Yönetici miyiz yoksa ebeveyn mi?
Ailede yönetici konumunda bulunan baba figürü tarafından sadece uykusunda sevilen ve şefkat gören baby boomers kuşağından; ataerkillikten, çocuk erkil bir aile ve toplum yapısına doğan Z Kuşağına geçen çalışan popülasyonunun aile yapıları oldukça farklı.
Datassist Bordro Servisi tarafından hazırlanmıştır.
Kurumlardaki ast-üst ilişkilerinde denge politikaları neredeyse iş yapış biçimleri kadar önem taşıyor. Şefkatli ya da otoriter bir yönetici olmanın da kendi içinde önemli denge noktaları bulunuyor.
Şefkatli bir yönetici kimliğinde dengeler bozulursa, yönetici kimliğinden çok bir ebeveyn olmak işten bile değil. Aynı şekilde baskıcı bir yönetici de baskılarını haddinden fazla yaparsa, oldukça güçlü kanıtlarla mobbing uygulamakla suçlanabilir.
Şefkatli Yöneticinin Gerçekçi Dengeleri
Şefkatli yönetici imajı özellikle pandemi ile iş hayatındaki yerini daha da artırdı. Şefkatli yöneticinin dengeleri, otoriter yöneticiye nazaran daha ince ve daha hassastır. Şefkatli olduğu için ast ekibiyle daha sık iletişime girer ve onların dertlerine daha çok ortak olur. Hele ki karşındaki çocukluk travması geçirmiş, ailesiyle ilgili sorunları olan bir kişiyse sizi anne ya da baba olarak görme olasılığı çok fazladır. Hiyerarşide altta bulunan bir çalışanın, yöneticisinin karizmasına hayranlık duyması ve buna bağlı olarak manevi duygular beslemesi de oldukça büyük bir ihtimal. Aslına bakacak olursak, buraya kadar da sıkıntılı bir durum olmayabilir. Ta ki, işin boyutu değişene kadar…
Yöneticiyi bir ebeveyn olarak konumlandırmak kabul edilebilir, ancak bu konumlandırmadan kendi çıkarlarına yönelik isteklerde bulunmak, işi sekteye uğratabilir. Bu durum alınan uyarı, ceza gibi her iş yerinde, her ast-üst ilişkisinde yer alan durumları kişiselleştirmeye de sebebiyet verebilir. Çalışanın tek yöneticisi varken, yöneticinin onlarca çalışanı olabilir. İyi bir yöneticinin onlarca çalışana da adil bir çalışma ortamı sunması gerekir. Yöneticisini ebeveyn olarak gören ve haliyle gönül bağıyla bağlanan bir çalışan bu adalet sisteminde kayrılmak isteyebilir. Kayrılmadığını görünce olayları kişisel bir mesele haline getirip, işin içinden çıkılamaz noktalara taşıyabilir.
Yazının başında da belirtmiş olduğumuz gibi şefkatli yöneticinin çizgileri çok incedir. Bu ince çizgi yerini zaman zaman bile olsa saydamlığa bırakmamalıdır. Bu durum organizasyonel yapısı yatay olan şirketlerde profesyonel olarak, çocukluk travması sahibi bir çalışanla ise duygusal olarak krizlere gebe olur. Şefkatli yöneticinin gerçekçi dengeleri ve bu bağlamda da kuralları olması gerekiyor.
Otoriter Yöneticinin Keskin Dengeleri
Komando eğitimlerinin insan sınırlarını zorlayan yapıları vardır. Çünkü saha tecrübesi olan ve o zorlukları bilen kişilerce verilir. Fiziki kondisyonun yanı sıra çelik gibi sinirlere de sahip olmak gerekir. Otoriter bir yönetici için fazlasıyla uç bir örnek oldu. Ancak otoriter yöneticiler genel olarak sert mizaçları ile bilinir. Çünkü o yöneticinin, eski yöneticilerinden birisi de çok yüksek ihtimalle sert mizaçlıydı. Mola anınızda iş arkadaşlarınızla muhabbet ederken görüş alanınıza uzaklardan dahil olan otoriter yöneticiniz, otomatik olarak sesinizi alçaltmanıza sebep olur.
Bu tarz bir yönetici ya da çalışma arkadaşıyla iş dışındaki konularla ilgili olarak iletişime geçmek istemeyebilirsiniz. Sınırlı sorumlulukta iletişime girdiğiniz bir kişiyi de haliyle bir ebeveyn olarak ya da iş dışı herhangi bir şekilde hayatınızın bir noktasında konumlandırmak istemeyebilirsiniz.
Otoriter yöneticilerin iş hayatındaki dengeleri oldukça keskindir. Ne yatay organize olmuş kurumlar onlara uygundur ne de onlar yatay organize olmuş kurumlara uygundur. Artık demode olmuş bu askeri disiplini seven yönetici tipi, yine demode halde dikey organizasyon yapısına sahip kurumları daha çok sever.
Modern Düzenler, Modern Sorunlar
Artık savaşlar tüfekle, mitralyözlerle yapılmıyor. O yüzden komando eğitimlerine olan ihtiyaç da azaldı. Bundan bağımsız ama aynı akan zamana paralel olarak iş yapış düzenleri de değişiyor. Ve dikey organize olmuş, kast sistemi gibi geçişsiz, katı kurum işleyişleri yerlerini yatay organize olmuş yönetim sistemlerine bırakıyor. Otoriter yöneticiler zamana yenilenecek gibi duruyor. Yeni çalışma düzenine yönetsel olarak elverişli gibi görünen şefkatli yöneticiler ise vereceği bir denge savaşı ile sınırlarını belirlemeye çalışacak gibi duruyor.
Pandeminin yanı sıra Z Kuşağının da kariyer basamaklarına dahil olmasının şefkatli yönetici kavramını daha da artırdığını görüyoruz. Ailede yönetici konumunda bulunan baba figürü tarafından sadece uykusunda sevilen ve şefkat gören baby boomers kuşağından; ataerkillikten, çocuk erkil bir aile ve toplum yapısına doğan Z Kuşağına geçen çalışan popülasyonunun aile yapıları oldukça farklı. Hâl böyle olunca, iş hayatı da bu durumdan nasibini alıyor ve yeni yönetim modelleri gelişiyor.
Şefkatli yönetici olmak herkes için harika bir şey. Ancak bu hikayedeki “yönetilenin” suistimaline oldukça açık. Şefkatli yönetici, kantarın topuzunu kaçırırsa vay haline!
ELVEDA KONFOR ALANI
Yöneticilerinin yakın markajı ve kendi ekibi arasında konumlandırılmış halde olan bir de orta düzey yöneticiler bulunuyor. Özellikle hibrit çalışma koşullarında üst yönetim performans beklerken, çalışanları ise rahat çalışma ortamı bekliyor. Bu mevki tüm bu isteklerin arasında sıkışmış halde yer alıyor. Genel olarak teknik yetenekleriyle parlayan çalışanların bu durumu terfi ile taçlandırır. Terfi almak iyi bir şey olsa da madalyonun diğer tarafına bakacak olursak; halihazırdaki yeteneklerini daha az kullanabildiği bir ortamda olmak stresi artıracaktır. Ancak konfor alanından çıkmadan, yeni mücadelelere girmeden büyümek olmaz.