Kritik hammaddeler yeni ticaret savaşının anahtarı oluyor

Küresel güçler, elektrikli araçlardan savunma sanayine kadar birçok sektörde vazgeçilmez hale gelen nadir metallerin kontrolü için rekabeti tırmandırıyor. Ancak bu yarış, hem jeopolitik çıkar çatışmalarını hem de ahlaki ikilemleri derinleştiriyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Kritik hammaddeler yeni ticaret savaşının anahtarı oluyor

Küresel ticaret gerilimleri yoğunlaşırken, nadir metaller gibi kritik hammaddeler yeni bir jeopolitik koz haline geliyor. ABD, tükettiğinden fazlasını ithal ediyor ve bu durum onu, Çin'e karşı savunmasız kılıyor. Sanayisizleşme nedeniyle her alanda dışa bağımlı hale gelen ABD, özellikle Avrupa Birliği ile paylaştığı şekilde kritik hammaddelerde ciddi risk altında.

Çin, ABD ile yaşadığı tarifeler savaşına karşılık olarak yedi nadir toprak metaline ihracat kontrolü getirdi. Bu metaller (samaryum, gadolinyum, terbiyum, disprosyum, lutesyum, skandiyum, itriyum) başta telefonlar olmak üzere birçok teknolojide kullanılıyor. Çin’in aldığı önlem bir yasak değil, ama lisans şartı getirerek ihracatı fiilen denetlemesini sağlıyor.

Süreç ahlaki ikilemleri de beraberinde getiriyor

AB’nin geçen yıl kabul ettiği Kritik Hammaddeler Yasası, bu tür metalleri stratejik olarak sınıflandırıyor. Lityum, kobalt gibi minerallerle birlikte temiz enerji ve savunma sanayinde vazgeçilmez olan bu maddeler için alternatif tedarik yolları aranıyor. AB, 2021'den bu yana 14 ülkeyle stratejik ortaklık kurdu. Ancak bu süreç ahlaki ikilemleri de beraberinde getiriyor.

En çarpıcı örnek, geçtiğimiz aylarda Brüksel’in Ruanda ile yaptığı hammadde anlaşması oldu. Ruanda’nın, komşusu Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde maden kaynaklarını kontrol eden M23 isyancı grubunu desteklediği iddiaları uluslararası tepki çekti. AB, mart ayında Ruandalı askeri yetkililere yaptırım uygulasa da anlaşma hâlâ gözden geçiriliyor.

Araştırmalar, koltan gibi nadir metallerin Ruanda üzerinden AB’ye ulaştığını ortaya koydu. Sivil toplum örgütleri, bu anlaşmanın iptalini talep ediyor. Ancak Brüksel temkinli davranıyor.

Çevreci grupların tepkisini çekti

Bu arada ABD, Kongo ile güvenlik karşılığı hammadde anlaşması yapmaya hazırlanıyor. Ukrayna ile de benzer bir anlaşma yakın zamanda gündeme geldi. AB ise Norveç ve İsveç gibi kaynak zengini ülkelerden maden tedariki için yeni stratejiler geliştiriyor. Norveç’in kara ve deniz kaynakları bu noktada kritik görülüyor.

Ancak Norveç’teki derin deniz madenciliği planları çevreci grupların tepkisini çekti. Ekosisteme zarar vereceği gerekçesiyle planlar ertelendi. ABD ise deniz tabanından hammadde çıkarmak için ulusal mevzuata dayanarak hareket etmeyi planlıyor. Bu durum, Birleşmiş Milletler’in çevresel standartlarını ve uluslararası hukuku ihlal riski taşıyor.

Süreç, sadece ekonomik değil

AB, Kritik Hammaddeler Yasası ile 2030’a kadar stratejik hammaddelerin yüzde 10’unu kendi topraklarında çıkarmayı, yüzde 40’ını işlemeyi ve yüzde 25’ini geri dönüştürmeyi hedefliyor. Ayrıca, tek bir tedarikçiye olan bağımlılığı yüzde 65’in altında tutmak istiyor.

Bu süreç, sadece ekonomik değil, aynı zamanda çevresel ve ahlaki dengelerin hassasiyetle korunmasını gerektiren bir döneme işaret ediyor.

 

 

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız
Küresel Ekonomi