Yüksek ve orta-yüksek teknoloji ihracatı, 88.7 milyar dolara çıktı inovasyonda 35 basamak iyileştik
TÜRKİYE İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe,Başkanvekilleri Çetin Tecdelioğlu ve Kutlu Karavelioğlu ile birlikte“İnovasyon Haftası” programını paylaşmak üzere sohbete başlarken şu verileri ve hedefi ortaya koydu:
- İhracatımızın yüzde 3.1’i yüksek teknoloji ürünlerden oluşuyor. Orta-yüksek teknolojili ürünlerin oranı yüzde 33.8’i buluyor. Hedefimiz, yüksek teknolojiye dayalı ürünlerin ihracattaki payını yüzde 10’a çıkarmak. Böylece kilo başı ihracatta 3 dolara ulaşmak.
Bu yıl Cumhuriyetimizin 100. Yılı ile birlikte TİM’in 30’uncu yılını kutladıklarını belirtti:
- 23-25 Kasım 2023’te 10’uncu kez İnovasyon Haftası’nı düzenleyeceğiz. TİM, İnovasyon Haftası için yola çıkarken ülkemizde, sanayicide, ihracatta, genel olarak toplumda inovasyon konusunda bir farkındalık yaratmaktı.
Düzenlenen haftanın farkındalık oluşturma konusunda önemli yol alınmasını sağladığını bildirip, bazı verilerin 10 yıllık karşılaştırmasını ortaya koydu:
-
10 yıl önce Ar-Ge harcamalarının milli gelire oranı yüzde 0.83 iken bugün yüzde 1.40’a çıktı.
-
10 yıl önce Ar-Ge harcaması 7.3 milyar dolar iken, şimdi 11.3 milyar dolara ulaştı.
-
10 yıl önce ortalama patent başvurusu 14 bin düzeyindeydi, şimdi 17 bin 400 dolayında.
-
10 yıl önce Türkiye “Küresel İnovasyon Endeksi”nde 74’üncü idi, bugün 39’uncu sırada yer alıyor. Yani, 35 basamaklık iyileşme söz konusu.
-
Yüksek teknoloji ürünü ihracatı 10 yıl önce 5 milyar dolardı. Şimdi 7.4 milyar dolar. Yüksek teknoloji ürünü ihracatında rakam olarak yükseliş var ama toplam ihracatın içindeki payı yüzde 3.4 iken yüzde 3.1 olmuş.
-
Orta-yüksek teknoloji ihracatı 10 yıl önce 46.5 milyar dolar düzeyindeydi. Bugün 81.3 milyar doları buluyor.
-
Orta-yüksek teknoloji ihracatının toplamdaki payı yüzde 31.6 iken bugün yüzde 33.8 düzeyinde.
-
Ülkemizdeki Ar-Ge merkezi sayısı 1298’i, tasarım merkezi sayısı da 326’yı bulmuş durumda.
Ar-Ge harcamaları konusunda dünya ile karşılaştırma yaptı:
- Türkiye’de Ar-Ge harcamalarının milli gelir içindeki payı yüzde 1.4 iken AB ülkelerinde yüzde 2.6, OECD ülkelerinde yüzde 2.72 düzeyinde bulunuyor. Türkiye’de Ar-Ge harcamalarının payı hızla büyüyor. Yani, bu konuda doğru yoldayız.
Türkiye’nin “Küresel İnovasyon Endeksi”ndeki yeriyle ilgili şu noktanın altını çizdi:
- “Küresel İnovasyon Endeksi”nde kendi gelir grubumuzdaki ülkeler arasında Çin, Malezya ve Bulgaristan’ın ardından 4’üncü sıradayız.
Ar-Ge harcamalarını şu açıdan da irdeledi:
- Ar-Ge harcamalarının yüzde 46’sı yüksek teknoloji grubuna, yüzde 40’ı ise orta-yüksek teknoloji grubuna yönelik yapılıyor.
Ardından ekledi:
- İhracatımızda yüksek teknoloji ile orta-yüksek teknolojinin payı toplamda yüzde 36.9’u buluyor.
Bu yılki “İnovasyon Haftası”nda üzerinde durulacak konu başlıklarını şöyle sıraladı:
-
Sürdürülebilirlik ve Yeşil İnovasyon, Yapay Zeka ve Otomasyon, Gıda Üretimi ve Tarım Teknolojileri, Eğitim ve Öğretim Teknolojileri, Ulaşım Teknolojileri ve Ticaret Lojistiği, Siber Güvenlik ve Siber Savunma, Yenilenebilir Enerji Teknolojileri, FinTech Devrimi.
Gültepe, bir soru üzerine yüksek teknolojili ürünler konusunda şu noktaya vurgu yaptı:
- İhracatımız şu anda kurların durumundan çok etkileniyor. Yüksek teknolojili ürünlerde kur etkisi çok fazla hissedilmiyor. Çünkü, yüksek teknoloji, kâr marjını da yükseltiyor.
Bu durumda sanayicinin, ihracatçının, girişimcilerin, inovasyona dört elle sarılması, “aklı teri” dökmesi gerekiyor değil mi?
27 sektörün 20’si ihracatta eksi yazıyor
TİM Başkanı Mustafa Gültepe, ihracatta temponun yavaşladığını, hatta gerileme sinyallerinin geldiğini şu veriyle ortaya koydu:
- 27 sektörden 20’si ihracatta şu anda eksi yazıyor. Bu, bizim rekabet gücümüzdeki zayıflama ve Almanya, İngiltere gibi pazarlardan aldığımız siparişlerin yüzde 20 dolayında gerilemesinden kaynaklanıyor.
TİM Başkanvekili Çetin Tecdelioğlu araya girdi:
- Hazır giyimdeki daralma yüzde 20 iken çelikte bu oran yüzde 35’i buluyor.
TİM Başkanvekili, Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği BaşkanıKutlu Karavelioğlu, şu noktanın altını çizdi:
- Makine ihracatında önemli pazarlarımız arasında Almanya ve ABD yer alıyor. Teknoloji, kalite ve fiyat uygunluğu sayesinde rekabetçi bir şekilde ihracatımız sürüyor.
Kur farkında artıya geçtik ama yükselen faiz bizi zorlayacak
TİM Başkanı Mustafa Gültepe, geçen yıl Türkiye’nin ihracatta Euro/dolar parite darbesi yediğini anımsattı:
- Geçen yıl ihracatımız Euro/dolar parite darbesiyle 15 milyar dolar eksi yazmış oldu. Bu yıl çok şükür o konuda 1.5 milyar dolar artıdayız.
Tam o sırada Merkez Bankası’nın faizi yüzde 30’dan yüzde 35’e yükselttiği haberi geldi. Gültepe, bu düzeyde faiz artışını beklemediğini belirtti:
- Ben 200 baz puan artış bekliyordum. 500 baz puan fazla oldu. Biz yükselen faizin yüküyle nasıl fiyat tutturacağız?
MiLLi EGEMENLiK ZiNCiRLERi ERiTiR, TAHTLARI YAKAR
CUMHURİYETİMİZİN 100. yılını kutladığımız bugünlerde Türkiye Tekstil Sanayi İşverenleri Sendikası’nın 2008 yılında hazırlattığı, dönemin Başkanı Halit Narin’in gönderdiği “Atatürk’ün Görüş ve Direktifleri” kitabını yeniden gözden geçirdim.
Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet’le ilgili mesajlarının altını çizdim:
-
Türk milleti yeni bir iman ve kesin bir milli azim ile yeni bir devlet kurmuştur. Bu devletin dayandığı esaslar “Tam Bağımsızlık” ve “Kayıtsız Şartsız Milli Egemenlik”ten ibarettir.
-
Millet bu egemenlikten en küçük bir parçasını bile feda edemeyecektir, gözünü açmıştır.
-
Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, yok olur. Milletin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar.
-
Türkiye Büyük Millet Meclisi ve bunun hükümetinin milletten aldığı direktif, tam bağımsızlık ve kayıtsız şartsız milli egemenlik ilkelerine dayanarak memleketi bayındırlaştırmak ve milleti zengin, varlıklı ve mutlu kılmaktır.
-
“Kayıtsız şartsız” tabiriyle açıkça ifade edilen egemenliği, milletin sorumluluğunda tutmak demek, bu egemenliğin en küçük bir parçasını, sıfatı, ismi ne olursa olsun hiçbir makama vermemek, verdirmemek demektir.
-
Bütün dünya bilmelidir ki, artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır. O da milli egemenliktir. Yalnız bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdanı ve varlığıdır.
-
Milli egemenliğe düşmanlık, üstün bir yeri değeri ve şerefi olan bir milletin her şeyini bir anlamda yok etmeyi amaçlayan suçtan başka bir şey değildir.
-
Milletin irade ve isteğine uymayanların sonu yokluktur, yok olmaktır.
-
Türk milletinin karakter ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir.