Uzaktan çalışanların astronotlardan öğrenecek çok şeyi var

Son COVID dalgasıyla uzaktan çalışmak zorunda kalan Avrupalılar astronotların uzay mekiği rutinlerinden dersler çıkarabilirler.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Uzaktan çalışanların astronotlardan öğrenecek çok şeyi var

Geçtiğimiz hafta bazı Avrupa ülkeleri artan COVID vakalarıyla yükselen 4. Dalganın önüne geçmek için yeni önlemler açıkladı. Aşılanmış vatandaşların düşük olduğu Avusturya önce aşısızlara sokağa çıkma yasağı koydu hemen ardından 12 Aralık’a kadar kapanmaya gideceğini açıkladı, ayrıca Şubat itibarıyla tüm vatandaşlarına COVID aşısını zorunlu hale getirdi. Almanya vakaların artması durumunda, ilerleyen günlerde Avusturya’yı izleyeceğini açıkladı. İrlanda gece yarısından sonra sokağa çıkma yasağı ilan etti. Aşılama konusunda, %87 oranıyla Avrupa’nın en başarılı ülkesi Portekiz vakaların artışını durdurmak için önlemleri sıkılaştırabileceğini açıkladı.

Bir yandan, Avrupa ülkeleri aşısız vatandaşları aşılamak için yoğun kampanyalar yaparken, sadece aşının Delta varyantından korumak için yeterli olmadığını ve halkın maske takmaya devam etmesi, mümkün olduğunca sosyal mesafeyi koruması, kapalı ve kalabalık alanlarda bulunmamaya özen göstermesi gibi birden fazla önlemi bireysel olarak alması gerekli. Özellikle Noel ve yılbaşı kutlamalarının geleneksel olduğu kış aylarında, halkın önlemlere uyması kritik önem taşıyor.

Günlük yaşamın en önemli bölümünü birçoğumuz için çalışma yaşamımız oluşturmakta. Çalışma kapanmalarla beraber, işin cinsi itibarıyla mümkün olduğu sürece, evlerden devam edecek. Vaka sayısının zirve yaptığı Belçika’da 20 Kasım - 12 Aralık arasında 4 gün, 28 Ocak’a kadar ise, 3 gün evden çalışmak zorunlu hale getirildi. Amaç, mümkün olduğu kadar çalışanlar arasında fiziksel teması azaltmak ve bu sayede virüsün yayılma riskini minimuma indirmek. Tabii bu sayede sadece işyerinde değil, toplu taşımada da teması azaltmak mümkün olacak. Hükümet şirketlerde çalışanları takip etmek için ise merkezi bir elektronik sistem kuracak.

Ev-ofislere geri dönme zamanı

Durum böyleyken kış döneminde vardiyalı ofis saatlerinden çok evden çalışmanın ağır bastığı bir hibrit modele geçileceğe benziyor. Hemen hemen belli kesintiler dışında evden çalışmayı yeni iş yapış biçimi haline getirenler artık bunun geçici bir sürecin ötesinde olduğunun farkındalar. Kısacası, sevsek de sevmesek de, COVID işi eve taşıdı ve yeniden tam zamanlı ofiste olacağımız günler için kesin bir tarih vermek pek de mümkün değil. Kişiden kişiye değişse de evde iş yapmanın zorlukları pek tabii ki mevcut.

Öncelikle, belli sınırlar içinde bir alanda, belki bir odada, belki salonunuzda, kişisel alanınızın ortasında, çoğu zaman mesai saatlerini aşarak ve de iş ortamında alışık olduğunuz sosyal ilişkilerden uzak bir şekilde çalışmak zorundasınız. Yani, fiziksel ve zamana dair sınırların olmadığı bir ortamda ne zaman başladınız ve bitirdiğinizin net çizilmediği bir durumda, işverenin düşüncesinin aksine, çoğu zaman erken mesaiye başlayıp işe geç paydos veriyorsunuz. Gene de iş bitmiyor ama siz daha çok çalışıyorsunuz. İngiltere’de yapılan bir araştırmada, katılımcıların %80’i pandemi döneminde zamanla ilgili algılarının tamamen değiştiğini, hafta arası ve hafta sonu arasındaki farkın dahi birbirine karıştığını belirtmişler.

Dar alanların uzmanı astronotlardan etkili çalışma dersleri

Uzaktan çalışmak yeni normsa, onunla savaşmak yerine, barışmak ve en etkili çalışma şeklini benimsemek gerekli. MIT Sloan Management Review’de yayınlanan makalenin uzaktan çalışanlara ilginç bir önerisi var: gelin evinizin sınırlarından çok daha sınırlı bir mekanda yaşamak ve çalışmak için tüm yaşamları boyunca eğitim almış astronotlara kulak verelim.

MIT Sloan’un iş alanı, evden çalışma, ve teknoloji-izolasyon ilişkilerini araştırmalarında, Google, Facebook, Microsoft ve Salesforce gibi teknoloji firmalarının orta seviye yöneticileriyle yapılan görüşmeler sonrasında, astronotların uzay araçlarındaki rutinlerınden ders çıkarılabileceği tezi ortaya çıkmış. Öyle ki, geleceğin çalışma ortamı, astronotların kısıtlı zamanları ve fiziksel ortamlarına benzer özelliklerde.

Kellogg Yönetim Profesörü Noshir Contractor ve Northwestern İletişim Profesörü Leslie DeChurch’e göre, etkili bir uzaktan çalışma düzeni kurmak için yöneticilerin uzay mekiği ortamını etüd etmelerinde yarar var. Alan ve zaman kısıtlamalarının uçlarda olduğu bu ortam sürekli tekrar gerektiren ufak ya da büyük görevlerin tüm ekip üyeleri tarafından nasıl yapılması gerektiği, nasıl zamanlamayı senkronize tuttuğunu ve çalışanların görevleri üzerinde kontrollerini sağlamlaştırdığını göstermekte. Bu sayede, birçok çalışanın nefret ettiği mikro yönetime hiç de gerek kalmıyor.

Uzaktan çalışırken şirket misyonuna yakın olmak

Örneğin, astronotlar kurumlarının büyük resimdeki hedeflerinden haberdarlar ve de kendi bireysel eforlarının bu büyük resmi nasıl tamamladığının bilincindeler. Aletleri yerlerine koymak gibi, ufak tefek gündelik görevlerin bile NASA’nın misyonuna katkısını bilerek bıkmadan üşenmeden titizlikle yerine getiriyorlar. Benzer bir kafa yapısının dünyada kendi evlerini ofise çevirmiş çalışanlarda da bulunması önemli. Bu yaklaşım kurumun çalışanlarına vermesi gereken temel anlayış. Yapılan görev ne kadar administratif, ne kadar sıkıcı, kendini tekrarlayan bir işlem olursa olsun, çalışan işinin kurumun hedeflerine nasıl uyduğunu anlarsa, o işi daha önemser, en iyi şekilde yapılmak için daha çok özen gösterir. Özellikle de yeni bir çalışan şirkete katıldığında yapılan işin şirketin misyonuna ve hedeflerine nasıl hizmet ettiği doğru bir şekilde aktarılmalı, doğru bağlantılar kurulmalıdır.

Kriz döneminde, rutinlerimiz değişikliğe uğrar. Pandemi başlangıcından beri, pijamalarımızla çalışmak, bir yandan kucağımızda kahvaltı ederken, Zoom aramasına katılmak, ve de ofis saatlerinin ötesinde, çalışma saatlerine adapte olmak yeni rutinimiz haline geldi. Burada rutinleri oluştururken ortak bir kurum saati ve takvimi oluşturmanın önemi kaçırılmamalı. Herkes kendi odasından, bilgisayarından, son derece bireysel bir şekilde işlerini görüyor olabilir ancak tüm şirket bir bütün olarak aynı ortak hedefe doğru ilerlediğini hatırlamalıdır. Yöneticiler tarafından kurum takvimi içerisinde ortak bir zaman hissi ve aidiyet vurgulanmalıdır. Zaman zaman fonksiyonlar ve departmanlar arası yoğunluk, deadline’lar vs değişse de, belli aralıklarla takvim tüm şirket genelinde senkronize edilmelidir. Ortak rutinleri paylaşan çalışanlar bir vücut gibi uyumlu bir şekilde kurumlarına değerler yaratırlar ve çalışma mekanlarından bağımsız olarak aynı takımın parçası olduklarını hissederler.

Nasıl Bir İK