Yüksek enflasyon ne zaman “afet” olarak görülecek?

Maruf BUZCUGİL
Maruf BUZCUGİL ANKARA NOTLARI

Enflasyonla, hayat pahalılığıyla bütüncül mücadeleyi “dezenflasyon süreci” olarak anmaya başladığımızdan beri bu mücadelenin gereklerinden çok, acı reçetesinin ekonomiyi daraltıcı olası etkilerini daha fazla konuşur olduk. Geçen hafta yayımlanan OVP (2025-2027) hedefleri de zaten siyasi kaygıların hala ekonomik sorunlara çözüm gerekliliklerinin önünde gittiğini gösteriyor. Seçim öncesi tamamen siyasi planlamayla hızla yükselmesine göz yumulan enflasyonun bu kez de hızlı sert önlemlerle düşürülmesi yine siyasi çekincelerle göze alınamıyor. OVP’de enflasyon ve büyüme hedefleri birlikte anılarak enflasyonla mücadelede büyümeden vazgeçilmeyeceği ısrarla vurgulanıyor.

Rasyonel zemine geçişi zorunlu kılan akıldışı adımların atıldığı seçim öncesi dönemde bu kadar yükseleceği tahmin edilemeyen enflasyonla mücadele de orta vadeye yayılıyor. Ekonomide tüm dengeleri ve gelir dağılımını bozan, yaşam maliyetini artıran, vatandaşları, şirketleri yarını göremez hale getiren enflasyon ne zaman “afet” olarak kabul edilecek? sorusunu çok sık duymaya başladık. Vatandaşlar, iş dünyası kanaat önderleri, sendikacılar, akademisyenler dünya ülkelerinden uçurumla ayrışmış enflasyonla yaşamanın sürdürülemeyeceği görüşündeler. OVP’nin 2027’de ulaşılmasını öngördüğü yüzde 7’lik oran bile bugün dünya genelinde yüksek enflasyon olarak kabul ediliyor. Afetle mücadele edermişçesine bir an önce siyasi kaygılar bir yana bırakılarak bütün toplum olarak enflasyona odaklanmak tek çözüm olarak her yerde dile getiriliyor.  Umarız önümüzdeki 3 yılda ortalama yüzde 4,5 büyüme hızıyla enflasyonu tek haneye indirir, enflasyonla büyüme denemeleri hüsranlarıyla dolu dünya ekonomi tarihine adımızı altın harflerle yazdırırız. Enflasyonla mücadeleyi bir yıl içinde başarıyla sonuçlandıran güncel ülke örneklerini hatırlamak durumunda kalmayız.

TCMB hala dezenflasyon ve büyüme aynı anda mümkün diyor mu?

OVP’nin dezenflasyon sürecinde büyüme öngörüsü ve hedefleri Merkez Bankası’nın ilk kez geçen yıl TBMM’de milletvekillerine sunduğu teorik yaklaşımı akıllara getirdi. Yeni ekonomi yönetimiyle göreve gelen önceki Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’na yaptığı sunumundaki “enflasyon belli eşiklere geriledikten sonra büyümeden ödün vermeden de dezenflasyonun mümkün olabileceği” sözleri büyük yankı uyandırmıştı. Dezenflasyon süreci başlangıcına ötelenen bu tartışma OVP (2025-2027) hedefleriyle yeniden alevlendi. Önceki başkan Erkan, geniş bir toplumsal uzlaşma gerektiren dezenflasyon sürecinin ekonomideki olası daraltıcı etkilerini en çok hesaba katan kesimin, siyasetçilerin karşısına iddialı bir teoriyle çıkmıştı.

Siyasetçilerin en çok merak ettiği soru sorulmadan yanıt bulmuştu. Ancak, dezenflasyonun ve fiyat istikrarının birinci öncelik olduğu, büyümenin de eş anlı olarak gözetilebilmesi için enflasyonun gerileyeceği eşik değerlerin takip edileceği bilgisi ve vurgusu “büyüme” mesajının gölgesinde kalmıştı. Şimdi bu açıklamanın yapıldığı sırada başkan yardımcısı görevinde bulunan bugünkü başkan Fatih Karahan ve teorinin yaşama geçebileceğini akademik bilgisiyle destekleyen başkan yardımcısı Cevdet Akçay’ın OVP hedeflerine nasıl ulaşılacağına dair ayrıntılı açıklamaları bekleniyor.

TCMB’nin dezenflasyon sürecinde büyümeyi mümkün kılacak eşik değerleri nasıl ilan ve takip edeceği merak ediliyor. Merkez Bankası’nın Ağustos ayı enflasyon değerlendirmesindeki “enflasyonun ana eğiliminin kayda değer bir değişiklik sergilemediği” ifadesi söz konusu eşik değerlerin sürecin neresinde belireceğini de sorgulatıyor.

OVP hedeflerinden sapmalarda göreli iyileşme

Son 6 yılda (2018-2024) OVP hedefleri ve gerçekleşmeler ele alındığında büyük sapmalar ortaya çıkıyor.  DPT kökenli Prof. Dr. Hakkı Hakan Yılmaz hocamız geçen yıl OVP açıklanmadan önce EKONOMİ ile paylaştığı program hedeflerinden sapmalarla ilgili çalışmasını 2024’ü de katarak güncellemiş. 2022 ve 2023 yılındaki çok büyük sapmaların ardından 2023 yılında yeni ekonomi yönetiminin iş başına gelmesiyle sapmalarda da göreli bir iyileşme yaşanmış.

Prof. Dr. Yılmaz, OVP hedeflerinden sapmaları (tahmin hataları) dört temel gösterge (Reel Büyüme, Enflasyon, Kur, Brent Petrol Fiyatı) üzerinden ele alıyor. Yılmaz, 3 yıllık OVP’lerin ilk yılını yakın, ikinci yılını orta ve ve üçüncü yılını uzak tahminler olarak irdeliyor.  Prof. Dr. Yılmaz OVP hedeflerinden sapmaları EKONOMİ’ye şöyle anlattı:

“Genel olarak seçilen dört parametre üzerinden tahmin hatalarının (sapmanın) 2022 ve 2023 yıllarında uygulanan ekonomik programa ilişkin yönetim sorunlarından kaynaklı tavan yaptığını, 2024 yılında ise son açıklanan veriler çerçevesinde sapma oranlarının belirgin şekilde düştüğünü söyleyebiliriz. Bununla birlikte 2024 yılındaki düşme dönemsel olarak 2021 ve öncesi sapmaların hala üzerindedir. Başka ifadeyle sapma oranları azalmakla birlikte henüz 2021 öncesi seviyenin altına inilememiştir.”
En büyük ortalama sapma OVP’lerin 3. yılına ilişkin uzak enflasyon tahmininde yaşanmış. OVP’lerin 3.yıllarını kapsayan enflasyon oranı tahmin sapması son 6 yılda ortalama yüzde 594,8 olarak hesaplanmış. Aşağıdaki grafikten de anlaşılacağı gibi ele alınan dört temel gösterge içinde en büyük tahmin sapmaları TÜFE tahmininde gözleniyor.

Grafik 2-3. Reel Büyüme, Enflasyon, Kur,  Brent Petrol Fiyatı Tahmin ve Gerçekleşme Sapmalarının Ortalama Gelişimi (2018-2024)

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar