kapıların veya turnikelerin açılmadığı; yüzde maske varsa bile %90’ın üzerinde bir doğrulukta kişinin yüz tanımasının gerçekleştirilmesi gibi farklı özellikler içeriyor.
Didi (Çin’in Uber’i) yapay zekâ ve yüz tanıma algoritmaları ile, araçlarının kullanan şoförlerin maske takıp takmadığını, yüz tanıma analizi ile de aracı kullanan kişinin gerçekten o araca kayıtlı şoför olup olmadığını analiz etmeye başladı.
Yapay Zekâ ve Dijitalleşmenin Katkısı
Dijitalleşme ve yapay zekâ aslında endüstrilerin avantajına değil son kullanıcıların avantajına da ve onların hayatlarını kolaylaştırmak onların deneyimlerini iyileştirmek için de fazlasıyla kullanılıyor. Birkaç örnek şöyle verebilirim: ödeme sistemlerinin dijitalleştirilmesinden başlayabilirim burada. Hepinizin de muhakkak duyduğunuz üzere Çin’de QR bazlı ödeme sistemleri var. Sadece mobil telefonları kullanarak aslında neredeyse nakitsiz bir toplum çoktan yaratılmış durumda.
Dolayısıyla ben artık buradaki bir son kullanıcı olarak cüzdanımı, nakit parayı, kredi kartımı ya da herhangi bir bankacılıkla ilgili bir bilgi, belge taşımama gerek kalmadan sadece cep telefonumla aslında burada hayatımı idame ettirebiliyorum. Taksiyi de ödeyebiliyorum, restoranda da ödeme yapabiliyorum, alışveriş de yapabiliyorum. Dolayısıyla hiçbir noktada nakit paraya ihtiyacım kalmıyor.
Şimdi gelecek noktada, bir adım ilerisinde, ki bazı marketlerde, bazı ödeme noktalarında kullanılmaya başlandı. Biyometriyle ödeme sistemleri, işte burada gerçekten yapay zekâ devreye giriyor. Yüz tanıma sistemleri, üzerine eklenecek ya da farklı uygulamaları bunların, sadece yüz tanıma değil, işte avuç içi ödeme gibi farklı ödeme sistemleri kasasız, insansız alışveriş noktaları gibi hiçbir noktada kasanın olmadığı sadece kameralarla sizin takip edilip marketten aldığınız ürünlerin tespit edilip sonrasında hayatınıza devam ettiğiniz ödemenin otomatik olarak dijital cüzdanınızdan düşüldüğü sistemlerden bahsediyoruz.
Robotik Otomasyon Ne Noktada?
Robotik otomasyon tarafında da yine endüstrilerin faydasına gibi gözüken robotların kullanılması, otomasyonun kullanılması gibi konularda da insan hatası minimuma indirildiği için ve robotlar kullanıldığı için de insan hayatını tehlikeye atacak uygulamalardan kaçınılmış oluyor. Özellikle fabrikalarda ve üretim alanlarında. Az önce de bahsi geçti, otonom araçlar konusu yine yapay zekanın uygulandığı alanlardan bir tanesi. Otonom araçlar da git gide artık yaygınlaştıktan sonra, ki Şangay’da otonom taksiler de pilot bölgelerde kullanılmaya başlandı, insansız araçlar. Dolayısıyla otonom araçların yaygınlaşması sonrasında da artık kişilerin bir sürücü olarak değil tamamen yolcu pozisyonunda, aracını sadece gerçekten araç olarak kullandığı ve araç içerisindeki tüm zamanını kendi kişisel işleriyle ya da başka konularla değerlendirebileceği bir gelişmeden bahsediyoruz.
Yapay Zekâ ile Eğitim ve Sağlık
Yapay zekâ örneği olarak doktorlara ya da sağlık kuruluşlarına ulaşmakta zorlanan kişilerin semptomlarını online olarak chatbot’lar aracılığıyla yazıp, dertlerine en azından girizgâh seviyesinde derman oldukları, konsültasyon aldıkları, advance seviyelerde de yine app’ler üzerinden online doktorlarla görüşmeler yaptıkları bazı çözümler popüler hale gelmeye başladı.
Eğitimde de yine yapay zekâ ile beraber kişiselleştirilmiş, insanların gelişim alanlarının hızlıca tespit edildiği, nokta atışı içerik ve eğitim programlarının uygulandığı çözümler de uygulanmaya başladı. Artık genel bir müfredattan değil, örnek veriyorum dil eğitimi alıyorsunuz. Bunun üzerine sizin gelişim alanınızı yapay zekâ algoritmalarıyla beraber tespit edip nokta atışı çözümlerden bahsediyorum.
Tarımda Teknoloji
Çin uzun zamandır tarım teknolojilerine yatırım yapan bir ülke. Burada hızlı hasat yapan robotlar, sulama ve ilaçlama yapan otonom robotlar, toprakların daha verimli olarak işlenmesi, IOT ile donatılmış ya da sensörlerle donatılmış robotların seralar içerisinde nem durumuna ve ışık durumuna göre kendi kararlarını aldığı ve ona göre aksiyonlar aldığı bazı çözümler mevcut. Bu da yine insanlara ne fayda sağlayacak, bizim gelecek nesillere bıraktığımız sürdürülebilir dünya sağlayacak. Bunlar yapay zekanın insan hayatına çok net örnekleri olarak gösterilebilir.