İK'da yeni dünya; Z kuşağı dijitalleşme, eşitlik ve sosyal fayda ile şekillenecek

Yeni dünyanın iş dünyası 'Yeni Dünyanın Yeni Liderleri Buluşuyor' temasıyla gerçekleştirilen İş'te İnsan / İnsan Kaynakları Zirvesi'nde konuşuldu. Zirvede dijitalleşme odağında pandeminin de getirdiği farklılıklar ışığında geleceğin işveren, çalışan ve iş dünyası ile ilgili değerlendirmelerde bulunuldu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
İK'da yeni dünya; Z kuşağı dijitalleşme, eşitlik ve sosyal fayda ile şekillenecek

Mehmet Hanifi GÜLEL / Osman KILIÇ

DÜNYA Gazetesi tarafından, Sabancı Holding ana sponsorluğu, Datassist sponsorluğu ve Pwc’nin katkılarıyla düzenlenen Yeni Dünyanın Yeni Liderleri Buluşuyor temalı İş’te İnsan / İnsan Kaynakları Zirvesi, Türkiye’deki holdinglerin CEO’ları, insan kaynakları ve insan kaynakları alanında faaliyet gösteren önemli isimleriyle birlikte gerçekleşti. Alanında uzman isimlerin bir araya geldiği zirvede yeni dünyada değişen iş yapış biçimleri ve çalışan alışkanlıkları masaya yatırıldı. Hibrit olarak gerçekleştirilen zirvede ‘Dijitalleşen dünyada işgücünün dönüşümünde liderlik’, ‘Çeşitlilik, Kapsayıcılık, Eşitlik ve Sosyal Faydada Liderlik’ ve ‘Yeni Dünyada Çalışan Bağlılığı ve İş-Yaşam Dengesi İnsan’ konulu 3 panel de gerçekleştirildi.

SABANCI HOLDİNG İNSAN KAYNAKLARI VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK GRUP BAŞKANI HAKAN TİMUR: Yeni gerçeklikte teknoloji araç, sürdürülebilirlik am aç

Koronavirüs ile birlikte yepyeni bir dünyanın şekillendiğini dile getiren Sabancı Holding İnsan Kaynakları ve Sürdürülebilirlik Grup Başkanı Hakan Timur, “Hepimizin aklındaki soru şu, bu yeni dünyayı yönetecek olan akıl nasıl şekillenmeli, öncelikleri neler olmalı? Son iki senedir yola devam edebilmenin anahtarı olarak adaptasyon, çeviklik ve dönüşüm gibi kavramları sıkça duyduk. İş dünyası liderlerinin ihtiyaç ve sorumluluklarını da yeniden tanımlaması gerekiyor” açıklamasında bulundu. Yarının şirketlerinin içinde bulunulan yeni gerçekliği doğru tanımlayabilen ve bu gerçekliğe adapte olanlar olacağını dile getiren Timur, “Bu yeni gerçeklik de teknolojinin araç, dünyanın ve sürdürülebilirliğinin de amaç olduğu bir sistem” dedi. Timur şöyle devam etti: “Biz artık çok daha proaktif davranan, büyük veriden anlam çıkararak organizasyonun geleceğine bugünden yatırım yapan yani çalışanların ve paydaşların sadece bugününü değil yarınlarını da düşünen, işin geleceğini bugünden tanımlayan, insanı ve insana verilen değeri merkezine alan ama onlara çok daha büyük bir amaç, kendini gerçekleştirme değişim yaratma imkanı sunan, kümeler ve farklı yetenekler kazandıran sürekli değişim kültürü yaratan, organizasyonu ve çalışanın birlikte büyüyüp gelişmesini ilke edinen çeşitliliği ve kapsayıcılığı somut proje ve uygulamalarla ortaya koyan bir yaklaşımla yeni dönemin bugünün ve geleceğin insan kaynakları yönetimi yaklaşımı modern insan kaynakları yönetimi olarak tanımlıyoruz.” Sabancı Topluluğu olarak da bu dönüşüm sürecinde öncü ve örnek olma misyonlarını sürdürdüklerini belirten Timur, “Pandemi sürecinde iki konuyu önceliğimize aldık. İlk başta çalışanlarımız ve aileleri olmak üzere tüm paydaşlarımızın ve toplumun sağlığıydı. Bunu tüm faaliyetlerimizin temeline koyduk. CEO’umuzun liderliğinde kimseyi geride bırakmayacağız dedik ve öyle de hareket ettik. İkinci konu ise iş süreçleriydi. Başlangıçta güçlü kriz yönetimi kaslarımızı kullandık” şeklinde konuştu.

DATASSİST YÖNETİM KURULU BAŞKANI AYŞE NAZMİYE UÇA: Evimiz ve balkonumuz ofisimiz haline geldi

2000’li yılların başında basın kuruluşlarının insan kaynakları alanına hızlı bir giriş yaptığını hatırlatan Datassist Yönetim Kurulu Başkanı Ayşe Nazmiye Uça, “O yıllarda birçok gazetenin eki ve insan kaynakları alanında faaliyeti vardı. Biz o denli dalgalanma yaşadık ki şu an böyle bir trend söz konusu değil. Bizler öyle bir dönemdeyiz ki önce geleceğe adım attık, şimdi ise geçmişe adım atıyoruz” dedi. Pandeminin, gelecekte oluşabilecek bazı dinamik yetenekleri, yeni çalışma modellerinin olma süreçlerinin bizi bugüne getirdiğini ve geleceği yaşamaya başladığımızı belirten Uça, “Hepimiz bunu birlikte yaşadık. E-ticaret o kadar büyüme gösterdi ki 10 yıl sonra olacak bir gelişmeyi biz aylar içerisinde idrak ettik” diye konuştu. Zorunda kalındığı için geciktirilen birçok dijitalleşme sürecinin de hayata geçirildiğini söyleyen Uça, “Dijitalleşme her alana yerleşti. Bazı meslekler uzaktan çalışma sürecinde kalıcı olarak insan gücü optimizasyonu gerçekleştirdi ve şimdi bakıyoruz biz bu iki yılın sonunda yarıdan fazla yönetici kendi ekinini raporlamasını uzaktan ve hibrit olarak yapmaya çalıştı” ifadelerine yer verdi. Eski hiyerarşik organizasyon şemalarının şimdi ekiplerin networkü olduğunu dile getiren Uça, “Evimiz ve balkonumuz ofisimiz haline geldi. Bizler yani şirketler de çalışan odaklı olduk. Hepimizin içinde bulunduğu belirsizlikler de bizi yeniden şekillendirecek” değerlendirmesinde bulundu.

PWC TÜRKİYE KIDEMLİ ORTAĞI CENK ULU: İnsan bizim neredeyse tek kaynağımız

İnsan bizim neredeyse tek kaynağımız” diyen PwC Türkiye Kıdemli Ortağı Cenk Ulu, “Pandeminin getirdikleri de bizim hem çok öğretici hem de çok kırılgan oldu. Bu zirve bizim için o yüzden çok değerli” açıklamasında bulundu. Dünyanın değişim hızında gitmeye devam ettiğini belirten Ulu, PwC olarak da umutlar ve endişeler araştırması yaptıklarını söyledi. Ulu şöyle devam etti: “Gerçekten genç kuşakların ciddi endişeleri olduğunu görüyoruz. Çalışanların yüzde 30’u beş yıl içinde işlerini kaybedeceğini düşünüyor. Türkiye’de bu rakam çok daha düşük. Otomasyona geçişteki endişe kadınlarda erkeklere göre daha yüksek.” Dünyada hibrit çalışma gibi bir şeyin hayata girdiği ve bunun hem şirket hem de çalışanlar için çeşitli avantajlar sağladığını belirten Ulu, “Ama kadın çalışanlar kendilerini erkeklere göre daha dezavantajlı hissediyor. Şirketlerin buradaki destekleri hayata geçirmesi gerekiyor. Bir kadın erkeğin eşit kazanç durumu pandemiyle daha da yükseldi” açıklamasında bulundu.

HAKAN GÜLDAĞ: İnsanımıza ve insan kaynağımıza değer vermiyoruz

DÜNYA Gazetesi'nde memlekete ayna tutmaya çalıştıklarını belirten Üst yöneticimiz Hakan Güldağ, “Ülke olarak insanımıza ve insan kaynağımıza gereken değeri vermediğimizi görüyoruz. İş dünyası insan kaynakları yönetiminde ciddi şekilde zorlanıyor” dedi. Yeni teknolojilerin de hayatımıza girdiğini ve bunun Almanya’da çalışan sayısını artırırken Türkiye’de azaltabildiğini bildiren Güldağ, “Çünkü rutine dayalı, tekrara dayalı, yapay zeka dahil becerileri yönetmeye dayalı iş gücüne baktığımız zaman Almanya’da bu yaklaşık nüfusun yarısı, Türkiye’de ise 5’te 1’ini oluşturuyor” diye konuştu.

İş gücü de dijitalle değişiyor

Değişen işgücü pratikleri ‘Dijitalleşen dünyada işgücünün dönüşümünde liderlik’ panelinde konuşuldu. Ülker Day’ın moderatörlüğünde gerçekleşen panelde TAV İK Grup Başkanı Hakan Öker, Yıldız Holding İnsan ve İş Destek Başkanı Bahattin Aydın, Kariyer.net Genel Müdürü Fatih Uysal, Datassist CEO’su Umut Özbağcı ve Sodexo Avantaj ve Ödüllendirme Hizmetleri CEO’su Eda Uluca Özcan konuşmacı olarak yer aldı.

ÜLKER DAY: İK ajandasında dijitalleşme var

Moderatör olarak görev alan Ülker Day, “İK yönetimleri yeni çalışma modellerini tartışmaya başladıklarını belirtiyor. Çalışanlarına dijital deneyim yaşatıyor olmak gerektiğini söylediler. İK ajandasında dijitalleşme var” değerlendirmesinde bulundu.

HAKAN ÖKER: Yeni kuşağın liderlik beklentisi daha farklı

“Eskiden kuralları bizler koyardık. Artık kuralları çalışanlar belirliyor” diyen TAV İK Grup Başkanı Hakan Öker, değişmeyen şeyin yetenek çekmek olduğunu ve bunu tutundurmak olduğunu belirtti. Değişmesi gereken şeyin bu ihtiyaç durumunu iyi okumak olduğunu aktaran Öker, “Pandemide biz değişimi çok hızlı bir şekilde yaşadık” diye konuştu. Yeni kuşağın liderlik beklentisinin de farklı olduğunu dile getiren Öker, “Gerektiğinde arkadaş, gerektiğinde öğretmen istiyorlar” şeklinde konuştu. Bunun yansımasını iki noktada gördüklerini ifade eden Öker, “Birincisi 90’lı yıllarda gördüğümüz efsane liderler yok artık. İşin güzel tarafı yeni liderlerin çoğunun kurum içinden yetiştiğini görüyoruz. Bu da zaten kurumun bu ihtiyaçları görüp de onları nasıl yönettiği ile ilgili bize bir yol, bir yön gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu. Öker konuşmasını şöyle sürdürdü: “Dijitalleşmeyi de hiçbir zaman amaç olarak görmedik.”

BAHATTİN AYDIN: Pandemiyle birlikte yapmayacağımız şeyleri yapmaya başladık

“Pandemi başladığında biz Çin’deki mağazalarımızda bunun nasıl etkileyeceğinin bilgilerini almaya başlamıştık” diyen Yıldız Holding İnsan ve İş Destek Başkanı Bahattin Aydın, genel olarak ciddi bir belirsizlik dönemine doğru gidildiğini ifade etti. Şirketlerin iyi yaptıkları işleri belli bir düzende yaptıkları zaman para kazanabildiğini yani değişmenin kolay bir şey olmadığını aktaran Aydın, “Pandemi bize bunu çok iyi gösterdi, biz aslında yapmayacağımız şeyleri yapmaya başlıyoruz” şeklinde konuştu. Dijitali kullanan firmaların pandemiye daha çok adapte olduğunu da bildiren Aydın, “Pandemiyle birlikte biz de çok hızlı kararlar aldık onların da doğru olduğunu görüyorum. İşin özünde ne yapmamız gerektiğine odaklandık” değerlendirmesinde bulundu. “İnsan aslında yaparak öğreniyor” diyen Aydın, şirketlerin de çapraz takımlar kurup genç yeteneklerin buralarda sorumluluk alıp liderlik ve yeteneklerini göstermelerini sağlamasının organizasyon için de çok kıymetli olduğunu dile getirdi.

FATİH UYSAL: Türkiye’nin bilişimci açığı var

Pandemi sürecinin dönüşümde büyümeye yol açtığını aktaran Kariyer. net Genel Müdürü Fatih Uysal, “İlk etapta bütün süreçleri dijitale taşıma süreci yaşandı. Yaptığımız araştırmalarda pandemi sürecinde en büyük yük insan kaynaklarındaydı” şeklinde konuştu. Fırsatlar olduğu kadar tehditlerin de olduğu bir süreç içerisinde olunduğunu ifade eden Uysal, “Her sene 110 bin bilişim ilanı açılıyor. Toplam 7 senedir Türkiye’nin bilişimdeki kaynak açığı 400 bin düzeylerinde seyrediyor. Bilişimle ilgili yetenek yetiştirmezsek Türkiye’nin başına dert olacaktır seferberliği de yapılmalı” açıklamasında bulundu. Her bölümden bağımsız bilişimcinin yetişebileceğini söyleyen Uysal, “Eğitim konusunda kurumların da yapacağı çok şey var, biz de benzer şeyler yapıyoruz” diye konuştu. Tüm dünyada büyük istifa sürecinin yaşandığını da bildiren Uysal, insanlar harcama yapamadıkları için birçok kalemdeki birikimleri onlara bunu yaptırdı. O hep hayalinde olan şeyi harekete geçiriyor. Türkiye’de de bu çok hızla büyüyor” dedi.

UMUT ÖZBAĞCI: Çeşitliliğin büyüdüğü bir dünyada yaşıyoruz

İnsan kaynakları süreçlerini dijitalleştirdiklerini belirten Datassist CEO’su Umut Özbağcı, “Dijitalleşme bir yere not edilmiş kararları görünür kılıyor. Biz dijitalleşmenin iyi ve kötü yönlerini de rahatlıkla görebiliyoruz. Yeni nesil ile eski neslin dönüşebilmesi gibi konular karar verme konusu üzerinde buluşuyor” açıklamalarında bulundu. İşlerin yok olduğuna ve yeni işlerin çıktığına yönelik de değerlendirmede bulunan Özbağcı, “Kapitalizmin iş gücü yaratma gücü iş yok etme hızından biraz daha fazla oluyor” diye konuştu. “Kimse aslında tüm gücü eline almış etki eden birini görmekten ziyade daha minör konularda etki yaratan ve bu etkileri de sürekli artırabilen ve değiştirebilen profiller görmek istiyorlar” diyen Özbağcı, artık çeşitliliğin büyüdüğü bir dünyanın olduğunu ve liderlik fenomenin aslında o kadar da büyülü olmadığını ifade etti. Özbağcı konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türkiye bizim dışarıdan izlediğimiz gibi gelişmeyebiliyor. Biz biraz zaman kaybederiz ama son sezonunda tıpkı dizi gibi noktayı koyarız.”

EDA ULUCA ÖZCAN: Dijitalleşme ile birlikte insanlar ve şirketler deneyim sunan bir hale dönüştü

Sodexo’nun 3 yıllık gelişme içerisinde çalışan deneyiminde tek marka haline geldiğini vurgulayan Sodexo Avantaj ve Ödüllendirme Hizmetleri CEO’su Eda Uluca Özcan, “Biz İK liderlerini dinlediğimizde çalışanlara nasıl destek olmak gerektiğini öğrenip bu alanda birçok yatırım yaptık” şeklinde konuştu. Artık işlerinin herhangi bir kart sunmaktan yemek deneyimi sunmaya doğru gittiğini ifade eden Özcan, “Dijitalleşme ile birlikte insanların ve şirketlerin deneyim sunan bir hale dönüştüğünü düşünüyorum” açıklamasında bulundu. Kendilerinin şirket olarak 3 ana değer üzerine odaklandığını dile getiren Özcan, “Bir tanesi insan odaklılık diğeri yaratıcılık bir diğeri de sonuç odaklılık” diye konuştu. Bu 3 değer üzerinden ekiplerine bir ortam sağlamaları gerektiğini dile getiren Özcan, “Biz ekiplerimizle bu yolu çizdik ve bir motto belirledik, dedik ki, sen varsan dahası var” değerlendirmesinde bulundu. Pandemi sürecinde de birçok yeniliği hayata geçirdiklerini sözlerine ekleyen Özcan, ödüllendirme sistemleri üzerine de projeleri olduğunu dile getirdi.

Eşitlik konusunda duygusal ve geleneksel kodlar hâkim

Datassist Yönetim Kurulu Başkanı Ayşe Nazmiye Uça moderatörlüğünde ‘Çeşitlilik, Kapsayıcılık, Eşitlik ve Sosyal Faydada Liderlik’ paneli düzenlendi. Liderlik üzerine konuşmanın oldukça zor bir konu olduğuna vurgu yapan Uça, herkesin yapıyorum dediği ama asılanda net olarak yapamadığı, çünkü duygusal ve geleneksel birtakım kodların hâkim olduğu bir konu olduğunu söyledi. Söylem ve eylemler arasında farklılık gösterdiğini belirten Uça, söz konusu duruma dışarısından objektif bir şekilde bakılmadığı sürece görülmediğini ifade etti.

MURAT YEŞİLDERE: BİST’te bulunan 420 şirketin 16’sının CEO’su kadın

Sabancı Üniversitesi ile birlikte 10 yıldır halka açık şirketlerde kapsamlı çalışama yaptıklarını aktaran Egon Zehnder İstanbul Kıdemli Ortağı Murat Yeşildere, bu çalışmayla halka açık şirketlerde cinsiyet eşitsizliği karnesini çıkarmaya çalıştıklarını söyledi. Borsa İstanbul’da 420 şirketin 139 tanesinin yönetimde kadınların olmadığını dile getiren Yeşildere, “420 şirketin kadın yönetim üyeleri yüzde 17 bile değil. 34 şirketin yönetim kurulu başkanı kadın, bunun sadece 3 tanesinin profesyonel, geri kalan ise aile üyeleri. 420 şirketin de sadece 16’sının CEO’su kadın. 10 yılda yüzde 11’den yüzde 16,9’a gelebildik. Bizimle aynı zamanda başlayan İngiltere 10 yıl önce yüzde 11’den yüzde 40’a geldi. Sabancı olarak biz yönetiminde kadının yer alması için hiçbir bedel talep etmeden halka açık şirketlere kadın yönetim kurulu üyesi atamaya talibiz” dedi. Bunun temelinde DNA, aile, ve içinde bulunulan siyasi ortamın etkili olduğunu aktaran Yeşildere, toplamsal cinsiyetin sağlanması erkeği de liberalleştireceğini ve bunun doğrudan erkeklere de fayda sağlayacağını belirtti.

OYA BAŞAK AKYOL: Kadın-erkek eşitliği için 136 yıl gerekiyor

Küresel cinsel eşitsizliği raporuna göre siyasi temsil, ekonomiye katılım, sağlık ve eğitime ulaşım gibi dört kategoride eşitliğe ulaşması için 136 yıl gerektiğine dikkat çeken Ford Otosan İnsan Kaynakları ve Dönüşüm Genel Müdür Yardımcısı Oya Başak Akyol, bu sürenin pandemiyle birlikte biraz daha artığını ifade etti. Söz konusu dört unsurdan sadece ekonomiye katılımı ele alındığında 136 yıldan daha uzun süre gerektiğini belirten Akyol, “Türkiye’de kadınların istihdama katılım oranı yüzde 33, çalışan kadınların yüzde 65’i iş yerinde ayrımcılık yaşadığını ve yüzde 55’te aynı işi yapmalarına rağmen daha az ücret aldığını düşünüyor. Erkek egemen bir sektör olmasına rağmen en çok kadın istihdam eden firmayız. Bu alanda kadın istihdamı için daha çok eğitimden başlamak gerekiyor” ifade etti. Öncelikle farklı fikirlere değer verdiklerini kaydeden Akyol, hedefl erinin her 3 çalışandan biri kadın olduğunu belirtti. Akyol, ofis çalışanlarının yüzde 47’si, saha çalışanlarının ise yüzde 23’ü kadınlardan oluştuğunu bildirdi.

LEVENT KÖMÜR: Söylemden çok, eyleme geçilmesi gerekiyor

Şirketlerinde 6 departmanın 4’ünde direktörlerin kadın, 2’sinin erkek olduğunu belirten Mey Diageo CEO’su Levent Kömür, bunun dışında üst düzey yöneticilerin yüzde 41’nin kadın, çalışanların ise yüzde 25’nin kadın olduğunu aktardı. Geçen sene terfilerinin yüzde 60’ının kadın olduğuna dikkat çeken Kömür, “Yönetimin söylemden çok, eyleme geçmesi gerekiyor. Ne söylendiğinden çok, nasıl bir davranış şekline sahip olduğu önemlidir. Kapsayıcılık ve çeşitlilik diye bir komitemiz var. Her kesin fikirlerini hayata geçirilmesi için elimizden geleniyi yapıyoruz. Eyleme kapsayıcılıkla başladık, kadına yönelik bir el kitapçılığımız var, insana emeğe saygı olarak işçilerimiz sendikalı. Tarım alanında bağlarımız var ve çok büyük oranda kadınlar çalışıyor. Özellikle kadınlar daha yetenekli oldukları için kadın ve erkeklere aynı ücretleri veriyoruz. Cinsiyet sorununu çözmeden diğer sorunları çözemeyiz. Bizim şirketimiz adalet haritası çıkardık. Özellikle hukuk bölümündeki arkadaşlar bu işi yapıyor. Şirketin adalet haritasını çıkarıyoruz ve bunların 10’nda, bazen de 8’inde ilerleme sağlıyoruz” dedi.

DENİZ ALKAN: Kadın istihdamını birlikte çalıştığımız şirketlerde de artırmak istiyoruz

PepsiCo’nun dünyanın önde gelen gıda şirketi olduğunu kaydeden PepsiCo Türkiye Strateji ve Transformasyon Lideri Deniz Alkan, Türkiye’de 10 bin hektarda mısır ve patates ürettiklerini aktardı. Öncelik yetenek ve çıtayı yükseltmek amacıyla hazırladıkları raporu çok önemsediklerini belirten Alkan, “2025 yılına kadar 12 milyon kadına 100 milyon dolar destek vermeyi planlıyoruz. Bu global olarak yaptığımız aksiyon. Şu anda Türkiye’de yönetici kadın sayımız yüzde 41, bir üst yönetici yüzde 54 olarak yer alıyor ve bundan çok gururluyuz. Özellikle kadınların erkeler eşit derecede temsil olmasını. Daha çok bunun üzerine odaklanıyoruz. Kadın temsil konusunu hem eğitim hem de istihdamına bakıyoruz. Bunu yüzde 50’ye çıkarmak için bazı derneklerle çalıyoruz. Kadın istihdamını sadece şirketimizde değil birlikte çalıştığımız şirketlerde de olmasını istiyoruz. Bu yönde çalışıyoruz ve globalde Milyon Kadına Mentorlük diye geçen bir uygulamayla mentorlük desteği veriyoruz. Bunun dışında Güneydoğu Anadolu’da 150 kıza eğitim vermeye başladık. Yeni dönemde sisteme alındığında 200 kıza da burs vereceğiz” açıklamasında bulundu.

BURAK YÜZGÜL: Kadın çalışan oranımız yüzde 66

Markalarının sloganında sürdürülebilirlik, çeşitlilik ve eşitlik temeli yaklaşımlı hikayeden bahsettiklerini belirten AgeSA İK’dan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Burak Yüzgül, işlerinin özündeki iyilik kısmını vurgulamak istediklerini aktardı. Daha çok iyi olama durumunu harekete geçmeye çalıştıklarını ifade eden Yüzgül, “Kadın çalışan oranımız yüzde 66, kadına yönetici oranımız ise yüzde 50 olarak bulunuyor. Bazı işlerin kendi içinde baktığımızda bizim bütün işin teknolojisinde yönetim kısmında kadın var ama yazılım tarafında maalesef yok. Gerçekten iyi donanımlı bir genç neslimiz var. Biz sektörün okulu olarak kendimiz görüyoruz. Mutlaka data ve liderliğe yönelik zorunlu eğitimizle ilgili çeşitlilik ve kapsayıcıyla ilgili eğitim veriyoruz. Bağlılık anket sonucumuz hep de ortalamanın çok üzerinde yüksek olarak 83 çıkıyor. Ortalama 75 olarak yer alıyor” açıklamasında bulundu.

COVID-19 ile çalışmanın şekli ve mekânı değişti

DÜNYA Yayın Kurulu Başkanı Şeref Oğuz moderatörlüğünde ‘Yeni Dünyada Çalışan Bağlılığı ve İş- Yaşam Dengesi İnsan’ konulu panel gerçekleştirildi. İnsan kaynakları süreçlerinin büyük bir tehdit altına girdiğine dikkat çeken Oğuz, özellikle küresel krizin ardından değişen rekabet şartları ve bu yananda COVID-19 ile çalışma mekanların değiştiğini söyledi. Koca ofislere sığmazken, şimdi yemek masasında kendimizi çalışır vaziyette bulduğumuzu ifade eden Oğuz, “Mekândan bağımsız bir çalışma modeli devreye girdi. Çalışanla ilişkiler de formatı da değişti. Ancak bir şey değişmiyor; sadakat, işyerine bağlılık, iş yeri kültürü vs. Fakat bunun oluşması ve çalışılması tamamen farklılaştı” dedi.

FUNDA TEMOÇİN: Daha önce kullanılan yöntemler yeni dünyada format değiştirmesi gerekiyor

İlişkilerin pandemi ve ekonomik krizden dolayı geçtiğimiz dönem içinde artık form değiştirdiğini kaydeden HSBC Türkiye İnsan Kaynaklarından Sorumlu GMY Funda Temoçin, dolaysıyla işçi ve işveren çalışan bağımlılığında değişime ihtiyaç duymak zorunda kaldıklarını ifade etti. Hala aynı prensiplerin geçerli olduğunu ve organizasyonların çalışanların ürettiğini, büyüttüğü ve katma değer yaratığı bir kültür peşinde olduklarını belirten Temoçin “Dolaysıyla bu hepimiz için dinamik ve destekleyici bir organizasyon kültürünü oluşturma lüzumunu bize hatırlatıyor. Biz de bütün çalışmalarımız bu eksende gerçekleştiriyor ve geliştiriyoruz. Daha önce kullandığımız yöntemler bu yeni dünyada artık format değiştirmesi gerekiyor. Dolayısıyla biz de bu dönemde ve bundan sonraki dönemde önceliklerimizi çalışanlarımız ve belki de onların ailelerinin de kendilerini güvende hissettikleri bir psikolojik bir hat tesis etmekte görüyoruz” dedi. Geçen yıl pandemiyi fırsat görerek değerlerini ve stratejilerin tüm dünyada tekrar gözden geçirdiklerini bildiren Temoçin, stratejik önceliklerinin olduğunu ve tüm insan kaynakları politikalarını buna göre konumlandırdıklarını kaydetti.

MİNE TAŞKAYA: Çalışanın mutluluğu şirkete değer katıyor

İnsan kaynağı diye bahsedilenin asalında çalışma arkadaşlarımız olduğunu ifade eden GTech Kurucu Ortağı ve CEO’su Mine Taşkaya, şu an 240 çalışma arkadaşımla bankacılık, sigorta, üretim ve satış bütün sektörlerde müşterilerimize hizmet veren bir teknoloji şirketi olduklarını açıkladı. Bunu çalışma arkadaşlarıyla yaptıklarını vurgulayan Taşkaya, “Çünkü biz kurumsal olarak bir hizmet taahhüdü veriyoruz ve bunu çalışma arkadaşlarımızla birlikte yapacağız. Onların bizde mutlu ve değer katıyor. Biz her zaman diyoruz ki ortalamanın üzerinde iş yaparız hizmet veririz. Dolayısıyla bu çalışan arkadaşlarımızla istediğimiz zaman yapabileceğimiz bir şey, üç kişi beş kişi ile yapabileceğim bir iş değil” dedi. Diğer yandan pandemi ile beraber herkesin teknoloji yatırımı artmasıyla insan kaynağına olan ihtiyaç da arttığına işaret eden Taşkaya, “Bizim de günümüz ihtiyaçlarını ve şirket çalışanlarımızın bağlılığını anlamak adına birçok programımız var. Birlikte projeler yapmak, hayali olan yoldan giderken birlikte gerçekleştirmek ve çalışanlarımızı şirkette pay sahibi yapmaya karar verdik. Bunun dışında aramıza yeni katılan arkadaşlarla da sürekli konuşarak ve bizim için değerli olduğunu hissettiriyoruz” diye konuştu.

ZEYNEP DAĞLI KASTRO: Artık kişiler çok daha sık iş değiştirebiliyorlar

Şirketlerde sadık çalışana ihtiyaç olduğunu ve sadık olmayan çalışanla çalışmaya gayret etmenin çok maliyetli olduğunu kaydeden Momento Kurucusu Zeynep Dağlı Kastro, burada sosyal ve ticari norm diye iki konunun öne çıktığını söyledi. “Sosyal normun içine girmiyoruz, ancak ticari normda ise buradan kişilere yapılan her işlem için ücret biçiliyor” diyen Kastro, “Ücret burada sadakati ortadan kaldırıyor. Ne zamanki işverenler ticari normlarından, sosyal normlara insanı odağa aldıklarında bu çalışanlar tarafından net hissediliyor. Samimi iseniz sadakat yaratabiliyorsunuz ve bunu sürekli yapmanız gerekiyor. 1960’lı yıllarda ortalama bir çalışanın kıdemi 12 yıldı. Günümüz dünyasında ise bu artık farklılık gösteriyor ve 2000’lerin başında ortalama 4 yıllara kadar düştü. Artık kişiler çok daha sık iş değiştirebiliyorlar. Dijitalleşmeyle evden çalışma başladı, ancak eskiden işinin eve yakın olması gibi farklı unsurlar vardı. Pandemi döneminde bazı şirketler mesai, ek ücret, yemek kartı ve evdeki internetine yardımcı oldu. Bunu yapan şirketler samimiyetlerin gösterdiler, beraber olduğumuz için buradayız mesajını verdiler. Bunu yapamayan şirketeler kan kaybettiler” açıklamasında bulundu.

İLKSEN BEZAN: Z kuşağı sektöre bomba gibi girdi

Boston Scientific’in 43 yıllık tıp gereçleri üreten bir firma olduğunu söyleyen Boston Scientific Türkiye, Orta Asya, Pakistan Bölgesi’nden Sorumlu İK Müdürü İlksen Bezan, temel misyonlarının yaşamları dönüştürmek, iyileştirmek ve dokunmak olduğunu açıkladı. “En önemli değerlerimiz önce kendimize, daha sonra başkasına değer vermek” diyen Bezan, “Biz bu değerleri X, Y ve Z kuşağı ayırmaksızın tüm çalışanlarımıza sunuyoruz. Z kuşağı bomba gibi girdi sektöre. Birlikte çalışmaktan, onlardan öğrenmekten, etkileşim içerisinde olmaktan mutluyuz. Onların projelerinde böyle hayranlıkla izlemek bizi çok geliştiriyor. Bir kere değerlerimiz işe alımdan itibaren örtüşüyor, buna dikkat ediyoruz. Z kuşağında şu an daimi kadroya dönen arkadaşlarımız var. Bu Z kuşağına görevler ve misyonlar veriyoruz. Z kuşağı bir anlam arayışında ve onlar için anlamlı olan şey çok değerli. Ama yurtdışına gitme isteği biraz ön safh ada olduğunu görüyorum” dedi. Diğer yandan çalışanlarının aile sorunlarıyla ilgilediğini ve ilgilenmek zorunda olduklarını ifade eden Bezan, pandemi ile beraber herkesin çok etkilendiği, çalışanları dinlemeye ve anlamaya odaklandıklarını söyledi. Bezan, çalışanlarda duygular olamayınca o işten sadece performansın olacağını ve bunun sonucunda da mutsuzluk çıkacağını kaydetti.

Nasıl Bir İK