Yüzde 25’e yüzde 13.6 kaldı!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ 2023'ün yüzde 25'lik enflasyon hedefinde kalınamayacağı ilk iki aylık gerçekleşmeden sonra belli oldu. Yüzde 25 için, yılın kalan on ayındaki toplam artışın yüzde 13.6'yı geçmemesi gerekiyor. 

✔ Erdoğan ise 2023 enflasyonunun yüzde 20 olacağını dile getirmişti. Eğer hedefi yüzde 20 alırsak, marj çok daha dar ve gerçekleştirilmesi mümkün değil.

6 Mart 2023 için en doğru tanım herhalde “Ne gündü ama” olur. Bu satırların yazıldığı saatlerde 5’li masanın yeniden 6’lı masaya dönüşmesi kesinleşmişti. 

Böyle bir günde yazı yazmanın çok zor olduğu ortada. Zorluk zaman yönünden... Toplantı sonunu bekleme şansım ne yazık ki yok; o yüzden rutinime dönmek ve ekonomideki gelişmelere eğilmek durumundayım.

Enflasyon kemire kemire ilerliyor!

Ekonominin en önemli sorunu olan enflasyon son gelişmeler yüzünden adeta unutuldu. TÜİK’in geçen hafta sonu yaptığı açıklamaya göre tüketici fiyatları şubat ayında yüzde 3.15 arttı, iki aylık artış da yüzde 10 oldu. 

Hatırlanacaktır, 2023’ün enflasyon hedefi yüzde 25. Dolayısıyla bu oranda kalınması yılın kalan on aylık dönemindeki artışın yüzde 13.6’yı aşmamasına bağlı. Kağıt üstünde on aydaki artışı bu düzeyde tutmak mümkün. Ama kağıt üstünde! 

Mart-aralık dönemindeki artışın yüzde 13.6'da kalması, aylık ortalama artışın yüzde 1.2'de tutulabilmesine bağlı.

2023; hem seçim, hem deprem harcamaları dolayısıyla parasal genişlemenin zirve yapacağı bir yıl olacak. Bu yüzden de sıradan bir yılda bile sağlanması pek mümkün olmayan aylık yüzde 1 dolayındaki bir fiyat artışını 2023’te gerçekleştirmek olanaksız.

Bir de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Herkes hesabını yüzde 20 enflasyona göre yapsın” değerlendirmesi var. Eğer 2023 hedefini yüzde 20 alırsak, bu orana ulaşılmasına yüzde 9.1 kalmış demektir. 

Gıdadaki artış fena!

Tüketici fiyatları şubatta yüzde 3.15, iki ayda yüzde 10 arttı ama vatandaşı en çok rahatsız eden tüketim kalemlerindeki artış çok daha fazla.

Bu tüketim kalemlerinin başında gıda geliyor. Gıda grubundaki fiyatlar iki ayda yüzde 15 artış gösterdi.

Bu grup kapsamında ortalama artış yüzde 15 olmakla birlikte bu oranın çok üstünde artış yaşanan kalemler de var.

Örneğin dana eti ve kuzu etinde iki ayda yüzde 33 ve yüzde 28 artış oldu. 

Sebze fiyatları tam yüzde 38 artış gösterdi.  

Gıda dışındaki harcamalarda da çok yüksek artışlar var. Örneğin sağlık hizmetlerinde yüzde 20’yi aşan bir artış söz konusu. 

TÜFE’deki genel artışın yüzde 10’da kalmasını ise elbette daha düşük artış gösteren, hatta fiyatı gerileyen kalemlerin varlığı sağladı. 

TÜFE’de ağırlığı yüksek olan akaryakıtta hem zam, hem indirim söz konusu. İki aylık dönemde benzin ve LPG yüzde 12 zam görürken, motorin fiyatları yüzde 3 kadar geriledi. Aynı çerçevede elektrik fiyatları sabit kaldı, doğalgazda ise yüzde 7’ye yakın ucuzlama oldu. Bütün bunlar iki aydaki ortalama artışın yüzde 10'da kalmasını sağladı. 

Ama biraz önce de vurguladığım gibi gıda grubundaki yüksek artış vatandaşın çok zorlanmasına yol açan en büyük etken. Ayrıca biliniyor ki gelir düzeyi geriledikçe gıdaya ayrılan pay artıyor. Dolayısıyla yüksek gelir grupları için çok önemi olmayan gıda harcamaları, gelir düştükçe daha da önem kazanıyor. 

Deprem dolayısıyla tarımsal üretimde ortaya çıkabilecek eksilme de gıda maddelerinin fiyatını artırabilecek bir olumsuzluk olarak karşımızda duruyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar