Yüklenici firmalarca kamu görevlilerine makam aracı tahsis edilmesi sadece etik meselesi mi?
Ahmet ARSLAN
CPA, MBA
Yapım işi ve hizmet alımı ihalelerinin yaygın olduğu kamu idarelerinde özellikle yatırımcı kuruluşlarca yapılan ihalelerle ilgili olarak yüklenici firmalar tarafından idareye makam aracı olarak kullanılmak üzere bedelsiz şekilde lüks taşıt araçları tahsis edilmektedir. Bu araçların akaryakıt, şoför, bakım-onarım vb. tüm giderleri yükleniciye firmaya ait olmakta ve kamu idaresinin kayıtlarında görünmemektedir.
Söz konusu tahsis ihaleye ilişkin sözleşmelerde yüklenici firmaya yüklenen bir yükümlülük gereği olabildiği gibi böyle bir yükümlülük olmadığı halde yüklenicinin kendi iradesiyle olabilmektedir.
Sözleşme hükümleri gereği tahsis; ihale konusu yapım ve hizmet işinin sözleşme ve şartname hükümlerine uygun olarak yerine getirilip getirilmediğinin idare görevlileri tarafından bizzat yerinde sahada incelenmesi, kontrol edilmesi ve muayenesinin yapılması gayesine dönük olarak yapılmaktadır. İnceleme ve kontrol işleri genellikle yol, köprü, baraj, tünel, bina vb. şehir merkezi dışındaki yerlerde gerçekleştirildiğinden idareye tahsis edilen taşıt aracının da arazi taşıtı vb. mahiyette olması gerekmektedir. Ne var ki, uygulamada Sayıştay tarafından yapılan tespitlerde de belirtildiği gibi, yüklenici firmalar tarafından idareye güncel değeri milyonlarca lirayı bulan lüks araçlar verildiği ve söz konusu araçların inceleme, kontrol veya muayene işlerinde görev alacak idare personeli yerine idarenin üst yöneticilerine ve bu işlerle ilgili olmayan diğer görevlilerin kullanımına verildiği ve hatta söz konusu araçların yüklenici firmanın rızasıyla bu görevlilerin şahsi işlerinde kullanıldığı görülmektedir.
Her ne kadar, yüklenici firmalarca idareye lüks taşıt aracı tahsis edilmesinin kamu kaynağında azalma veya artışa engel olmadığı için herhangi bir sakıncasının bulunmadığı düşünülürse de olayın etik, iç kontrol ve yasal boyutları böyle bir tahsise imkan vermemektedir.
İlk olarak, belirtmek gerekir ki yüklenici firmalarca kamu idarelerine makam aracı tahsis edilmesinin herhangi bir yasal dayanağı bulunmamaktadır. Kamu idarelerince yasal dayanağı bulunmayan bir mal veya hizmetin özellikle şahsi amaçlar için alınması en hafif tabiriyle hediyedir ki 657 sayılı Kanun’da kamu görevlilerinin hediye alması yasaklanmış olup yaptırıma da bağlanmıştır.
Her ne kadar ihale yüklenici firmalarca idareye taşıt aracı tahsis edilmesi bu araçların yüklenicilere yapılan yapım ve hizmet işlerinin yerinde incelenmesinin bir gereği olduğundan bahisle kamu ihale mevzuatına dayandırılabilirse de Kamu İhale Kanunu’na istinaden yayımlanan Yapım İşleri İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin “Makine, teçhizat ve diğer ekipmana ilişkin belgeler” başlıklı 41’inci maddesinde; “İşin yapılabilmesi için gerekli görülen tesis, makine, teçhizat ve diğer ekipmanın sayısına ve niteliğine (ihale) dokümanda yer verilir. …” hükümleri yer almaktadır. Dolayısıyla, söz konusu Yönetmeliğe göre idarelerin yüklenicilerden işin yapılmasıyla doğrudan ilgili olan araç ve gereçlerin ihale dokümanlarında yer vermek suretiyle istenilebileceği, işin yapılabilmesi veya kontrolüyle doğrudan ilgili olmayan binek araç, telefon, bilgisayar, yazıcı vb. araç gereçlerin istenilemeyeceği ve yüklenici tarafından idareye verilmeyeceği anlaşılmaktadır. Nitekim, işin yürütülmesiyle ilgisi bulunmayan araç ve gereçlerin uygulamada yüklenicilerden istenilmesi sonucunda, Kamu İhale Genel Tebliği’nin “Yapım işinin yürütülmesinde ihtiyaç duyulan araç, gereç ve malzemelerin yüklenicilere aldırılması” başlıklı 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında “İdareler tarafından, ihale dokümanında ihale konusu işin yürütülmesi sırasında kontrol aracı, bilgisayar, telefon, faks vb. araç, gereç ve malzemelerin yüklenici tarafından temin edileceği yönünde düzenlemeler yapıldığı görülmektedir. İhale konusu iş kapsamında yer almayan hususların yerine getirilmesi yükleniciden istenilemez. Ancak ihale konusu işin yürütülmesi ile doğrudan ilgili olması, kullanım süre ve şekillerinin ihale dokümanında belirtilmesi kaydıyla, ihale dokümanında araç, gereç ve malzemelerin yüklenici tarafından temin edileceğine ilişkin düzenleme yapılması mümkündür.” düzenlemesine yer verilmiştir.
İkinci olarak, yüklenici firmalarca kamu idarelerine makam aracı tahsis edilmesi iç kontrol yönünden sakıncalıdır. Çünkü, kendisine makam aracı tahsis edilen kişiler yüklenici firmanın hakedişlerini kontrol ve ödeme konusunda en üst yetkiye ve firmanın ihale konusu işin muayene ve kabul işlemlerini yapan idare görevlilerinin amiri durumunda bulunmaktadır. Yüklenici firmalarca idare görevlilerine lüks taşıt aracı tahsis edilmesi şeklinde ayni menfaat (benefit in kind) temin edilmesi kontrol ve ödeme işlemlerinin yeterli dikkat ve tarafsızlıkla yapılmasına da engel teşkil edebilmektedir. Nitekim, Kamu İç Kontrol Standartları Tebliği’nde “Etik Değerler ve Dürüstlük” başlıklı 1 Nolu Standart için gerekli genel şartlar şu şekilde sayılmıştır:
- “İdarenin yöneticileri iç kontrol sisteminin uygulanmasında personele örnek olmalıdırlar.”
- “Etik kurallar bilinmeli ve tüm faaliyetlerde bu kurallara uyulmalıdır.”
- “Faaliyetlerde dürüstlük, saydamlık ve hesap verebilirlik sağlanmalıdır.”
Uygulamada, ihale sözleşmelerinde idareye tahsis edilecek taşıt aracının marka ve modeline yer verilmemekte ve sadece bazı özelliklerine yer verilmekte birlikte yüklenici tarafından idareye tahsis edilen taşıt araçları (Audi, Mercedes, Passat vb.) üst segment lüks araçlar olup söz konusu araçlar ihale konusu işin kontrolü için arazide kullanılabilecek mahiyette de değildir. Söz konusu araçlar makam aracı olarak değil, muayene ve kontrol aracı olarak verilse dahi değil, işin şartname ve sözleşme hükümlerine tam olarak yapılmasını zedeleyici niteliği bulunmaktadır. Zira, “no free lunch” (bedava öğlen yemeği yoktur) prensibinde olduğu gibi milyonlarca liralık taşıt aracının bir nevi hibe eden yüklenici firmanın bu araçların maliyetini bir şekilde ya ihale fiyatına yansıtmış olduğu ya da malzeme ve işçilikten taviz vererek bu maliyeti idareye yansıtacağı aşikardır.
Üçüncü olarak, üst yönetimin iş sahiplerinden bu tür menfaatler temin etmesi etik yönden kötü bir davranış örneğidir. Nitekim, Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri İle Başvuru Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmelik’in;
- “Çıkar çatışmasından kaçınma” başlıklı 13’üncü maddesinde;
- “Çıkar çatışması; kamu görevlilerinin görevlerini tarafsız ve objektif şekilde icra etmelerini etkileyen ya da etkiliyormuş gibi gözüken ve kendilerine, yakınlarına, arkadaşlarına ya da ilişkide bulunduğu kişi ya da kuruluşlara sağlanan her türlü menfaati ve onlarla ilgili mali ya da diğer yükümlülükleri ve benzeri şahsi çıkarlara sahip olmaları halini ifade eder.
Kamu görevlileri, çıkar çatışmasında şahsi sorumluluğa sahiptir ve çıkar çatışmasının doğabileceği durumu genellikle şahsen bilen kişiler oldukları için, herhangi bir potansiyel ya da gerçek çıkar çatışması konusunda dikkatli davranır, çıkar çatışmasından kaçınmak için gerekli adımları atar, çıkar çatışmasının farkına varır varmaz durumu üstlerine bildirir ve çıkar çatışması kapsamına giren menfaatlerden kendilerini uzak tutarlar.”
“Görev ve yetkilerin menfaat sağlamak amacıyla kullanılmaması” başlıklı 14’üncü maddesinde;
- “Kamu görevlileri; görev, unvan ve yetkilerini kullanarak kendileri, yakınları veya üçüncü kişiler lehine menfaat sağlayamaz ve aracılıkta bulunamazlar, akraba, eş, dost ve hemşehri kayırmacılığı, siyasal kayırmacılık veya herhangi bir nedenle ayrımcılık veya kayırmacılık yapamazlar.”
- “Hediye alma ve menfaat sağlama yasağı” başlıklı 15’inci maddesinde;
- “Kamu görevlisinin tarafsızlığını, performansını, kararını veya görevini yapmasını etkileyen veya etkileme ihtimali bulunan, ekonomik değeri olan ya da olmayan, doğrudan ya da dolaylı olarak kabul edilen her türlü eşya ve menfaat hediye kapsamındadır.
- Kamu görevlilerinin hediye almaması, kamu görevlisine hediye verilmemesi ve görev sebebiyle çıkar sağlanmaması temel ilkedir.
- Kamu görevlileri, yürüttükleri görevle ilgili bir iş, hizmet veya menfaat ilişkisi olan gerçek veya tüzel kişilerden kendileri, yakınları veya üçüncü kişi veya kuruluşlar için doğrudan doğruya veya aracı eliyle herhangi bir hediye alamazlar ve menfaat sağlayamazlar.”
hükmü bulunmaktadır.
Etik kuralların ihlali bulaşıcı bir hastalık gibi zamanla idare görevlilerinin kurallara ve yasal düzenlemelere de uymamama eğiliminin yaygınlaşmasına da sebebiyet verir. Yukarıda da belirtildiği gibi iç kontrolün prensiplerinden biri idarecilerin davranışlarıyla personele örnek olması olup, şeffaf veya yasal olmayan yollardan lüks makam aracı kullanımı idarenin diğer görevlilerinin de kendi imkanları ölçüsünde benzer davranışlarda bulunmasına yol açar ve görevlerini yeterli sorumluluk bilinciyle yerine getirmesine engel teşkil eder.
Sonuç
Yapılan ihalelerle ilgili olarak yüklenici firmalarca kamu idarelerine makam aracı olarak taşıt aracı tahsis edilmesi sadece etik meselesi olmayıp, iç kontrol kuralları yönünden sakıncalı olduğu gibi yasal olarak mümkün değildir.