Yüksek büyüme, kaçınılmaz rekabet ve B2B
Yüksel Eminoğlu
Projesoft CEO’su / E-Ticaret Altyapı Sağlayıcıları Derneği (EDER) Sözcüsü
Pandemi ve sonrası dönemle birlikte firmaların iş yapış şekilleri hızla değişti ve değişmeye devam ediyor. Salgının hemen ardından baş gösteren savaş ortamıyla birlikte enflasyonun tüm dünyadaki yükseliş trendi, artan maliyetler, pazarlarda daralmalar ve buna bağlı olarak kâr marjlarının düşmesi firmalar için rekabeti daha zorlu hale getirdi. Bu sürece uyum sağlamaya çalışmak bile firmalar için hem maliyet hem de birçok alanda iş yapış şekillerinin değiştirilmesi demekti. Bu değişime ve zorlu rekabet şartlarına ayak uydurmak maliyet demekken uyduramamak ise firmalar için iş ve müşteri kaybı yanında faaliyetlerine son vermeye kadar gidecek bir sürecin başlaması demekti. Global ölçekte yaşanan bu süreçlerin tamamı maliyet düşürme ve daha rekabetçi olma altındaki başlıklarda toplanabildi.
Yılda %2 büyüme ile 600 trilyon dolarlık dünya GSH’sı
Günümüzde çok daha şiddetlenen rekabeti ve dünya ekonomisini daha iyi anlamak için yaşanan duruma rakamlarla bakmak gerekiyor. Dünya gayri safi hasılası (GSH), 1500 -1820 yılları arasındaki dönemde yılda ortalama %0,3 büyüyerek 430 milyar dolardan 1,2 trilyon dolara çıktı. Artan uluslararası ticaret ve serbest piyasanın kabulü ile birlikte dünya ekonomisi yılda %1,3 büyümeye başladı ve 1900 yılında da 3,4 trilyon dolara yükseldi. O tarihten 2018 yılına kadar ise ortalama %3,1 civarında bir büyüme ile birlikte rakam 121 trilyon dolara ulaştı. Tahminlere baktığımızda 2100 yılında ortalama %2 büyüme ile birlikte dünya Gayri Safi Hasılası’nın 600 trilyon dolara çıkması bekleniyor. Öte yandan dünya ekonomik olarak büyürken bu noktada insanların da ne kadar zenginleştiğine bakmak doğru olacaktır. 1910 yılında insanların %66'sı mutlak yoksulluk içinde yaşarken bu rakam 1950 yılında %55'e gerilemiştir. 2018 yılında ise %8.6’ya düşmüştür ki bu seviyeye düşmesi global ticaretin artması ve gelirin nispi olarak eşite yakın şeklide dağıtılması ile mümkün olmuştur.
Yoksulluk azaldı rekabet arttı
Dünya ekonomisinde yaşanan bu güçlü büyüme, bir trendden öte serbest ticaretin artması ve yaygınlaşmasıyla firmaların artık kendi ülkelerinin ötesinde global pazarlara da iş yapmalarından dolayı yaşanan bir artış. Fakat elde edilen rakamlar bir taraftan yüksek büyümeyi gösterirken bir taraftan da rekabetin de arttığını gösteriyor. Yoksulluğun global olarak düşmesi her gün farklı ülke ve ülke firmalarının global ticarete katıldığını gösterirken bu durum da doğal olarak rekabetin de artması anlamına geliyor.
Pek çok değişkene bağlı olan ticaretin en temel rekabetçilik şartlarından birisi maliyetlerdir. Bir ürün üretilirken girdi olarak kullanılan hammaddeler global olarak tedarik edilebilmekte iken bunların fiyata olan etkisi hemen hemen her firmada aynıdır. Firmalar da bu rekabette öne çıkabilmek için sistemlerini otomatize etme ve böylece maliyetlerini düşürme yolunu seçmektedirler. Buradaki optimizasyon ve maliyet düşürme prosedürleri genelde teknoloji kullanımı ile düzenlendiği için teknoloji ve otomasyon firmaları da hızlı bir yükselme eğrisi yakalayarak gün geçtikçe iş hayatına daha çok dahil olmuşlardır.
Dijital altyapılar global rekabette büyük avantaj sunuyor
Günümüze gelindiğinde ise gerek B2B gerekse de B2C süreçleri, teknoloji ve ticaretin olmazsa olmaz en büyük kanalları haline geldi. Bu da işin tamamen dijitale taşındığı bir ortam ve tamamen rekabetçi bir sistem demek. Bu sistemler firmaların daha önce ulaşmadıkları coğrafyadaki hiç tanımadıkları müşterilere satış yapmalarını sağlıyorlar. Yapılan pek çok çalışmaya baktığımızda firmaların en önemli yatırım kanalı olarak B2B alt yapılarını görüyoruz. Bu alandaki yeni teknolojiler, firmaların e ticaret altyapılarını artık sadece ürün alım satımı yapan süreçlerden çok iç iletişim ve müşteri-firma arasındaki işleyişi otomatize eden ve bu süreçleri her iki tarafın da yönetebileceği akıllı altyapılar haline getirdi. Bu sayede firmalar daha az sayıda personel ile daha çok iş yapabildikleri ve daha çok müşteriye ulaşabildikleri için maliyetleri düştü. Bu da kârlılık ve büyümeyi getirdi.
Rakamların da açıkça ortaya koyduğu gibi dünya ekonomisi onlarca yıldır sürekli bir büyüme içinde. Yaşanan bu büyüme firmalara ciro ve satış olarak dönüyor ama en dikkat çekici durum ise daha önce lokalde kalan ticaretin artık tüm dünya üstünde ve kesintisiz olarak gelişmeye devam edecek olması. Bu kesintisiz ticaret içinde rekabet olduğu kadar yeni fırsatlar da mevcut. Bu fırsatları teknoloji ve B2B alt yapısı ile değerlendiren firmaların hızla büyümeye devam edeceklerini de rakamlar tüm gerçekliğiyle oraya koyuyor.