Ofise dönelim (Mİ?)
Kurumsal kültür, işe gidip gelme kalıplarının yeniden canlandırılmasında önemli bir rol oynuyor.
Ayşe Nazmiye UÇA
Esnekliğe ve uzaktan çalışma seçeneklerine öncelik veren şirketler, çalışanların evden çalışma veya alternatif iş düzenlemeleri seçme özgürlüğüne sahip olması nedeniyle işe gidiş gelişlerin azalmasına doğru bir değişimi destekliyorlar. Öte yandan, kişisel işbirliğini ve ofiste bulunmayı vurgulayan kuruluşlar, çalışanların iş yerinde fiziksel olarak hazır bulunmasının gerekli olması nedeniyle işe gidip gelme konusunu tekrar canlandırmaya çalışıyor. Kurumsal kültürün uzaktan çalışma, esneklik ve iş-yaşam dengesi konusundaki duruşu, işe gidiş-geliş modellerinin nasıl gelişeceğini etkiliyor.
Ama her şey yazıldığı gibi mi, çalışanlar ne düşünüyor?
Şirket kurumsal kültürü personeli ofise gelmeye zorladığında, daha uzun işe gidip gelme süreleri çalışanların morali, üretkenliği ve genel iş tatmini üzerinde önemli bir negatif etki yaratıyor. Uzun yolculukların alternatifi olan evden çalışmayı 2 yıl boyunca deneyimleyen çalışanların dünyası aynı sıkılmış bir diş macunu gibi. Daha önce hiç sorgulamadan yaptığımız işe gidip gelme eylemi çalışanlar için stres, yorgunluk ve azalan iş-yaşam dengesi demek. Ek olarak, daha uzun yolculuklar daha yüksek ulaşım maliyetlerine, sağlık sorunlarına ve kişisel aktiviteler için harcanan zamanın azalmasına yol açarak çalışanların memnuniyetsizliğine daha da katkıda bulunabilir.
Anketimiz bir yandan devam ediyor ama şu ana kadar oluşmuş sonuçlara göre İstanbul’da çalışanların %50’si ofise ulaşmak için 1 saatten fazla zaman harcıyor. Bu zaman benim için 2 saat. Ofise geldiğim gün, günün 4 saatini yolda harcıyorum. Bu anketi hazırlayan çalışanıma işe gelmek için harcadığı zamanı sordum, anketi hazırladıktan sonra ilk cevaplayan kişi olduğunu ve ofise gelmek için 2 saatten fazla zaman harcadığını ve üç vasıta değiştirdiğini söyledi. İşe gelmek için
harcanan bu zamanı olumlu ve yaratıcı bir biçimde kullanma, biraz kişisel odaklanma kabiliyeti tabi büyük ölçüde bu yolculuğun kalitesine bağlı. Ofise geliş için harcanan zaman yanında bu yolculuğun nasıl olduğu da çok önemli, geçenlerde taksi bulamamak ve trafik nedeni ile Üsküdar ve Kadıköy arasını 3 vasıta değiştirerek gerçekleştirdim. Bu şekilde vapura yetiştim ama bu yolculuk yolculuktan çok bir koşu yarışına benziyordu. Metro ve Marmaray’da yolculuk yapanların büyük çoğunluğu ne yazık ki dikkat ünitelerimizin son damlalarını bile bize bırakmayan akıllı telefonlarına dalıyorlar. Yolculuk sırasında telefonlardan kişisel gelişim, dil öğrenme uygulamaları kullananların sayısı çok azken; kelime bulmaca, online kağıt oyunları, okey vb. oynayanların sayısı bir hayli çok.
Yüzdesi oldukça fazla şirket hibrit çalışma modellerini zaten deneyimliyor. Ancak Hibrit çalışma için olsa bile artık ofis yolculuğu tüm çalışanların gözüne batıyor. Hibrit çalışma için seçilen günlerin tepe noktası Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri, bu günlerde İstanbul trafiği eskisini aratmayacak deneyimler sunuyor bizlere.
Hibrit çalışmaya geçmiş olmak çalışanların işe gidiş geliş stresinde azalma yaratmadı gibi, aksine işe gelmedikleri günler ile bir karşılaştırma imkanı sunuyor.
Hibrit çalışmadaki sorunlar
Pandemi sonrası daha uzak ama yaşam şartları açısından daha iyi ev mekanlarını tercih eden çalışanlar hibrit çalışsalar bile ofise geliş günlerinde daha uzun mesafe kat edebiliyorlar.
Tüm dünyada yaşanan bu yüzyılın kavimler göçü, metropollerde barınma krizine yol açıyor. Bizim ülkemizde ise buna yüksek enflasyonist ortam eşlik ediyor ve bu bizim işe geliş gidiş stresimizi katlıyor.
Evinde konforlu çalışma ortamı yaratan mutlu azınlığın yanı sıra kalabalık bir evde yaşayan çalışanlar için hibrit çalışma bir seçenek
olmaktan çıkıyor.
Çalışanların stresini azaltma yolunda, Türkiye’nin yaşanabilir şehirlerinde ofis açma konusunu Datassist uzun yıllardır deneyimliyor. Buna ek olarak Datassist Genel Merkezine alternatif ikinci bir genel merkez yarattı. İşbaşı eğitimin hızı, gelişim ve birlikte çalışmanın getirdiği sinerji ve yaratıcılıktan vazgeçmek istemeyen bir organizasyon olarak ofise ulaşmanın kolay olduğu, stres yaratmadığı yavaş bir şehri seçtik. Şimdi çalışanlarımızın şehir değiştirme kararını olgunlaştırmaları ve kendi planlarını yapma zamanı. Ancak en azından yavaş şehir alternatifleri olduğunu biliyorlar.
Datassist’in Çanakkale’de bulunan ikinci genel merkezindeki çalışanlar için ofise gidiş-gelişleri İstanbul’da olduğu gibi bir çile değil, aksine ekstra bir aktivite zamanı. Çalışanların bir kısmı ofise sahilde yürüyüş yaparak, bisiklete binerek, motor sürerek gelirken; kimisi de mesai öncesi veya sonrasında denizin tadını çıkarıyor. Böylece iş yerinde motivasyonlarını yüksek tutma imkanı buluyorlar.
Alışkanlıklarımız nasıl değişti?
Pandemi sonrası ofise gidiş alışkanlıklarımız nasıl değişti?
İstanbul’da ofise gidip gelmek için harcanan zaman birçok insan için oldukça yorucu olabiliyor. Biz de Datassist olarak bu durumu ölçümleyebilmek için bir anket gerçekleştirdik, işte sonuçlar: