Pandemide liderlik
DÜNYA’nın İK’sı YouTube programımızda bu haftaki konuğum Fark Holding CHRO’su, PWN İstanbul Başkanı ve “Pandemide Liderlik-Zamansız Söyleşiler” kitabının yazarı Aylin Satun Olsun oldu. Olsun ile kitabı ve Professional Women’s Network üzerine sohbet ettik.
DÜNYA’nın İK’sı programımızda daha önce de seni konuk almıştık. O yayında daha çok Fark Holding CHRO’su unvanınla ilgili olarak, pandemide yaptığınız İnsan Kaynakları uygulamalarınızı konuşmuştuk. Ancak bugün PWN’deki faaliyetlerin ve yazarlık unvanınla seni davet ettik. Geçen yayında hazırlık aşamasındaydın, artık kitabın çıktı. Kitabından ve PWN yani Professional Women’s Network İstanbul Başkanı olarak yürüttüğün projelerden, faaliyetlerden bahsedeceğiz. PWN bence oldukça önemli ve oldukça etkili bir kuruluş. PWN kaç ülkede faaliyet gösteriyor?
90 ayrı milletten, 32 ayrı şehirde faaliyet gösteriyoruz.
PWN’in Türkiye ve dünyadaki faaliyetleri ve amaçları nedir?
Öncelikle bu yayında, seninle beraber olmak benim için çok güzel, çok keyifli… Stüdyoya geldiğimde de hiçbir yabancılık hissetmedim, kendi yerime gelmiş gibi konforluyum. Bugün başka bir heyecanla burada bulunuyorum. Bir kitap yazarı hüviyeti ve bir sivil toplum kuruluşunun lideri olarak burada olmak bana ayrı bir heyecan veriyor. Kitap çok yeni çıktı. Daha bu sabah basın lansmanını yaptık ve sonra ayağımın tozuyla buraya geldim. Biraz PWN’den bahsedecek olursak; kadın ya da erkek farkı olmaksızın, artık bu dünyada sivil toplum kuruluşları olmadan yaşamak çok olası değil gibi görünüyor. Hepimizin farklı farklı paydaşlara, işbirliklerine ihtiyacı var. Derneğimizin Türkiye’deki, Türkçe resmi adı “Profesyonel İş Kadınları Derneği” globalde de PWN İstanbul. Adından da anlaşılacağı üzere bir kadın derneği ama kadınlı-erkekli toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine çalışan bir network, bir dernek... İş yaşamında, kadınların cesaretlendirilmesi, liderlik girişimlerini desteklenmesi ve kurumsal hayatta daha fazla var olması için kurulmuş bir yapı. Dernek 1996 yılında, Paris’te kuruluyor, Avrupa’da öbekleşiyor. Arkasından 2013’te biz İstanbul networkünü kurarken, global bir yapılanmaya geçip, PWN Global adını alıyor. Bahsettiğim gibi 32 netrowkte, 90 ayrı milletten üyelerimiz var. Gerçekten çeşitliliğe kucak açan bir networküz, Türkiye’de de böyleyiz. Projelerimizi profesyonel bir iş gibi özveriyle yapıyoruz ancak gönüllülük esasına dayanan bir grubuz.
Müthiş! Yönetimdeki kadınlar da müthiş gerçekten. Her biri kendi alanında başarılı olmanın yanı sıra bir sivil toplum kuruluşunda var olma konusunda da çok başarılılar. Gerçekten tebrik ediyorum. Hatırladığım kadarıyla PWN’de Türkiye’yi temsil etmek üzere, birçok kez yurt dışına da gittin. Anladığım kadarıyla Türkiye’nin bu alandaki temsili, globalde çok güzel. Buna şaşırıyorlar mı, nasıl bir tepki alıyorsun?
O konuda katılıyorum sana… Başkanlar toplantıları, federasyonlar toplantıları, gönüllü liderler konferansları oluyor bu vesile ile birçok kez global çapta bir araya gelebiliyoruz. Geçtiğimiz dönemlerde global bir mentorlük programı oldu. Hatta Romanya’nın da bakan danışmanı bizim üyelerimizden birisi, birkaç görüşme yaptık kendisiyle. Bana birkaç mentorlük projesinden bahsetti. Projelerinin çok güzel olduğunu ancak Türkiye’de hayata geçirmenin zor olacağından bahsettim. Bana “Benim gördüğüm, özgüveni yüksek, iyi yetişmiş, yetkinliği yüksek en iyi kadın liderler Türkiye’de!” dedi. Türkiye’deki başarılı lider kadınları anlatmıştı bana. Madrid’deki, Lizbon’daki, Bükreş’teki dostlarımla iletişime geçtiğimizde; bizlerin enerjisinden, yaratıcılığından olumlu etkilendiklerini söylüyorlar. O açıdan baktığımızda da biz Türk kadınları olarak, kendi kendimize çok acımasızlık yapıyoruz.
Tahmin edebiliyorum. Yıllar önce böyle bir kadın platformu Türkiye’deki kadınlara mentor olmak üzere bize gelmişti. Türkiye’de kadınların pek bir şey yapamıyor olmasından, Türkiye’de erkek egemen bir toplum olmasından bahsetmişti. Ben de o sırada Türk-Amerikan iş adamlarını temsilen kendisiyle buluşmuştum. O hanımefendiyi, burada üst düzey yönetici kadınlarla tanıştırmıştım. Sonrasında da bize mentorlük yapmadılar. Çünkü mentorlük edemeyeceklerini düşündüler. Biz aslında düşündüğümüzden ilerdeyiz.
Kariyer basamaklarına çıkarken, cam tavan sendromu var. Bir sürü sosyal sorun var. Ancak belirli bir nitelikteki insan gücü, Türkiye’de oldukça rafine bir kadın lider grubu var. Bunun da altını çizmek lazım.
Kesinlikle öyle. Ben bunu Atatürk’ün bize verdiği ele yoruyorum. Köklerimiz o kadar derindeki, üst taraftan kestiklerinde bile, aşağıdan daha gür çıkıyoruz. Çünkü Atatürk’ün evlatlarıyız.
Kesinlikle…
“BENİM BİLMEDİĞİM, NE SÖYLEYEBİLİR Kİ BU KİTAP?”
Aslında PWN ile ilgili konuşacak o kadar çok şey var ki… Ama özellikle kitabından bahsetmek istiyorum. Henüz sabah lansmanını yaptın. Geçen hafta kitabı elime aldığımda, şöyle bir baktım kapağına: Pandemide Liderlik… “Benim bilmediğim, ne söyleyebilir ki bu kitap?” dedim. Ancak sayfaları çevirdikçe işler benim için değişmeye başladı. Sonrasında da kendimi kitabı işaretlerken ve notlar alırken buldum. Kitapta Türkiye’deki çok önemli şirketlerin yönetim kurulu başkanlarının, CEO’larının pandemideki liderlik hikayelerine yer veriyorsun. Kitabı okudukça, “Gerçekten bu insanlar buraya boşuna gelmemiş” dedirtiyor. Bana da çok büyük ilham verdi. Çok hoşuma gitti. Yazmak nasıl bir şey?
Aslında yazmak benim için çok önemli bir tutku. Hiç seninle konuşmadık sanırım, ben üniversiteye başladığımdan itibaren sürekli kendime meslek bulma düşüncesindeydim. Önce reklamcılık yapmak istedim, sonra gazetecilik yapmak istedim. Sabahlara kadar Siyaset Meydanı izler, gazeteci olacağım düşüncesiyle, izlediklerimi yazardım. Böyle dönemlerim vardı. Aslında yazmak konusunda da bir tembelliğim var. Ancak öte yandan da bir web sitem var: aylinsatunolsun.com. Sitemde, fena da yazmıyorum… Seyahat yazıları, profesyonel kadın konuları, kitap yorumları, insan kaynakları konularını ele alıyorum ancak son zamanlarda iş yoğunluğundan pek vakit ayıramadım. Bundan daha önce de bir kitap planım vardı. Ancak hep bir “sonunu getirememe” vardı. Her sene kendime kitap çıkarmayı hedef koyardım. İnsanlarla olan etkileşimi kağıda dökmek büyük bir tutku benim için… Başarır mıyım, başaramaz mıyım her zaman aklımda bir soru işareti vardı. Ancak bir başka tutkum da, PWN’in liderliğini üstlenmek. PWN de benim için heyecan verici… Mart ayına geldiğimizde, pandemi hayatımızı bir günde değiştirdi. Hepimiz hızlı bir şekilde değişime girdik. Büyük bir şaşkınlık vardı. Çok büyük bir kriz oldu. Türk milleti olarak krizlere alışığız…
Bu alıştığımız krizlere de benzemiyordu…
Benzemiyordu… Nasıl olacak, nasıl yapacağız diye düşünüyoruz, İK departmanı olarak ya da PWN olarak sürekli toplantılar yaparak kendimizi güncel tutmaya çalışıyoruz. PWN üyelerimizden olan, Reklamverenler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Pura, bir toplantı sonrası bana “Bugün, burada konuşulanlar, burada kalmamalı. Bir şekilde kaleme alınmalı.” dedi ve kitap yazma serüvenim tetiklenmiş oldu.
Relamverenler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Pura’nın kitapta da söyleşisi var.
Evet, onunla da söyleşi yapmıştık. Ahmet Bey’le görüşmemizden sonra, birkaç arkadaşımla daha konuştum ve “neden yapamayalım” dedik. Sonrasında da başladık.
Kitapta 15 üst düzey yönetici var. Sana iş süreçlerini de anlatıyorlar, evde yaşadığı durumları da anlatıyorlar. Bu insanları kitapta olmaları için nasıl ikna ettin?
Öncelikle, bu insanlarla aramızda, uzun dönemli bir güven bağı var. Profesyonel hayat hem çok büyük ve ulaşılmaz hem de küçük ve iç içe. Bu insanların hepsi aynı ekosistemde, birbirlerinden haberdarlar. Zaten yine gönüllülük faaliyetlerimizde bizlere destek olan insanlar. Aynı zamanda birebir temasımın da olduğu liderler. İlk başta, en yakınımızdaki liderlerle başladık görüşmeleri ayarlamaya. 2 gün içerisinde de tüm listeyi bitirdim.
Şöyle “İçindekiler” kısmında, kimlerle söyleşi yaptığına baktığımda; Fark Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahu Büyükkuşoğlu Serter’i görüyorum, yani kendi patronun… Ahu Hanım’a ulaşmak kolay olmuştur herhalde! Devam edelim… PWN İstanbul Pazarlama ve İletişim Çalışma Grubu Lideri Sevda Solak, Pfizer Türkiye Genel Müdürü Mustafa Cem Açık, Amgen Türkiye ve Gensenta Genel Müdürü Güldem Berkman, Türk Tuborg CEO ve Yönetim Kurulu Üyesi Damla Birol, Akkök Holding İcra Kurulu Başkanı Ahmet Dördüncü, Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Hüseyin Gelis, NOTE Cosmetics Genel Müdürü Beril Koparal, Mey-Diageo Genel Müdürü Levent Kömür, Anadolu Sağlık Merkezi CEO’su Türkan Özilhan, GE Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Canan Özsoy, Reklamverenler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Pura, P&G Türkiye-Kafkasya-Orta Asya Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Tankut Turnaoğlu, Egon Zehnder Kıdemli Ortağı Murat Yeşildere ve Sodexo On-site Services Genel Müdürü Ahmet Zeytinoğlu…
Yüzde 80’i ile birebir diyalog halindeyim. Bu da samimiyeti getiriyor.
Ben de bir okuyucu olarak o samimiyeti fark ettim. Sanki bu kişilerle sohbet ediyormuş gibi hissettim. Kitapta sorular aslında üç bölümden oluşuyor. Pandeminin ilk dönemi, yani Mart 2020. “İlk tepkiniz ne oldu, karantina süreciniz nasıl oldu?” soruları ile başladık. Kurumsal anlamda çalışanlarınız ve kendiniz için alınan tedbirlerle devam etti sorular…
Ki bunu hemen hemen herkes biliyor ya da tahmin ediyor. Ancak daha sonrasında ilginçleşmeye başlıyor. Ne haldeydik, ne hale geldik sorusu geliyor akıllara. Ben ilk duyduğumda Güney Afrika’daydım. Kızımla birkaç kez görüştük. Bana pandemiden bahsetti. Bir ara domuz gribi, kuş gribi ve daha birçok salgın hastalık geldi geçti diye düşünerek “Aman, ne olacak canım!” dedim. Pek önemsemeyerek karşılamıştım pandemiyi. O günleri hatırladım ben de…
PANDEMİDEKİ “TÜRK ESNEKLİĞİ”
Biliyorsunuz global şirketler için kriz yönetimi çok önemlidir. Sizi yönetirler yukarıdan. Kitapta söyleşi yaptığım herkesin global çapta yönetici olmasına ve yukarıdan da yönetilmelerine rağmen, içlerinde ister istemez bir “Türk esnekliği” barındırıyorlar. Ancak çok hızlı reaksiyon gösterip, yollarına tedbirlerle devam ediyorlar.
“Organizasyonun insana bakış açısı ne?” bunu görüyoruz kitapta. Bu da çok güzel…
Kitaptaki liderlerimiz farklı yaş gruplarındalar, farklı cinsiyetteler, farklı sektörlerdeler… 70-80 gün evden çıkmayan liderimiz de var. Ekibi 1 yıldır ofise gelmese de, kendisi her gün sahada ve ofiste olan liderimiz de var. Bu insanların hayatlarının yüzde 70’i seyahatle geçiyordu. Ancak pandemide hepsi evlerini keşfetti. Bana göre en ilginç şeylerden biri de bu… Bunlar da kitabın içindeki daha insani gerçeklerdi. Bu konular da kitabın ikinci boyutu kapsıyor. Bir de üçüncü boyut var. Üçüncü boyut ise gelecek öngörülerini kapsıyor.
Üçüncü boyut bana göre son derece önemliydi… Üçüncü boyutta işaretlediğim çok bölüm oldu, gelecek öngörülerine ilişkin. Gerçekten bu kişiler çok büyük kurumlara liderlik ediyor. Onların gelecek öngörüleri beni fazlasıyla ilgilendirdi. Hatta kendi şirketimde de yapabileceğim bazı şeyleri küçük notlar olarak kaydettim.
Bugünkü lansmanda da katılımcı liderlerimiz birbirlerinin söyleşilerini okumuşlar. Birbirlerine referanslar gösteriyorlardı.
Örneğin kitapta, Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Hüseyin Gelis’in bahsettiği uygulama dikkatimi çekti. Comfy diye bir programdan bahsediyor, ofise gitmek isteyen kişiler kendi masa ve toplantı odalarını rezerve edebiliyor. Böylelikle güvenliği artırarak, çalışanlara riskten arınmış bir ortam sunuluyor. Çok güzel bir uygulama.
Aslında firmaların çoğu o yolda. Eskiden bazı şirketler, haftada bir gün evden çalışma üzerinde duruyordu. Şimdi ise mekandan bağımsız çalışma ortamı sunuluyor. Çalışanların iki gün, belki maksimum üç gün gelmesi üzerine planlar yapılıyor. Böylelikle ofis kapasiteleri de yüzde 40’lara düşecek. Mesela Siemens’in Kartal’da çok büyük bir kampüsü var. Geçtiğimiz günlerde yine Siemens’in kurumsal iletişim direktörüyle konuştum, bu konu ile ilgili olarak “Kartal’daki kampüsü Corporate Identity Center olarak kullanacağınız” demişti. Özellikle işe yeni başlayanların, şirket kültürüne adaptasyon sürecinde kullanacaklarını ifade ettiler. Hüseyin Bey’in verdiği Comfy örneği artık büyük şirketlerin hemen hemen hepsinde var. Şirketlerdeki ofisler değişiyor. İş güvenliği kapsamı artık daha bütünsel hale geliyor. Çalışanın ruhsal, mental, fiziksel sağlığı hatta ailesinin sağlığını bile kurumların dikkate alması gerekiyor.
Kitaptan kısa kısa
● KURUMSAL HAFIZA
Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Hüseyin Gelis
45 yıldır Siemens bünyesinde olan Hüseyin Gelis’ten, işe ilk başladığı dönemlerdeki yöneticisi çok sık rapor tutmasını istiyordu. Özellikle kriz dönemlerinde yöneticisi, çok titiz çalışması gerektiğini tembihliyordu. Bir gün bu durumdan sıkılan Gelis, konuyu yöneticisine taşımaya karar verir. Yöneticisi Gelis’i dinledikten sonra net bir cevap verir “Gelecekte, burada ne yaşandığı sorulduğunda, sen burada olmasan bile raporların buna cevap verecek.” Gelis bu cevap üzerine raporlarına devam eder. 1977’ye gelindiğinde 500 milyon kişinin etkilendiği, 700 bin kişinin hayatını kaybettiği Rus Gribi patlak veriyor. Gelis, ofisin büyük bir bölümü gibi tedbir amaçlı bir süre evinde kalıyor. Ancak Gelis raporlarına devam ediyor. Aradan 40 küsur sene geçiyor, Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Gelis bu kez de Covid-19 pandemisi ile karşı karşıya geliyor. Ancak bir şirket kültürü olan raporlama uygulaması, Gelis’e harika bir kılavuz oluyor ve süreç büyük bir soğukkanlılıkla yürütülüyor.
● İŞ YAPIŞ ŞEKİLLERİ DEĞİŞSE DE LİDERLİK VASIFLARI AYNI
Egon Zehnder Kıdemli Ortağı Murat Yeşildere
Liderler, artık kar ya da hisse getirisi gibi tek bir faydayı getirmeye çalışan insanlar olmayacak; toplumun faydasını optimize etmeye yönelik bir çaba içine de girecekler. Dolayısıyla liderlerden beklentiler değişiyor. Liderler, eskiye göre çok daha şefkatli olmak zorundalar. Yenilmez süper kahraman liderlerin miadının dolduğunu söylemek zorundayım. İnsanların kırılganlıklarını daha rahat ifade edebilecekleri bir dünyaya gidiyoruz. Son 20 yılda İş yapış şekilleri çok değişse de, liderlerde olması gereken vasıflar genel olarak hala aynı. Onları başarıya götürecek kaslar, yine aynı kaslar.
● BİR HAYALLE BAŞLADI
PWN İstanbul Pazarlama ve İletişim Çalışma Grubu Lideri Sevda Solak
Pandeminin tüm deneyimlerini liderlerin gözünden bir kitapta toplamak PWN İstanbul Başkanı Sevgili Aylin Satun Olsun’un hayaliydi. Sonra bir gün “Yapalım” dedik ve başladık. Randevular, yazışmalar, röportajlar yoğun geçen profesyonel yaşamın içinde gönüllü yürüyen, heyecanlı ve uzun bir yolculuk oldu. Sonunda kitabın isim annesi oldum “Pandemide Liderlik- Zamansız Söyleşiler”. Keyifli okumalar…
Professional Women’s Network
PWN (Professional Women’s Netrowk) 1996 yılında Paris’te kuruldu. Kurucusu Avivah Wittenberg Cox, üçüncü çocuğu için doğum iznindeydi ve işe geri dönmeyi düşünüyordu. Öykülerini paylaşmak için birkaç kadınla öğle yemeği yedi ve kadınların birbirlerinden güç ve destek almaları için güvenli bir yere ihtiyaç duyduğunu belirlediler ve PWN Paris’i kurdular. Sonra Amsterdam, Brüksel, Milano, Madrid, Londra kurucu şehirler olarak önce Avrupa yapılanmasına sonra da küresel ağa katıldı. Bugün Avrupa, Amerika ve Asya kıtasında 20 ülkede 31 şehir ağına sahip gönüllü bir sivil toplum örgütü. 2013 yılında PWN İstanbul ise bu küresel ağın bir parçası ve en büyük beş şehir ağından birisi olarak ülkemizde kadınların iş hayatında sürdürülebilir bir şekilde var olmalarını sağlamak ve liderler olarak yükselmelerini desteklemek için faaliyet gösteriyor.