Mobbing
Türk Dil Kurumu’na göre mobbing kelimesinin Türkçedeki karşılığı bezdirme olarak ifade ediliyor. Ancak buradaki bezdirme, psikolojik bir tacizi nitelendiriyor.
Her ne kadar plazalardan duymaya alışık olsak da, mobbingin tarihi tüm memeli canlıların tarihi kadar eski. Bu psikolojik taciz türü, evrimle birlikte gelinen bugünkü sürecinde mobbing olarak adlandırılıyor. Özellikle sürü halinde yaşayan, tüm canlılar arasında çeşitli mobbing uygulamaları görmek mümkün. Mesela bir primat sürüsü içerisinde fiziksel bir dezavantajı olanın ya da bir aslan sürüsünde lidere kafa tutma cesaretinde bulunan, ancak sonunda mağlup olup dezavantajlı duruma düşenin söz konusu toplumdan ayrılmaktan başka çaresi olmayacaktır. Sürü ister istemez bu “dezavantajlılara” psikolojik taciz uygulayacak ve aralarında barındırmayacaktır.
Sürü halinde yaşayan memelilerle aynı dürtülere sahip olduğumuz için, mobbing doğamızda var. Hal böyle olunca kimi zaman farkına dahi varmadan mobbinge maruz kalıyor ya da karşımızdakine mobbing uyguluyoruz. Ancak oldukça ilkel dürtülerin meyvesi olan bu davranış, iş hayatı için fazlasıyla can sıkıcı. İlkokuldaki zorba çocuklar gibi bir yönetici ile çalışmak, işin işleyişi ya da çalışan memnuniyeti açısından pek de sağlıklı sonuçlar doğurmayacaktır.
MOBBİNG SUÇUNUN CEZASI NEDİR?
Mobbing bir suçtur ve her hukuk devletinde, suçu işleyenin cezasını da çekmesi gerekir. Ülkemizde de mobbing suçunun çeşitli cezai yaptırımları kanunlarda açıkça belirtiliyor. İş Kanunu, Medeni Kanun, Yeni Borçlar Kanunu ve Türk Ceza Kanununun çeşitli maddelerinde mobbinge rastlamak mümkün. Mobbing davaları, iş mahkemelerince ele alınıyor. Mobbing, genel olarak gizlice işlenen bir suç. Ancak mobbing davalarında somut delil olması çok büyük önem arz ediyor.
-İş Kanunu ne diyor?
İş Kanunu 5. maddesinde iş ilişkisindeki eşitlikten söz ediyor. Buna göre iş yerindeki ast-üst ilişkisinde hiçbir üst her ne ad altında olursa olsun, astına mobbing uygulayamaz.
-Türk Ceza Kanunu ne diyor?
Türk Ceza Kanunu 105. maddesinde konu ile şöyle bir hükme varılmış: “Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında mağdurun şikâyeti üzerine, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına veya adli para cezasına hükmolunur. Bu fiiller; hiyerarşi, hizmet veya eğitim/öğretim ilişkisinden kaynaklanan nüfuzu kötüye kullanılmak suretiyle ya da aynı iş yerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlendiği takdirde, yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu fiil nedeniyle mağdur; işi bırakmak, okuldan veya ailesinden ayrılmak zorunda kalmış ise verilecek ceza bir yıldan az olamaz.”
YENİ ÇAĞ MOBBİNGİ
Teknolojinin çok hızlı değişmesi iş yapış şekillerini de aynı hızda değiştirdi. Kimi sektörler bundan 15-20 sene öncesine kadar, 60-70 yıl önceki teknolojilerle işleyişini devam ettiriyordu. Ancak bugün 3 sene önceki teknoloji bile konvansiyonel kabul ediliyor. Hal böyle olunca iş yaşamında, özellikle orta yaş ve üzeri bu baş döndürücü değişime ayak uydurmakta zorlanabiliyor. Y ve özellikle teknolojinin içine doğan Z kuşağının iş hayatına dâhil olması, orta yaş ve üzeri çalışanlar için bir mobbing tehlikesi oluşturuyor. O kuruma yıllarını vermiş orta yaş ve üzeri çalışanlar, yeni kuşak çalışanların nazarında tecrübeli kabul ediliyor, ancak söz konusu bu tecrübe çok eski zamanlardan kalma, rafa kalkmış ve tozlanmış bir iş yapış şekline ait. Haliyle geçerliliği son derece tartışılır…
Hele ki, emektar çalışanlar basit bir teknoloji işleminde afallamaya görsünler; yeni kuşak çalışanların maskarası olup, mobbinge maruz kalmaları işten bile değil.
Sonuç olarak teknoloji bugün geldiği nokta itibarıyla, zaman zaman mobbingi bile tersine işletiyor.
YATAY MOBBİNG
Genel olarak ast-üst ilişkisinde, yani dikey olarak görmeye alışık olduğumuz mobbingin, bir de yatay olanı var. Yatay mobbing, kurum hiyerarşisinde aynı derecede olan kişiler arasındaki psikolojik taciz için dile getiriliyor. Yatay mobbingin sebepleri genel olarak, şirket içerisindeki ağır rekabet koşullarından kaynaklanıyor.
MOBBİNG’İN KISA TANIMI
Mobbing, çalışma yaşamında ilk kez 1984’te İsveçli endüstri psikoloğu Heinz Leymann tarafından tanımlanmıştır. Leyman’ın çalışanlar arasında benzer tipte uzun dönemli düşmanca ve saldırgan davranışların varlığına dair yaptığı saptamalar sonucunda, bu kavramı kullandığı görülmektedir. Bu çalışma bir ilktir ve tüm dünyada Leyman’dan sonra kullanılmaya başlamıştır. Çalışma hayatında iş yerindeki verimliliği etkileyen, çalışanın hem ruh hem de fiziksel sağlığını bozan bu durum karşısında ülkeler çalışanı koruyan kanunlar yapmışlardır.