Avrupa, ABD ve Çin ile rekabete girebilir mi?
İş Yatırım Uluslararası Piyasalar Uzmanı Şant Manukyan, "Dünya ekonomisinin içinden geçtiği değişikliği yakalayamayan bir Avrupa var, piyasaları da verimli değil, uzay çalışmalarında yine ciddi anlamda geride kaldılar. Avrupa'da kurulmuş girişimlerin yüzde 30'u ABD'ye taşınmış durumda. Düzenlemeler tepede yapılır ve adil bir yapıya dönüşürse o zaman daha hızlı bir AB'den bahsetmek mümkün" dedi.
İş Yatırım Uluslararası Piyasalar Uzmanı Şant Manukyan, Avrupa'nın dünya ekonomisinin içinden geçtiği değişiklikleri yakalayamadığını belirterek, bu sorunların teknoloji, yapısal dönüşümler ve piyasa regülasyonlarıyla çözülebileceğini dile getirdi.
AA podcast yayınına katılan Manukyan, eski Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı ve eski İtalya Başbakanı Mario Draghi'nin, Avrupa Birliği (AB) ekonomisinin küresel gelişmeler karşısında nasıl rekabetçi kalabileceği konusunda AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'e sunduğu raporu değerlendirdi.
Rapora göre Avrupa'nın Çin ve ABD ile rekabet edebilmesi için yıllık 800 milyar Euroluk ekstra yatırım yapması gerektiğini aktaran Manukyan, "Bu, muazzam bir rakam. AB'de çok ciddi bir kaynak arayışı var. Cari modelin artık çalışamaz olduğu, bu durumun devam etmesinde Avrupa'nın çıkarının olmayacağı ve kendisini artık yeni realitelere ayarlaması gerektiği görülüyor." diye konuştu.
“Ciddi anlamda geride kaldılar”
Manukyan, Avrupa'nın kendisini geliştirmediğine ve inovasyona kapalı bir yapıda olduğuna işaret ederek, şu ifadeleri kullandı:
"Şu anda araştırma inovasyon bütçesi en yüksek ilk 3 şirket otomotiv sektöründen. ABD'de ise 2000'lerin başında ilk 3'te otomotiv şirketleri varken şimdi onların yerini teknoloji şirketleri aldı. Dolayısıyla, dünya ekonomisinin içinden geçtiği değişikliği yakalayamayan bir Avrupa var, piyasaları da verimli değil. ABD ile karşılaştırıldığında yüksek enerji maliyetleri öne çıkıyor. Uzay çalışmalarında yine ciddi anlamda geride kaldılar. Savunma sektöründeki şirketler hem büyüklük hem karlılık açısından geride kaldı. Bütün bu piyasalardaki regülasyonların da baştan aşağı değiştirilmesi lazım düşüncesi var raporda."
"Düzenlemeler tepede yapılırsa daha hızlı bir AB'den bahsedilebilir"
Manukyan, Draghi'nin, söz konusu 800 milyar Euro'nun ortak bir borçlanma ve piyasayla oluşturulabileceğini ancak bunun Almanya'nın karşı koyduğu bir durum olduğunu söyledi.
Yeni kurulmuş şirketler açısından daha net regülasyonlar olması gerektiğini vurgulayan Manukyan, şunları kaydetti:
"Draghi, birkaç yıllık veya belli büyüklüğün altındaki şirketlerde vergilendirilmenin çok daha basit hatta bazı durumlarda olmaması gerektiğini söylüyor. Aynı zamanda regülasyonları teknolojik olarak kolaylaştırmaktan bahsediyor. Örneğin Estonya'daki gibi tamamen bilgisayar karşısında şirket kurup ayağa kaldırabilecek bir AB olması gerektiğinden bahsediyor. Yoksa, çeşitli departmanlarla, bürokratik odalar arasında dolaşan bir şirket başvurusuyla karşı karşıya kalıyorsunuz. O zaman da 'Ben bunu, AB'de yapacağıma ABD'de yapayım.' diyorlar ki Avrupa'da kurulmuş girişimlerin yüzde 30'u ABD'ye taşınmış durumda. Düzenlemeler tepede yapılır ve bütün ülkeleri ilgilendiren ama onay gerektirmeyecek şekilde düzenli ve adil bir yapıya gidilebilirse o zaman daha hızlı bir AB'den bahsetmek mümkün."
"Çin'de hedef, ABD'de manevra rahatlığı var"
Manukyan, Çin hükümetinin öncelik verdiği sektörlere ciddi sübvansiyonlar sağladığını belirterek, bugün BYD'nin çok önemli bir elektrikli araç üreticisi haline gelmesinde, geçmişindeki ciddi düzeydeki kamu destekleri olduğunu dile getirdi.
ABD'de benzer şekilde çip sektörüne yönelik desteklere dikkati çeken Manukyan, şu değerlendirmede bulundu:
"Çin'de önceden verilmiş hedefler, ABD'de ise manevra rahatlığı var. AB'ye gittiğinizde ne ortak bir fonlama ya da ciddi mali destek ne de 'Siz yapacağınızı yapın, sonra regüle edelim.' düşüncesi var. Aksine 'Siz buraya geleceksiniz, biz önceden bunu regüle ederiz, ona göre oynarsınız.' deniyor. Şirketleri teşvik edecek mekanizmalar devreye alınmadıkça, Avrupa'nın farklı ülkelerine veya finans merkezlerine gidecek girişimler AB'den tamamen çıkıyor. Girişimlerin Çin ve ABD'ye gitmesindense Almanya'dan Fransa'ya gitmesi, AB'nin rekabette işine yarayacaktır."
"Sadece Rusya'ya bağlı enerji politikası hatalıydı"
Manukyan, Almanya'nın endüstrisinin ucuz enerji, Doğu Avrupa'yı taşeron olarak kullanma, ürettiklerini ağırlıklı olarak Çin piyasasına satma ve bir refah devleti olarak savunma harcamalarını ABD'ye devrederek sürdürmeye bağlı olduğunu hatırlattı.
Bugün ise AB'nin ucuz enerjiye sahip olmadığını belirten Manukyan, şunları kaydetti:
"Çin, eskisi kadar kolay bir pazar değil. Otomotivde Çin öne geçmiş bile olabilir. Ayrıca Polonya gibi 'taşeron' dediğimiz Doğu Avrupa ülkeleri de sınıf atlamaya başladı. Dolayısıyla bu model Almanya'nın geride kalmasına neden oluyor. Draghi, 'Biz eskiden bu kalemlerle verimliliğimiz yüksekti, rekabet ediyorduk, şimdi bu kalemleri kaybettik. Üzerine demografik olarak da iş gücünde kaybedeceğiz. Yapay zekâ ile başlayan, uzay, savunma gibi öne çıkan bazı sektörleri yeniden düzenlememiz lazım.' diyor. Önümüzdeki dönemde 'Ben şirketimi şurada kuracağım, şuraya yatırım yapacağım' rahatlığının ortadan kalkacağını net bir şekilde görüyoruz. Siyasetin çizeceği bazı sınırlar olacak. Bu, iyi yönde kullanılırsa faydalı olabileceğini düşünüyorum. Sadece Rusya'ya bağlı bir enerji, ucuz enerji politikasına bağlı bir endüstriyi ayağa kaldırmak, üretmek hatalı bir stratejiydi."