AB nüfusu yaşlanıyor! Analistler iş gücü piyasası için 'göç stratejisi' uyarısı yaptı
AB'de genç iş gücünün azalması ve nüfusun yaşlanması sosyal sistemleri ve ekonomik büyümeyi tehdit ediyor. Düşünce kuruluşu Bruegel'de araştırma asistanı Nina Ruer, eğer kritik adımlar atılmazsa 2026'dan itibaren AB nüfusunun sadece yaşlanmakla kalmayacağını, aynı zamanda küçülmeye başlayacağı uyarısı yaptı. Ruer, iş gücü sıkıntısı yaşayan ülkeler için kritik bir dönemece girildiğini dikkat çekerek, göçün stratejik olarak yönetilmesi gerektiği uyarısında bulundu.
Avrupa Birliği (AB) genelindeki düşük doğum oranları, yaşlanan nüfus ve genç iş gücünün azalması gibi demografik sorunların yol açabileceği iş gücü açığı ve ekonomik durgunluk riskini arttırıyor.
"AB nüfusu azalıyor"
Eurostat'ın son tahminleri, 2026'dan itibaren AB'de nüfusun azalmaya başlayacağını ve 27 üye ülkeden 22'sinin 2050 yılına kadar çalışma çağındaki nüfuslarını (20-64 yaş) kaybedeceğini gösteriyor.
Buna göre, AB nüfusunun 453,3 milyona ulaşması öngörülen 2026'dan itibaren kademeli olarak 2050'de 447,9 milyona ve 2100'de ise 419,5 milyona düşeceği tahmin ediliyor.
8 ülke kritik eşikte
Avrupa'nın doğu ve güneyinde dış göçün ve doğum oranının düşük olması nedeniyle nüfusun azalmasından en fazla etkilenmesi beklenen Letonya, Litvanya, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Portekiz, Hırvatistan ve Polonya gibi ülkelerde çalışma çağındaki nüfusun yüzde 20'sinin azalacağı tahmin ediliyor.
Çalışan nüfus hızla azalıyor
Öte yandan, tüm AB ülkeleri, çalışan nüfusun azalması riskiyle karşı karşıya. 2022'de toplam nüfusun yüzde 64'ünü oluşturan çalışma çağındaki nüfusun 2060'ta yüzde 56,6'ya, 2100'de ise yüzde 54,4'e gerilemesi bekleniyor.
Nüfus yaşlanmaya devam ediyor
Nüfusun yaşlanma eğiliminin tüm üye ülkelerde sürmesi beklenirken, 2022'de 27,1 milyon olarak hesaplanan 80 yaş ve üzeri kişi sayısının 2100 yılına kadar 64 milyona yükseleceği öngörülüyor.
Düşük doğum ve ölüm oranları nedeniyle Avrupa yaşlanmaya devam ederken, bu durumun sağlık, emeklilik ve uzun süreli bakım sistemleri üzerindeki mali baskıları yoğunlaştırması bekleniyor.
Çalışma çağındaki kişi sayısı azalırken yaşlı nüfusun artmasıyla yaşlılık bağımlılık oranının yükselmesi olası görülürken, 2022'de yüzde 33 olarak ölçülen bu oranın 2100'de yüzde 59,7'ye çıkacak olması sosyal ve ekonomik sorunları beraberinde getiriyor.
Tahminler, 2050'de her bir yaşlıya karşılık çalışma çağındakilerin 2 kişiden az olacağını ortaya koyarken, yaşlılık bağımlılık oranının yükselmesi sorunundan en fazla Yunanistan, Portekiz ve İtalya'nın etkileneceği tahmin ediliyor.
İş gücü eksikliği ve ekonomik durgunluk kapıda
Uzun yıllardır nüfusun yaşlanması sorunuyla mücadele eden Avrupa'da çalışan nüfusun da azalmaya başlamasıyla istihdam, iş gücü eksikliği ve ekonomik durgunluk gibi sorunların baş göstereceği tahmin ediliyor.
Brüksel merkezli düşünce kuruluşu Bruegel’in “Demografik Kırılım: AB’de yaşlanmada eşitsizlikler” raporunun yazarlarından, araştırma asistanı Nina Ruer, Avrupa'yı bekleyen demografik sorunlar ve bunların çözüm yollarına ilişkin sorularını yanıtladı.
"AB nüfusu mutlak anlamda küçülmeye başlayacak"
Ruer, son verilerin Avrupa için "dönüm noktası" niteliğinde olduğunu belirterek, "2026'dan itibaren AB nüfusu sadece yaşlanmaya devam etmekle kalmayacak, aynı zamanda mutlak anlamda küçülmeye başlayacak. Doğurganlık oranları tüm üye ülkelerde ikame seviyesinin oldukça altında kalmaya devam ediyor ve çalışma çağındaki nüfus istikrarlı bir şekilde azalırken 65 yaş üstü nüfusun payı keskin bir şekilde artıyor." dedi.
Özellikle Doğu Avrupa'da nüfus düşüşünün yaşanacağını tahmin ettiklerini aktaran Ruer, bu durumun Avrupa'nın sosyal ve ekonomik dengeleri için önemli etkileri olacağını söyledi.
Emekli sayısı mali baskıyı artıracak
Çalışan nüfusunun azalmasına karşılık emekli sayısının artmasının vergi mükellefleri ve devletler üzerindeki mali baskıyı artıracağına dikkati çeken Ruer, aynı zamanda azalan iş gücünün üretkenlik, rekabet gücü ve inovasyon kapasitesinin düşmesine yol açacağını dile getirdi.
Ruer, "Özellikle halihazırda iş gücü sıkıntısı ve mali zorluklar yaşayan ülkeler için kritik bir dönemece yaklaştığımızı söyleyebilirim. Ancak bu aynı zamanda bir fırsat anıdır. Avrupa'nın önümüzdeki yıllarda nasıl tepki vereceği önümüzdeki on yılları şekillendirecektir" diye konuştu.
"Göçü stratejik şekilde yönetmek için adımlar atılmalı"
Bu doğrultuda atılması gereken adımlara değinen Ruer, bunların sosyal yardım sistemlerini revize etmek, üretkenliği artıran teknolojilere yatırım yapmak, aile politikaları ile toplumsal cinsiyet eşitliğini desteklemek, gençlerin istihdamını artıran adımlar atmak ve göçü stratejik şekilde yönetmek olduğunu anlattı.
AB içindeki eşitsizlikler artabilir
Nüfusun azalmasının bölgesel bir mesele değil AB'yi ekonomik ve siyasal olarak bütünüyle etkileyeceğine dikkati çeken Ruer, "Doğu ve Güney Avrupa'daki iş gücü kıtlığı ekonomik yakınlaşmayı yavaşlatabilir ve Birlik genelinde eşitsizlikleri artırabilir." ifadelerini kullandı.
Ruer, daha fazla genç işçinin Kuzey ve Batı Avrupa ülkelerine gitmesi sonucunda AB içinde göç baskısının da artabileceğini belirterek, bu durumun siyasi gerilimleri körükleyebileceğinin veya entegrasyon sistemlerini zorlayabileceğinin altını çizdi.
Söz konusu durumun üye ülkeler arasında politika önceliklerinin farklılaşmasını beraberinde getireceğine işaret eden Ruer, bunun da AB'nin karar alma mekanizmalarında uzlaşı sağlanmasını zorlaştırabileceğini kaydetti.
Değerli ekonomim.com okurları,
ekonomim.com ekibi olarak Türkiye'de ve dünyada yaşanan, haber değeri taşıyan gelişmeleri sizlere en hızlı, tarafsız ve kapsamlı şekilde sunmak için çalışıyoruz. Bu süreçte sunduğumuz haberlerle ilgili eleştiri, görüş ve yorumlarınız bizim için çok değerli. Ancak, karşılıklı saygı ve hukuka uygunluk çerçevesinde, daha sağlıklı bir tartışma ortamı oluşturmak adına yorum platformumuzda uyguladığımız bazı kurallarımız bulunmaktadır.
Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (diğer okurlara yönelik olanlar da dahil) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık içermesi durumunda, yorum editörlerimiz bu yorumları onaylamayacak ve silecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar arasında aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemleri de yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur, bu nedenle bu tür yorumlar da ekonomim.com sayfalarında yer almayacaktır.
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu kanıtlanamayan iddia, itham ve karalama içeren, halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.
Markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmaz ve silinir. Aynı şekilde, bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmaz ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Diğer web sitelerinden alınan bağlantılar ekonomim.com yorum alanında paylaşılamaz.
ekonomim.com yorum alanında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan kullanıcıya aittir, ekonomim.com bu sorumluluğu üstlenmez.
ekonomim.com'de yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yer alan Kullanım Koşulları'nı ve Gizlilik Sözleşmesi'ni okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Kurallarımıza uygun şekilde saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun yorumlarınız için teşekkür ederiz.