Yüz yıl önce/yüz yıl sonra (1): Yüz sene önceki dünya

Gündüz FINDIKÇIOĞLU
Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ

Önce yüz yıl öncesinin modern atılımına bir bakalım: SSCB. Gelecek hafta yüz yıl sonrasına bir göz atacağız. 1923’teki “makas tartışmasında” Preobrazhensky tezi –Troçkist tez- kendiliğinden köylülük/kır aleyhine işçi sınıfı/kent lehine döndüğü fark edilen bir gelişmeye, iç ticaret hadlerinin köylülük aleyhine dönmesine izin verilmesiydi. Madem böyle olmuştu böyle olmaya devam etmeliydi çünkü sanayileşmeye dayalı kalkınma/büyüme için sermaye gerekiyordu. “İlk sosyalist birikim” (Preobrazhensky) tezi böyle ortaya atıldı. Kıt faktör olan sermaye nereden bulunacaktı? Cevap köylülüğün ağır biçimde vergilendirilmesinde veya iç ticaret hadleri yoluyla sanayiye kaynak aktarılmasında yatıyordu.  Ancak NEP’i ayakta tutan üstü örtük anlaşmaya –İşçi-köylü ittifakı- aykırı olduğu düşünülen bu gelişmenin sonlandırılması gerektiğini düşünenler de vardı. Bukharin bu görüşe yaklaştı ve giderek şampiyon savunucusu oldu. Böylece iki pozisyon oluştu: Hızlı sanayileşme veya NEP’e devam ederek yavaş sanayileşme. Bağlantılı ama birebir aynı olmayan bir başka tez şuydu: Üretim malları üreten sektöre (sermaye-yatırım malları) fazla ağırlık vermek ve mecburen tüketim malları üreten sektöre az yatırım yapmak gerekiyordu. İlk sermaye birikimi/hızlı sanayileşme/ağır sanayiye öncelik tanıma/kaynağı köylülüğü sömürerek bulma/tüketim mallarına değil üretim mallarına ağırlık verme şeklindeki bir dizi görüş iç içe geçti. Karşı tarafa, “sağ kanada” ise NEP’i sürdürmek/köylülüğü fazla zorlamamak/daha yavaş sanayileşmek-tarıma ve hafif sanayiye önem vermek/tüketim mallarını daha fazla üretmek gibi tezler kaldı.

Preobrazhensky-Stalin Modeli terimini kullanmak doğrudur çünkü 1930’larda olan budur. Stalin Preobrazhensky’nin görüşlerinin özünü uygulamıştır. Üstelik Preobrazhensky’nin ve diğer bazı önemli Troçkistlerin partiye dönmesine izin verilmiştir. Sonradan tasfiye edilmiş ve genellikle öldürülmüş olmaları bu gerçeği değiştirmez. Bir, tarımdan daha yüksek oranda doğrudan vergi alınmıştır. İki, tüketim mallarına yüksek satış vergisi konulmuş ve bu malların satışından elde edilen vergiler sanayileşmeyi finanse etmiştir. Vergi gelirleri tüm sabit sermaye yatırımlarını karşılamıştır. Bu nedenle bazı önemli iktisatçılar tarafından hızlı sanayileşmenin yükünü sadece köylüğün değil işçilerin de çekmiş olduğu iddia edilmiştir. Üç, bu gelişmelerin sonucunda doğru (vergi dâhil) fiyatlar kullanılırsa 1930’larda iç ticaret hadlerinin köylülük/kır aleyhinde seyrettiği görülmektedir. Dört, kırdan kente sermaye transferi yapılmıştır. Allen’e göre bunların hepsi uygulamaya konmuş Preobrazhensky tezleridir. 1926’da Leningrad muhalefetinin iddiası da buydu; işler iyi gitmiyordu ve sanayileşme lehine iradi müdahale gerekecekti. 1927 Ocak Plenum kararından sonra bu olasılık dikkate alınmaya başladı ve sonunda uygulandı denebilir.

Bu kadarı yeterli değil.  Hem iradeden tamamen bağımsız Rusya ekonomisinin yapısal faktörünü hem de iradi olarak ortaya konan Stalin politik faktörünü Preobrazhensky uygulamalarına eklemek gerekiyor. Yapısal faktör o dönemde aşağı yukarı her azgelişmiş ülkede olduğu gibi 1920’lerin SSCB’sinde de tarımda fazla (âtıl) işgücü/’gizli işsizlik’ olduğu (Nurske) ve zorunlu kolektivizasyonun köylüleri kentlere göç etmeye yönelttiğidir. Tarihte görülmemiş bir hızla kentlere göç eden köylüler sınırsız işgücü arzıyla büyüme modelinin (Lewis) mükemmel örneğini sergilediler. Bu saptamanın açık düali Fel’dman –sonraları Fel’dman-Mahalanobis- kalkınma modelinin temel varsayımıdır. Sermaye kıt faktördür ve tarımdan çekilen sınırsız işgücü –yani on yıllarca devam edileceği düşünülen yapısal bir durum- kentlere gelmeye devam ettikçe de bu böyle kalacaktır.-SSCB örneğinde tarımsal fazla nüfusun kentlere akması süreci yavaşlamakla beraber 1960’lara kadar sürmüş görünüyor. 1920’lerde bu tezler ilk defa tartışılırken son derece anlamlı oldukları, ülkenin önünde kır-kent göç dinamiğinden yararlanacağı 40-50 yıllık bir süre olduğu anlaşılıyor. Üstelik göç çok hızlı olduğu için daha normal sanayileşme hızları öneren planlama modelleri senaryoları tarımdan sanayiye işgücü akışının daha da uzun süre devam edeceğini öngörmek durumundaydı. İlk merkezi plancıların işçiye dönüştürülecek köylü havuzunun en az 50 sene yerinde duracağını, bu kadar uzun bir süre boyunca sermayenin kıt faktör olarak kalacağını düşünmemiş olmaları zor görünüyor.     

Düalin ikinci çeperinde asıl yatırımın sermaye (üretim) mallarına yapılması gerektiği, üretim malı/ağır sanayi geçişliliğinde büyüme hızla artacağı için sonuçta tüketim mallarının arzının da artacağı düşünülmüştür. Yani tüketimi artırmak için mutlaka tüketim malı üreten sektöre yatırım yapmak gerekmez. İki sektörlü büyüme modelinde üretim mal üreten sektöre yapılacak yatırımlar tüketim malı üretimini de hızlandıracaktır. Bu model –Fel’dman- muhtemelen o zaman için doğru modeldi ve işe yaradı. Hindistanlı Profesör Mahalanobis 1950’lerde aşağı yukarı aynı modeli yakın arkadaşı Hindistan başbakanı Nehru’yla beraber Hindistan’ın ilk beş yıllık kalkınma planı (1951-1956) sonrasında kullandı –o kadar ki Hindistan’da istatistiğin babası sayılan Mahalanobis’in modelinin 1990’larda Rajiv Gandhi döneminde bile bile temel kalkınma modeli olarak kabul edildiği ifade edildi. Ancak model orada aynı etkiyi yapmadı.  

“Stalin politik faktörünü” şöyle özetleyebiliriz. Stalin çok sert ve hızlı bir kolektivizasyona kalkıştığı için tarımsal üretim anında çöktü. 1930-1935 arası köylülere kentlere göçmekten başka çare kalmadı. Eş zamanlı olarak, köylüler zorla kolektivizasyona tepki olarak hayvanlarını kestikleri için tarıma da sermaye yatırımı yapmak zorunlu hale geldi ve tarım mekanize oldu. Bu teze göre 1935-1940 arası tarımsal üretim arttı ve fert başına tüketim de arttı çünkü mekanizasyon verimliliği artırdı. Tarımsal “aşırı nüfus” ya öldü ya da kentlere göç etti. Kesilen çiftlik hayvanlarına ayrılan tahıl –hayvanların yerini traktörler aldığı için- ya insanlar tarafından tüketildi ya da tohumluk olarak ayrıldı. Bir etki de budur. İkinci olarak Stalin hem Preobrazhensky tezlerini hayata geçirdi hem de tamamen Fel’dman (1928) modelini uyguladı. Köylüler kentlere yığılıp işçileşirken onları üretim malları/ağır sanayi fabrikaları bekliyordu. Preobrazhensky yöntemleriyle ağırlıklı olarak tarımdan (köylülükten) çekilen kaynaklarla yapılan masif sermaye yatırımlarının verimini artıracak şekilde işgücü arzı kapıda bekliyordu. İşlerin hızla yaratılmasında ve kente yeni gelenlere konut vb. sağlanmasında esnek davranıldı. Buna Kornai’nin kavramıyla esnek bütçe tahdidi diyebiliriz. Burada eklenecek olan Stanislaw Gomulka’nın tezidir: 1930’ların hızlı Sovyet büyümesinde Almanya ve ABD’den makine ekipman ithalatının ve teknoloji transferinin büyük payı vardır.

Ancak bunlara bir kritik önemde konunun eklenmesi gerekiyor: Yatırım kararları. Bu konu önemli çünkü SSCB’nin çözülüşünde sermaye israfına yol açan yanlış yatırım kararlarının da önemli rolü vardı. Allen’a göre durum şöyle özetlenebilir. Stalin hangi büyüme modeliyle hareket etmiş olursa olsun bütün kaynak israfına, “Stalin terörüne”, devletin yol açtığı Ukrayna kıtlığına ve onca insan kaybına rağmen –veya o sayede- 1930’larda Sovyet sanayisinde yatırım kararları doğru verilmiş, makro anlamda kaynaklar doğru dağıtılmıştır. Başarı budur.

Öyle midir? Bu iddia kelimesi kelimesine doğru olabilir mi? İdari bir sistemde bir takım siyasi yatırım kararlarının yatırılan sermayenin kaybına/değersizleşmesine yol açabileceği açıktır. Daha önemlisi siyaseti hiç karıştırmadan tamamen teknokratik seviyede ekonomik mantıkla alınan yatırım kararları da yanlış çıkabilir çünkü makroekonomi çapında belirsizlik karşısında seçiş yetkili bir organa ya da birkaç akil insana bırakılabilecek bir iş değildir. Örneğin Polonya’da Gdansk tersanelerine yatırım yapılması muhtemelen yanlış bir karardı. Ancak Sovyet çözülmesini yanlış yatırım kararlarına bağlamak, her ne kadar bu tip bir sistemin ekonomik karar alma zaafına işaret etse bile fazla yüzeysel görünüyor. Hele hele bir ekip –ki Stalin o ekibi de birkaç kişi hariç sürekli tasfiye etmişti- doğru kararlar aldı başka bir ekip alamayınca bütün sistem çöktü demek kabul edilebilir bir sosyal bilim açıklaması değildir. Kaldı ki doğru denen kararlar milyonlara acı çektirmiş ve SSCB –beceriksizce de olsa- hızla destalinize edilmişti. Allen’ın 1960’tan sonra fabrikaların sökülerek tamamen yeni teknoloji yatırımlarına dönüleceğine –ABD kapitalizminin izlediği yol- renovasyon yoluyla teknolojiyi temelde değiştirmeyen iyileştirme adımlarına fazla yatırım yapılmış olması hataydı iddiası önemli olabilir. Dahası renovasyon yatırımlarının en yüksek getiriyi sağlayan Avrupa Rusya’sına değil Sibirya gibi uzak bölgelere yapılmış olması, yatırılan sermayelerin heba olmuş olması bu teze biraz daha içerik kazandırıyor. Ancak yine de böyle bir açıklama da tam olarak tatmin edici olamaz. Olamaz ama yüz yıl önceki dünyanın mühendisliğin ve ekonominin gelişme ufkunda yarattığı kısmen iradi kısmen yapıdan kaynaklanan tasarımların dahi ömrünün 30-40 yıl olduğu görülüyor. Sonuçta konu geçen yüzyılın, farklı bir dünyanın, farklı bir teknolojik seviyenin konusuydu. Gecikmiş ve bu yüzden hızlı ve radikal, devasa bir modernleşme, sanayileşme, köylülük dünyasından çıkış atılımının sosyalizm olarak portresi diyebiliriz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Cumhuriyet ve özgürlük 19 Kasım 2024
Trump 12 Kasım 2024
Geçmişe bir yolculuk 29 Ekim 2024
Laiklik ve sekülarizm 15 Ekim 2024
Devrimlerin devrimi 01 Ekim 2024
Bir kez daha sekülarizm 24 Eylül 2024
Georges Sorel ve ötesi 17 Eylül 2024