Zafer’in 100. yılında turizm

Fehmi KÖFTEOĞLU
Fehmi KÖFTEOĞLU BU AÇIDAN

Türkiye 1919’da Mustafa Kemal önderliğinde dönemin en güçlüleri, emperyalist ‘Yedi düvel’e karşı ayağa kalkarak başlattığı bağımsızlık savaşını kazanarak 30 Ağustos 1922’de zaferle taçlandırdı.               

Türkiye o zaferden aldığı güçle birçok alanda olduğu gibi turizmde de girdiği savaşı zaferle kazanmıştır.          

Bu açıdan Zafer’in 100. yılında turizme bakalım.            

Önce şunu söyleyelim. Bugün iktidarda olanların her alanda olduğu gibi turizmde de her şeyi kendileri ile başlatan anlayış gerçeği yansıtmıyor.                    

Türkiye birçok alanda olduğu gibi, ‘zafer’ olarak tanımladığımız turizmde de bu noktaya gökten düşerek gelmedi, turizmdeki süreç AKP’nin iktidara geldiği 2002’yle birlikte başlamadı.              Türkiye, diğer alanlarda olduğu gibi turizmde de buraya; 1919’da başlayıp 1922’de zaferle taçlanan, 1923’te Cumhuriyet’in ilanı ile yükselen bir süreçte geldi.               

Bunu böyle belirttikten sonra şimdi Türkiye’nin turizmde bugün olduğu yere ve durumuna bakalım. Bunu edinilen birikim ve kazanılan deneyimle olunması gereken yer açısından da değerlendirelim.            

Ülkemiz bugün, dünya seyahat endüstrisindeki aktörlerden biridir.          

Türkiye’nin turizmde bugün olduğu yere, kökleri Osmanlı’ya kadar uzanan Cumhuriyet ile birlikte her dönemde bir şeyler yaparak geldi.        

Cumhuriyet’in ilk yıllarında çıkarılan ilk yasalardan biri olan TURİNG’in kuruluşu yasası, 1960’lı yıllarda Turizm Bankası (TURBAN) ve Emekli Sandığı otellerinin kurulması, 1980’li yıllarda arazi tahsisleri, 1990’larda yurt dışında Türk tur operatörleri ile uluslararası seyahat endüstrisi pazarına girilmesi ile başlayıp bugün dünyanın ilk 10’u arasında olması bu süreçte gerçekleşti.            

Türkiye bu dönemde, her alanda olduğu gibi turizmde de önemli birikim ve kazanımlar elde etti.                

Zaferin ve Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. yılında Türkiye’nin turizmdeki durumu budur.            

Türkiye’nin bugün dünya seyahat endüstrisinin aktörlerinden biri olması bu süreçte kazanılan ‘Zafer’in ürünüdür.               

Şimdi 100’üncü yıla girerken kamu yönetimi, sektörün bütün bileşenleri ve ilişkili olduğu kesimler seyahat endüstrisinin bir aktörü olarak sektörü hakettiği yere taşımakla görevlidir.              

Bu görev dünya geneli ve uluslararası seyahat endüstrisinde meydana gelen değişikliklerle içine girilen süreçte daha da önem kazanıyor.          

Seyahat endüstrisinin bir aktörü olarak Türkiye’ye de yansıyacak gelişmelerden birkaçı şöyle:              

  • Bugünün Alfa kuşağı olarak bilinen küçük gezginleri yarının turizm ve seyahat eğilimlerini belirleyecek.
  • Dünya ağırlıklı olarak şehirli olacak ve 5 milyardan fazla tüketici, şehirlerde yaşayacak.
  • Şehir içi turizm artacak.
  • En az 1 milyar daha fazla insan seyahat edecek.
  • Sorumlu turizm giderek daha önemli ve gerekli hale gelecek.

Peki Türkiye Zafer’in ve Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına girerken turizmde ne yapmalı işe nereden başlamalı?       

Bu konuda maddeler halinde düzinelerce konu ve başlık yazılabilir, çok şey söylenebilir.

Bunlardan birkaç başlık :              

  • Ucuz ürün yerine markalaşma,
  • Küresel eğilim temeline dayalı planlama,
  • Turist profili odaklı ürün çeşitlendirme,
  • Değerler odaklı alan yönetimi,
  • Yatırımların yenilenmesi,
  • İç turizm pazarının geliştirilmesi,
  • Kentlerin markalaştırılması,
  • Turizm Gelişim Koridorları oluşturulması

Şaşıracaksınız ama söyleyelim.             

Cumhuriyet’in 100. yılına girerken turizm stratejisinde yer almalı diye aktardığımız bu birkaç başlık bugünkü iktidar eliyle 2007’de hazırlanıp Yüksek Planlama Kurulu'ndan (YPK) geçirilerek resmi belge haline getirilen ‘2023 Turizm Stratejisi’nde yer alıyor.          

Hedeflendiği 2023’e bir yıl kala bunların yapılmış olması bir yana adı bile anılmıyor.          

Ama bunlar Türkiye’nin turizmde yapması gerekenlerden yalnız birkaçıdır.        

30 Ağustos Zaferi’nin 100. yılında Türkiye turizmde edindiği deneyim ve elde ettiği kazanımlarla Cumhuriyet’in 100. yılına yeni dünya düzeni sürecinde giriyor.        

Türkiye turizmde içine girilen yeni dönemin getirdiği değişimlerin tümüne karşılık verebilecek başta insan kaynağı olmak üzere gerekli potansiyele sahiptir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Over tourism, Quo vadis? 27 Ağustos 2024
Şu çılgın Türkler! 15 Temmuz 2024
Madalyonun öteki yüzü 01 Temmuz 2024