Zoom yorgunluğuna basit çözümler
İşteki sosyalleşmek, öğlen yemeğe çıkmak, kahve alırken iki iş arkadaşıyla ayaküstü konuşmak, işi hızlı sonuçlandırmak için bir iş arkadaşının masasına uğramak, giyinmek kuşanmak, evden işe işten eve arabaya binmek vs... 1 yıldır özlenenler arasında...
Geçtiğimiz gün akşam yemeğinde eve davet ettiğimiz arkadaşlarımız, iş hayatlarının evlerindeki bir odadan ve bilgisayardan ibaret olmasından dert yandı. Ofisi eve ve tabii evi ofise dönüştürmenin yaşam alanına ve karı-koca ev dinamiklerine, beraber yaşayan ev sakinlerinin iç içe girmiş hayatlarının getirdiği yeni psikolojiye kadar birçok yönüyle konuştuk evden çalışma rutinlerini. İşteki sosyalleşmek, öğlen yemeğe çıkmak, kahve alırken iki iş arkadaşıyla ayaküstü konuşmak, işi hızlı sonuçlandırmak için bir iş arkadaşının masasına uğramak, giyinmek kuşanmak, evden işe işten eve arabaya binmek vs. 1 yıldır özlenenler arasında.
Dünyanın birçok yerinde Mart 2020’den beri evden çalışma yeni norm, Zoom veya Teams toplantıları ise en pratik iletişim aracımız haline geldi. Evimizde ya bir oda, bir masa veya ev ahalisinin ihtiyaçlarına göre zaman zaman yer değiştirme koşuluyla belli köşeler ofis alanı ilan edilmiş durumda. Sınırlar kaybolduğu gibi, sıkılmalar, yorgunluklar, usanmışlıklar, motivasyon eksiklikleri artmakta. Esneklik arayışında evden çalışmayı tercih edenlerle, sürekli ekranlarının başına esir olmuş hissinde olan ve ara vermeksizin daha yoğun çalışıp kendilerine hiç zaman ayıramayanlar arasında sıkışmış kalmış bir konsept pandemi döneminde evden çalışmak. Kiminin hayali, kiminin esareti.
Evden çalışmayı profesyonelce idare etmek bugünün en önemli çalışan/liderlik yetileri olarak öne çıkmakta. Emailime Stanford gibi prestijli üniversitelerden Evden/Uzaktan Yönetim alanında online derslerin promosyonları geliyor. Dersler; evden çalışırken, nasıl zorlu konular video konferansta konuşulmalı, güçlü bir takım kültürü nasıl korunmalı, yeni işe başlayanlar nasıl yeni rollerine ve şirkete entegre edilmeli ve tabii gündelik açıdan en önemli konu Zoom yorgunluğu nasıl yenilmeli gibi konulara yoğunlaşıyor.
Stanford Üniversitesi araştırmacısı Prof Jeremy Bailenson, Zoom gibi video konferans platformlarında, her gün saatlarimizi geçirmenin psikolojik etkilerini araştırmış. Stanford Virtual HUman Interaction Lab’in kurucu direktörü Bailenson, Zoom yorgunluğunun nedenlerini net bir şekilde saptamak amacıyla, 23 Şubat’ta yayınlanan Teknoloji, Zihin ve Davranış başlıklı makalesinde, Zoom’u farklı yönleriyle teknik açıdan bir değerlendirme yapmış ve Zoom yorgunluğuna sebep olan 4 sebep belirlemis ve çözüm önerileri geliştirmiş. Amacı, Zoom ve benzeri videokonferans teknolojilerini kötülemek ve kullanımlarını sınırlamak değil, yorgunluğun nedenini belirlemek ve teknoloji şirketlerine basit teknik değişiklikler önermek ve de kullanıcılara pratik çözümlerle bu yorgunluğu nasıl azaltabileceklerini göstermek.
Sürekli göz temasında olmak
Zoom video aramalarında konuşan da olsak dinleyen de görüntümüz sürekli ekranda, herkes tarafından görünür şekilde, herkesle göz teması halindeyiz. Üstelik ekranda gördüğümüz kişileri, yüz yüze görüşmelerde gördüğümüzden çok daha yakın mesafede ve daha büyük boyutta görüyoruz . Konuşurken topluluk içinde konuşma fobimiz artıyor, herkesin gözünün önünde olmanın getirdiği stres ve anksiyete seviyemizle beraber.
►Çözüm önerisi: Zoom arayüzünü adapte edene kadar, kullanıcı olarak tam ekran opsiyonunu kullanmayıp, konuşma yaptığınız kişilerin yüzlerini gerçek boyutlarına küçültün.
Kendi kendinizi video konferans sırasında gerçek zamanlı görmek yorucu.
Zoom konferansı sırasında herkesi sürekli gördüğümüz gibi, kendimizi de adeta karşımızda bir ayna varmış gibi görüyoruz. Bu deneyimin muadili, fiziksel toplantı ortamında kararlar verirken, sorular sorarken, diğerlerini dinlerken hep kendimizi canlı yayında seyretmek. İnsanın kendi kendini eleştirmesine, stres seviyesini arttırmasına sebep olacak oldukça rahatsız edici bir durum.
►Çözüm önerisi: Zoom’un Default Settings’de sadece diğer konuşmacıları gösterdiği bir arayüze geçmesi. Bireysel olarak siz kullanıcı olarak ‘hide self-view’ (kendi görüntünü sakla) seçeneğini seçebilir ve kendi görüntünüzü kaldırabilirsiniz.
Video görüşmeleri hareketi ciddi seviyede azaltmakta.
Sesli telefon görüşmelerinde yürümek ve hareket halinde olmak mümkün, video konferanslarda ise kamera belli bir yönü görüntülediği gibi, genellikle kişiler aynı noktada konumlanmak durumunda kalıyorlar. Çalışanların hareket imkanı büyük ölçüde kısıtlanmış oluyor. Oysa, birçok araştırma hareket halindeyken kognitifyetilerimizin daha iyi çalıştığı yönünde.
►Çözüm önerisi: Kameranın pozisyonunu uzağa koyarak kendinize hareket alanı açısından mesafe ve esneklik yaratabilirsiniz. Ara sıra da, videonuzu kapayıp kendinize görsel açıdan bir ara sağlayabilirsiniz.
Kognitif yük video konuşmalarda çok daha ağır.
Karşılıklı toplantılarda sözlü olmayan iletişimi takip etmek ve mimikleri, bakışları anlamlandırmak çok daha kolay. Oysa, video konferanslarda kişinin bu sinyalleri doğru alması ve göndermesi için daha çok çaba harcaması gerekli. Video konferansta kişiler kendi evlerinin ortamlarını da beraberlerinde taşıyarak iletişime giriyorlar. Uzun bir sessizlik veya karşınızdaki kişinin ilgisinin başka bir yere kayması o anda çocuğumuzun içeriye girmesine bağlı olabiliyor. Yani, yüzyüze geçerli olan sinyallerin birçoğu sinyal bile değil. Bir de, video ortamında bir yorumu onayladığınızı karşı tarafa hissettirmek için abartılı reaksiyonlar vermeniz gerekebiliyor. Her şeyin doğru anlaşılabilmesi için ekstra gayret gerekiyor.
►Çözüm önerisi: Kendinize ara ara sadece sesli konuşma yapacağınız küçük aralar verim. Sadece videonuzu kapatmakla kalmayın, görüntülü konuşmadan tüm vücudunuzu uzaklaştırın ve bir süre sadece sese odaklanın.
Bailenson ve meslektaşları video konferanslarının etkilerini saptamak amacıyla, ZEF (Zoom Exhaustion and Fatigue Scale) geliştirmişler. 500 katılımcının cevaplarının 5 ayrı çalışmada değerlendirildiği 15 soruluk anketi kişinin hem kendi Zoom yorgunluğunun ölçüsünü belirliyor, hem de ankete verilen cevaplardan video konferans teknolojilerinin kullanıcı yorgunluğunu hangi özellikleri değiştirerek hafifletebileceğiyle ilgili önemli bulgular elde ediliyor.
Her yeni teknolojide olduğu gibi, yararlar sağlanırken, teknolojinin getirdiği yeni sorunlar veya bilinmezlere çözüm bulmak gerekiyor. İlk asansör kullanılmaya başlandığında, dar alanda birçok insanla sıkış sıkış geçen 1 dakika sosyal anlamda ne kadar uzun veya rahatsız geldiyse, bugün de Zoom ile sosyalleşme ve iş yapma adabı eğrisiyle doğrusuyla yeni oluşmakta. Teknoloji çağında kullanıcıların geribildirimleri teknolojinin çok daha hızlı gelişmesine ve ihtiyaçları tatmin edecek şekilde iyileşmesine katkı sağlayacak. Kendi Zoom yorgunluğunuzu ölçmek ve Bailenson’un Zoom yorgunluğuna dair araştırmasına katılmak için ankete (https://comm.stanford.edu/ZEF) ulaşabilirsiniz.