Dönüşümsel liderler ile sonuç odaklı çalışanların çağı

Bugünün liderleri yarının mimarları. Sonuç odaklı çalışanlarla geleceği inşa ederken her bir tuğlayı beraber koyuyorlar.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Dönüşümsel liderler ile sonuç odaklı çalışanların çağı

Jim Hemerling. Linda Hill. Dan Pink. Kariyerlerini yönetim danışmanlığı, akademisyenlik ve yazarlık alanlarında liderlik ve yönetim bilimine adamış TED konuşmacıları. 21. yüzyılda etkili liderliğin dönüşümsel yapısını farklı açılardan ele almış, liderin bireysel motivasyon ve kolektif yaratıcılığı körüklemedeki aktif rolünü TED konuşmalarında paylaşıyorlar.

Jim Hemerling (Boston Consultancy Group). Hemerling bugünün çalışma dönemini “sürekli aktif dönüşüm çağı” olarak tanımlıyor. Oldukça iddialı ve yorucu bir dönemdeyiz hissi veriyor bu tanım. Bir de üstelik çalışan olarak kontrolünüz olmadan size dayatılan bir değişimse sözü edilen. Sürekli değişimin egemen olduğu bir iş dünyasında nasıl başarılı bir lider olunur?

Hemerling’e göre, insanı öncelik yaparak. Ve de sürekli aktif dönüşüm çağının tek sabitinin değişim olduğunu kabullenerek. Bu yaklaşımın özünde devamlı öğrenme kültürünü benimsemek var. Lider olarak odadaki en zeki insan gibi görünme hırsını bir kenara bırakıp rolünüzün dinlemek, öğrenmek ve çalışanlarınızın içindeki cevheri ve de potansiyeli ortaya çıkarmak olduğunu prensip edinmelisiniz. Yani, lider de çalışanları gibi, sürekli öğrenme, kendini geliştirme ve çevresindekileri yakından takip etme ve analiz etme sürecinde olacak. Plaza binasının en üst katındaki ofisinden değil, çalışanların içinden, sahadan, rakiplerin yanından inceleyecek durumu. Katılımsal lider olarak bir fanus görevi görecek, takımının getirdiği değerleri yansıtacak ve üzerine inşa edecek ortam yaratacak. Çalışma arkadaşları ve liderleri arasındaki bağ başarısının anahtarı olacak.

Katılımsal ve davranışsal liderlikte lider başarının tek sahibi değildir, vizyonun sahibi olsa bile, o vizyona giden yolda, ortak amaca ulaşmak için çevresindekilerle beraber yürür.

Linda Hill (Harvard Üniversitesi) Hill sürekli inovasyon geliştirmek için nasıl bir liderlik benimsemek gerektiği konusunda araştırmalar yapan bir işletme profesörü. Google ve Pixar gibi inovatif firmalar ile gerçekleştirdiği çalışmalarda, inovasyonun kişisel deha değil, toplu dehanın sonucu olduğunu savunmakta Prof. Hill. Ve de belli bir süre zarfında, deneme yanılma, hatalar ve yeni başlangıçlardan oluşan birçok başarısız denemenin sonunda ulaşılan başarılardan oluşmakta. Birden bire doğru cevapların kafamızda belirdiği bir süreçten ziyade, uzun çalışma saatlerinin ve birçok başarısızlığın ürünü başarı.

İnovasyon çeşitlilik ve tartışmanın sonucu. Birbirinin zıttı fikirler ve farklı bakış açıları inovasyon yaratmak için bir zenginlik olarak görülüyor. Kolektif yaratıcılık bir topluluk yaratarak mümkün, liderin görevi ise kolektif yaratıcılığın yeşermesini sağlayan bir dünya yaratmak. Öyle bir dünya ki, topluluk ortak yaratıcılık hedefiyle, birbirleriyle etkileşime giriyor ve birbirlerinin inovasyonlarını daha da geliştiriyor. Burada liderin görevi çalışanlarına rol modeli olarak hep beraber bir gelecek yaratmak.

Dan Pink (Akademisyen Yazar, Yönetim Danışmanı) Yaratıcı işlerde başarının içsel motivasyon ile körüklendiğini benimseyen Pink, her bireyin öncelikle kendi lideri olması gerektiğini vurgulamakta. İşinin önemine vakıf, sevdiği için, büyük bir misyona katkı sağladığı için, içten gelen bir motivasyonla yapan bireyler kendi kendilerinin liderleri. Bu kişilerde üç öğe dikkat çekmekte: özerklik, ustalık ve amaç. Özerklik, kendi hayatımızı yönetme isteği. Ustalık, gerçekten anlamlı olan bir konuda gün geçtikçe daha da uzmanlaşmak. Amaç, bizden daha büyük olan bir şeyin hizmetinde bir şeyler gerçekleştirme ihtiyacı. Pink’e göre, bunlar işimiz için yepyeni bir işletim sisteminin yapı taşları.

Sonuç odaklı iş ortamı denen kavram ile liderlik sorumlu çalışanlara devrediliyor. Bu çalışma düzeninde insanların belli bir vardiyası yok, ne zaman isterlerse o zaman işe gidiyorlar ve istedikleri yerde ve saatlerde çalışıyorlar. İstenen sürede işi teslim ettikten sonra detayların önemi kalmıyor. Bu sistem içerisinde, hesap soran yöneticilerden çok, işlerin daha etkili şekilde yapılmasını kolaylaştıran liderler var. Bir takım yükselen teknoloji firmasında uygulanan bu işleyiş oldukça yalın, amaç iyi iş çıkarmak, gerisi boş.

21.yüzyılın karmaşık, belirsiz ve sürekli değişen ortamında liderliğin tanımı ve gerekleri de kökünden değişmiş durumda. Geçmişte liderlerin karizması, kişiliği, aklı ve oluşturdukları güvene odaklanırdı. Lider, büyük işler başarmak için dünyaya gelmiş bir kahramandı. Liderlik özellikleri onu liderliğe getirmiş, o özellikler sayesinde savaşları kazanmış, toplumları dönüştürmüş, şirketleri kurmuş, inovasyonları gerçekleştirmiştir. Son zamanlarda, davranış teorilerinin etkisini liderlik ile entegre eden ekollerde yaşanan dönem, şartlar, davranışsal ve katılımsal (takımın etkisi) faktörler devreye girdi. Yani, liderlerin ille de lider doğmadıkları, seçimleri, deneyimleri, eğitimleri, bulundukları ortamlarda etkileşimleri ve içinde bulundukları şartlar sonucunda gösterdikleri davranışlarla ‘lider’ oldukları üzerine teoriler geliştirildi. Burada liderin karakterinden çok, aksiyonları önemli hale geldi.

Bugün öne çıkan liderler ise dönüşümsel liderler. Vizyonuna ve büyük bir amaca hizmet eden şirket misyonuna inanan ve büyük resme konsantre olan liderler. Enerjik, coşkulu ve tutkulu bir şekilde islerini yapıyorlar ve takımlarını takipçileri haline getiriyorlar.

Amerikalı politik biyografi yazarı James MacGregor Burns’un dönüşümsel liderliği tanımladığı gibi, lider ve takipçilerinin daha üst seviyede bir moral ve motivasyona erişmek için birbirlerine yardım ettikleri bir model olarak tanımlanmış.

Burns’e göre dönüşümsel liderlerin dört ana özelliği mevcut:

1-Entelektuel simülasyon - statükoyu zorlayıp, yaratıcılığı yüreklendirilir.

2-Bireysel konsiderasyon - çalışanlarıyla doğrudan iletişim kurarak katkı sağlayanı takdir eder.

3-İlham veren motivasyon - kendi vizyonunu yayma ve tutkulu bir şekilde o hedeflere ulaşma konusunda çalışanlarına ilham verir.

4-İdealleştirilmiş etki - lider rol modelidir, ekibini kendi idealleri doğrultusunda destekler. Liderin EQ’su IQ’sunu tamamlar, kendi duygularını kontrol ettiği gibi, beraber çalıştığı ekibinin duygularını tanıma, anlama ve idare etme konusunda öncülük eder.

Peki, siz liderlik ve takipçilik konusunda neredesiniz?

Nasıl Bir İK