Yönetim kurulunda kadın izi
Nasıl Bir İK programımızın bu haftaki konuğu Akkök Holding & Akenerji İK Direktörü Duygu Erzurumlu Cengiz. Duygu Hanım ile yönetim kurulunda kadın izi ile ilgili konuştuk.
Ayşe Nazmiye UÇA - Datassist Bordro Servisi / Yönetim Kurulu Başkanı
Nasıl Bir İK programımızın bu haftaki konuğu Akkök Holding & Akenerji İK Direktörü Duygu Erzurumlu Cengiz. Duygu Hanım ile yönetim kurulunda kadın izi ile ilgili konuştuk.
Yönetim kurulunda kadın olayı SPK tarafından tavsiye edildiğinde ben de YK’da birçok kadının yer alacağını düşünüyordum ama Türkiye’de öyle olmadı. Siz ne düşünüyorsunuz?
Türkiye’de bu işi teşvik etmek üzere kota olacağını düşündük ama henüz bu konuyla ilgili bir girişim yok. Benim de üyesi olmaktan çok mutlu olduğum Yönetim Kurulunda Kadın gibi dernekler bunu geliştirmek için büyük çaba sarf ediyorlar. Holdingimiz gibi büyük firmalar da bunu desteklemek için ellerinden geleni yapıyor. Bundan 4-5 yıl önce hayatımızda bambaşka olgular varken, pandemiden sonra çok farklı şeyler hayatımıza girdi. Burada, kadınların iş hayatındaki önemidaha çok öne çıktı. Ayrıca işin içine sürdürülebilirlik girdi. Türkiye’de etkilerini hissediyoruz, dünyada çok daha fazla şekilde hissediliyor. Yapılan araştırmalarda kadınların iş hayatında daha fazla yer alması iş hayatını bambaşka yerlere getirdiğini gösteriyor. Kotalara bakarsak: Fransa’da %40 kota varken %45 gerçekleşme var. İtalya’da %33 kotaya karşın %43 gerçekleşme var. İspanya ise iddialı bir hedef koyarak kotayı %50’ye çıkardı ama gerçekleşme %31.
“Kadınlarımızı geliştirmeli ve kendilerine güvenlerini artırmalıyız”
Yönetim Kurulunda Kadın Derneği’nin bir üyesi olarak, Avrupa’daki kotalar ve Türkiye’deki uygulamalar sizce nasıl?
Türkiye’de yönetim kurulunda kadın olması gerektiğini biz Avrupa’dan biraz geç fark ettik. Bunun öncesinde Türkiye’de kadın liderliğinde bir sorun var. Türkiye’nin %50’si kadın, %49’u yüksek öğrenim alıyor ki bu gayet güzel fakat işgücüne katılım %31’de kalıyor. Yönetim Kurulunda yer alan kadınların oranı ise %17. Yani Türkiye’nin %50’si kadınken sadece %17 yönetim kurulu temsiliyetimiz var. Bu aslında bizim daha çok gidecek yolumuz olduğunu söylüyor. Kadınlarımızı geliştirmeli, kendilerine güvenlerini artırmalı ve daha üst pozisyonlara talip olmalarını sağlamalıyız. Zaten onlar talip oldukça ya da bu olayın farkına varıldıkça bu oran %17’lerin üzerine çıkacaktır.
Dünya Ekonomik Forumu’nun yaptığı araştırmaya göre Amerika’da cinsiyet eşitliğinin sağlanabilmesi için 208 sene daha geçmesi gerekiyor. Bu süre Türkiye’de daha da uzun. İşte bunların farkına varmamız gerekiyor. Yine bu rapora göre Türkiye, 146 ülke arasında 129. sırada. Birçok yerde liderliğe oynayan, üst sırada yer alan bir ülkeyiz ama maalesef küresel cinsiyet eşitsizliği endeksinde 129’uncuyuz. İşgücüne katılım oranına baktığımızda erkek çalışan oranı %70, kadınlar neredeyse %30-35’lerde. İlk önce burayı geliştirmemiz gerekiyor. Dünyamızın ve ekonomilerimizin giderek artan zorluklarıyla başa çıkabilmemiz için, toplumdaki herkesin temsiline ve tüm yeteneklerin kullanılmasına ihtiyaç var. Eşitlik olgusunu toplumun her kademesine yerleştirmek ve kadınların ekonomiye katılımının bir tercih değil bir zorunluluk olduğunun altını kalın çizgilerle çizmeliyiz.
“Kadınlar da kendini çok iyi yetiştirmeli”
2013 yılında Norveç’in yönetim kurulundaki kadın oranı %41 fakat yönetimdeki kadın oranı yine düşük. Bir kota olması, farkındalık yaratması açısından güzel. Siz ne düşünüyorsunuz?
Bu kota oranını biz kadınlar da kendi aramızda ‘Kota olmalı mı, olmamalı mı?’ açısından çok tartışıyoruz. Ben bunun ‘olmalı’ tarafındayım. Öncelikle bu farkındalığı yaratmamız gerekiyor. Farkındalığı yaratmak da kotalarla olabiliyor. Bu kotayı koymaktaki amaç da farklı kadın bakış açılarını yönetim masasına taşımak ve şirketleri daha yukarı götürmek. En azından şu an için bu desteğe ihtiyacımız var. Biz kadınlara da çok şey düşüyor. Sadece bir kotanın koyulmasıyla olacak iş değil. Kadınlar da kendini çok iyi yetiştirmeli ve talip olmalı.
Erkekler bir şekilde birbirini destekliyor ve bunu farkında olmadan yapıyorlar. Sizce kadınlar bu kadar hızlı kulüpleşebiliyor mu?
Çok ciddi söylüyorum, bu kadar hızlı kulüpleşemiyor. Biraz daha çaba harcamak gerekiyor, egolardan arınmak gerekiyor. Erkekler bu işi biraz daha iyi yapıyorlar. Kız kardeşlik ruhu diye bir ruh var ve birbirimizi desteklemeye yeni yeni başlıyoruz. Daha gidecek çok yol var ama en azından iş dünyası artık bunun farkında ve bunu aşmaya, bir yerlere getirmeye çalışıyor.
“Yönetim kurulunda bağımsız kadın üyeleri en çok destekleyen holdinglerden biriyiz”
Akkök Holding’de neler yapıyorsunuz?
Bunu gurur duyarak anlatabilirim. Bizde öncelikle eşit işe eşit ücret, eşit terfi imkanları -yalnızca kadınlara değil- bütün çalışanlara verilir. Birçok firmada olduğu gibi bizim de kariyer yedekleme planlarımız var. Bunun yanı sıra kadın genel müdür oranımız da iyidir ama en gurur duyduğum yer yönetim kurulu üyeliklerimizdir. Yönetim kurulunda bağımsız kadın üyeleri en çok destekleyen holdinglerden biriyiz. %44 ile %80 arasında, ciddi oranlarda kadın yönetim kurulu üyesi yerleştiriyoruz. Bunu yaparken birçok görüşme gerçekleştiriyoruz ve çok iyi kadın yönetim kurulu adaylarımız var. Adayımızı belirlerken bile çok çalışıyoruz.
Ayrıca holdingimiz adına yine gurur ile paylaşacağım ‘Kadın Enerjisi’ programımızdan bahsetmek isterim. Akkök Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Enerji Grubu Başkanı Sayın Özlem Ataünal liderliğinde, Akkök Holding iştiraklerinden Akenerji, SEDAŞ ve Sepaş Enerji’nin ortaklaşa yürüttükleri “Kadın Enerjisi” projesi kapsamında, üniversite öğrencileri, çalışanlarımızın ortaokul, lise ve üniversitede eğitim gören kız çocukları ile grup şirketlerindeki kadınların, kariyer yolculuklarını desteklemek amacıyla birçok farklı çalışma hayata geçirildi.
Biz bu üç aşamada çok ayrıntılı bir program geliştirdik. İlk önce enerji sektöründe kadın işgücünü artırmak istediğimiz için enerjiye odaklandık. Ortaokul ve lisedeki kızlarımıza sektörü öğretmek için kapsamlı eğitimler düzenliyoruz. Onları santrallere götürüyoruz, ne işler yapabileceklerini gösteriyoruz. ‘Ben bu alanda yürümek istiyorum’ derlerse biz de ellerinden tutup onlara burs sağlıyoruz.
Üniversiteye geldiğimizde ise bambaşka bölümlerde eğitimler yapıyoruz. Burada; Yeni Bir Lider, Birleşmiş Milletler, Bahçeşehir Üniversitesi gibi ortaklarımızla birlikte kapsamlı eğitim programları gerçekleştiriyoruz ve burada da yaklaşık 400 kız öğrencimizi yetiştiriyoruz.
“YÖNETİM KURULU ÜYELİĞİ SADECE MASADA BİR SANDALYE SAHİBİ OLMAK DEĞİL"
Kadınlar, kadınlara bu konuda destek oluyor mu?
Öncelikle kadınların talip olmaya hazır olması gerekiyor. Okumalı, araştırmalı, iş dünyası nasıl gidiyor bunu görmeli. Hepimizin belirli bir seviyede finans bilgisi olması gerekiyor. O masaya oturduğunuzda yaptığınız mesleğin dışına çıkıyorsunuz, bambaşka bir şey yönetiyorsunuz. Çünkü o raporları çok iyi anlamış, çok iyi çalışmış olarak gitmek gerekiyor ki bazı yorumlarda bulunabilelim. Yönetim kurulu üyeliği sadece masada bir sandalye sahibi olmak değil.
Kraliçe arı sendromu vardır, herkes bilir. ‘Ben bu koltuğa çok acılar çekerek geldim, sen de yorulmalısın’ böyle bir durum vardı. Eğer üst düzey bir pozisyona geçtiyseniz duygularınızı geri plana atıyor olmanız, erkek gibi davranmanız ve daha sert olmanız beklenirdi. Biz masada kadın temsili derken gerekirse duygularıyla, hisleriyle gerekirse de çok detaycı beyniyle bütün bunları çözebilecek bir profil arıyoruz. O yüzden de aranan şey değişmeye başladı. Gerçekten de kadın olarak masaya oturup erkekleşmeye gerek kalmadan kendini ifade edebilmek önem kazandı. Şu anda bence kadınlar kadınlara destek olma noktasında bunu anladı. Artık kadınlar olarak bir şeylerin farkına vardık.