Yol bizim yük bizim, yabancıya taşıtıyoruz
İbni Haldun; “coğrafya kaderdir” der. Ancak nice talihli coğrafyaların berbat, çetin coğrafyaların abat olduğu da bilinir. Coğrafya kader olsa da bahtını dönüştüren; akıllı olmaktır.
Dünyada 1 milyon yerleşke, 19 bin turizm destinasyonu var. 100 yıldan yaşlı 1000 kent ve 1000 yıldan yaşlı 100 kent var... Ancak kentleri kadim kılan 3 özellik söz konusudur. 1-Tarihi kültürel miras, 2-Doğal kaynaklar ve 3-Yerel kabiliyetler…
Türkiye’ye yerel kabiliyetler noktasında (bizden söz ediyorum) bakınca, bizi abat etmesi gereken coğrafyanın nimetlerinden yeterince yararlanıyor muyuz diye sormak gerekiyor. Misal tarihin ve coğrafyanın merkezindeyiz de lojistikteki bu gaflet niye?
Ne varmış lojistiğimizde? Arkadaşımız Aysel Yücel’in Dünya’nın manşetine bakıyoruz; Demiryolu taşımacılığında VIP listesi oluştu, yağlı müşteriler taşınıyor. Peki, kim bunlar? Yabancı armatörler.
Bizim elimiz armut mu topluyor? Evet… Kendi ihracatımızın ancak %10’una gücümüz yetiyor. Yol bizim, yük bizim yabancıya taşıtıyoruz, yabancı kazanıyor.
Gerisini; elin insanı, pahalı navlunla, seçmece VIP listesinden taşıyor. Denizde durum bu da karada? 96 saatte ancak Kapıkule Sinir kapısından geçebiliyor, demiryolumuzun raylarında yolcuları hızlandırırken yüklerimizi ulaştıramıyor, kıtalar kavşağında talihli coğrafyamızın bahtını bedbaht ediyoruz.
Soru şudur; elden gelen öğün olur mu o da vaktinde bulunur mu? Kendi göbeğimizi kesmeyi beceremezsek el bizim soluğumuzu kesebilir.
TUT ŞUNUN UCUNU TAŞIYALIM ABİ
Fındığın var, sen marabası olursun, parayı İtalyan kazanır. 3 tarafın denizdir balığı ucuza yemeyi akıl edemezsin. Sebze & meyvede cennet vatan sendedir, akılsızlık onu cinnet vatana çevirir.
Tarih seni coğrafyanın merkezine getirmiş ama aklın seni ufukların efendisi yapamıyor, ihracatını kendin taşıyamıyorsun. Tut şunun ucunu taşıyalım yabancı abi. Sen de olmasan kendi ihracatımızı becerip ulaştıramayacağız.