Depremin yaralarını sarmak
Nasıl Bir İK programımızın bu haftaki konuğu deprem bölgesinden katılan İK ve Yönetim Sistemleri Danışmanı Şahika Duyar oldu. Şahika Hanım ile Kahramanmaraş merkezli deprem hakkında konuştuk.
Ayşe Nazmiye UÇA - Datassist Bordro Servisi / Yönetim Kurulu Başkanı
Hoş geldiniz Şahika Hanım.
Hoş Buldum Ayşe Hanım
“İnanın, kaçmaktan başka bir şey düşünemiyorsunuz”
Depremde neredeydiniz? Neler yaşadınız?
Deprem anında Hatay’daydım. Bulunduğum evin tüm duvarları büyük bir gürültüyle yıkıldı. Yıkımın şiddetiyle yatağın kenarındaki gardırobun ve molozların altında kaldım. Yatağımın yanındaki duvarın çöküp, perdenin rüzgarla birlikte açılmasıyla birlikte içeriye bir anda ışık doldu. Öyle bir yağmur yağıyordu ki, gökyüzü turuncu olmuştu. “Ben herhalde ölüyorum, buradan kurtuluşum yok” dedim o an. Saliseler içinde gardırobun altından çıkıp, montumu ve arabanın anahtarını aldım. Kapıya yöneldiğimdeyse kapının eğildiğini ve açılmadığını fark ettim. Yıkılan duvardan balkon demirlerine ulaşıp, aşağı atlayarak kurtuldum. Dışarı çıkmamla birlikte bina yıkılarak büyük hasar aldı. Anlatmasının çok zor ve yaşanılan şeylerin çok ağır travmalar olduğunu söyleyebilirim. Yolların yarıldığını, apartmanların yıkıldığını, yıkılan enkazların içinden seslerin geldiğini; ayaklarında hiçbir terlik ve ayakkabı olmaksızın yağmurun altında kaçmaya çalışıldığını, elektriğin kesilmesiyle karanlık bir ortamın olduğunu korku ve endişeyle yaşadık. Enkaz yığınının içinden ayakkabısız bir şekilde kaçarken, ayaklarımın ne kanadığını ne de acıdığını hissettim. Sonrasında ayağımın tabanına batan molozları bile fark etmeden, ayakkabımı ve çoraplarımı giydim. Hiçbir şeyin farkında olmuyorsunuz o an. İnanın, kaçmaktan başka bir şey düşünemiyorsunuz. O anki adrenalin ve korku böyle bir duygu yaşatıyormuş. Yaşaması tarifsiz bir olay.
“Bir günlük destekle değil, sürdürülebilir destekle düzeltilebilir”
İçinde bulunduğumuz ruhsal durumla baş etmek ve tekrar üretmeye çalışıp, yaraları sarmak gerekiyor. Depremden etkilenen 10 ilimizde bir şekilde sanayi çarklarının dönüyor olması gerekiyor. Söylenene göre Gaziantep, Malatya, Urfa ve Kahramanmaraş’ta üretim %50’ye çıkabilmiştir. Bazı fabrikalarda az hasarlı oranı %90’lara kadar çıkmış durumda. Fabrikaların elektrik, su, doğalgaz sorunları varken, önümüzdeki süreçte neler yapılabilir?
Bu bölgeyi çok iyi tanıdığım için söyleyebilirim ki; depremden etkilenen 10 ilimiz ekonominin %10’unu oluşturuyor. Buradaki çalışan nüfus özellikle istihdam konusunda Bursa, Kocaeli ve Gebze ile yarışan şehirler. Özellikle Kahramanmaraş ve Gaziantep bu potansiyele sahip iki ilimizdir. İşsizlik oranının en düşük olduğu ve tekstil, lojistik ve gıda sektörlerinin ihtiyaçlarını karşılayan iller olduğunu söyleyebiliriz. Hatay da dahil bu şehirlerde tarımsal anlamda ve üretimde çok ağır bir mali bilanço var. Bir günlük destekle değil, sürdürülebilir destekle düzeltilebilir. Bir İK’cı olarak söyleyebilirim ki zaten Türkiye dışa göç veren bir ülkeyken, üstüne bir de afet olayları olmaya başladı.
Çeşitli İnsan Kaynakları gruplarında, LinkedIn gibi mecralarda pek çok şirket, depremzedelere iş teklifinde bulunarak istihdama destek olmak istiyorlar. Deprem bölgesinde bulunan 10 ilin sanayi sektörü yöneticileri ise bunun iyi niyetli olduğunu ancak Güneydoğu Bölgesi’nin nitelikli iş gücüne sahip çalışanlarının Batı’ya doğru göç etmesinin olumlu sonuçlanmayacağı kanaatindeler. Bölgeyi çok iyi tanıyan biri olarak, bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Depremzedelere yönelik büyük bir istihdam seferberliği başlatıldı. Çalışanların barınma ve sosyoekonomik hayatlarının devam edilebilmesi için mutlaka aileleriyle güvenli yaşam sahalarında kalabilmeleri gerekiyor. Normalleşme, iyileşme sürecini hızlandırmalıyız, dışarıya giden iş gücünü çok kısa bir sürede geri getirmemiz gerekiyor. Bunun neticesinde bölgeye yakın alanlarda iş merkezlerinin kurulması gerekiyor. Devlet; politikalarını düzenli ve planlı bir şekilde yıllara takvimlendirerek, katma değerini artırarak, teşviklerle destekleyerek ve elektrik, su vb. alt yapı sorunlarını çözüme kavuşturarak çalışan insanların geri dönüşünü sağlamalıdır.
En çok neye ihtiyaç duyuluyor?
Bölgede gözlemlediğim öncelikli ihtiyaç ise çadır, ancak daha dayanıklı ve güvenlikli barınma yerlerine ihtiyaç duyuluyor. Konteyner olabilir. PVS sektörünü, cam sektörünü biliyorum. Hammadde, personel ve malzeme şeklinde veya demonte ürünlerin ulaşımı sağlanarak çok kısa sürede konteyner iş merkezleri ve barınma alanları oluşturulabilir. Bir adet tırla bir konteyner göndermektense birkaç konteynerlik malzemeyi şehirlere gönderebilirler, konteyner şehri kurabiliriz. Sadece üretim yapan firmalarını desteklemek en uygun destektir. Zamandan tasarruf ederek yapılmaya başlanırsa, konteyner şehrinden kentleşme sürecine çok hızlı geçilebilir.
Şahika Duyar olarak, bundan sonra bu bölgede neler yapabilirsiniz?
O evden çıkmak ve yaşamak benim için bir mucizeydi. Bana ikinci bir şans verildi ve bu şansı herkesin iş imkânı bulması, iyi yerlere gelmesi, kurumsallaşması ve iyileşmesi için elimden gelen maddimanevi her şeyi yapacağım.
“DEPREMZEDELERE POZİTİF AYRIMCILIK YAPILMASI GEREKİYOR”
Normale dönebilmek için bölgenin, işverenlerden beklentisi nedir?
İnsan Kaynakları danışmanı olarak söylemeliyim ki, ülkemizin başka bölgelerine giden arkadaşlarımız desteğe ihtiyaç duyuyor. İşe başlayan çalışanlar dalgın olabiliyor, ani patlamalar ve agresif hareketlerde bulunabiliyor, ağlama krizlerine girebiliyor. Bu gibi durumlarda anlayış gösterilmeli, olumlu yaklaşılmalı ve destek olunmalıdır. Pozitif ayrımcılık yapılması gerekiyor. Şehirlerinize gelen depremzedelerin yasal haklarını koruyarak, statülerine uygun iş teklifl eri yapmalılar. Konteyner evler, iş merkezleri, üretme alanları bir an evvel yapılmasını istiyorlar. Memleketlerinden gitmek istemiyorlar, giderlerse dönmeyebilirler.