YÖK aslında birbirimizden farkımız ama biz filanca üniversiteyiz
Yüksek Öğrenim Kurumu; 80 darbesi sonrasında kurulmuş “yüksek” ve de “öğrenim” ile ilgi kurmakta zorlandığımız bir kurumumuz… Kendisine emanet edilen gençlerin “teröre bulaşmasın yeter” ama bilime bulaşmasa da olur kabilinden en geç 6 yılda eline diploma tutuşturup işsizler ordusuna postalayan bir kurum…
Oysa yükseköğrenimde bilim üreten yapılara öylesine ihtiyaç var ki… Matematikçi, fizikçi, evrensel düşünceye katkı sunan sosyal bilimci ve diğerleri… Sahi, neden üniversitelerimiz diploma üretir de nitelik üretemez? Bunu düşünmenin, YÖK’ü sorgulamanın vakti gelmedi mi dersiniz?
Farklı düşünene yer vermek
Abartıyor muyum? YÖK’ü bilimde “YOK” mertebesine getiren tutumunu hatırlayalım. A8 standardında (makam arabaları olan Audi 8’den söz ediyorum) donanımlarıyla padişah gibi yetkili rektörlerinin mini iktidar alanı olmanın ötesinde değer üretemeyen YÖK…
Sayısı 210’u aşan üniversitelerimiz içinde az sayıda iyileri, özenle bir tarafa ayırarak söyleyebiliriz ki YÖK ile varılacak bir yarın yoktur. Farklı düşünceye yer vermeyen, liyakatin dışlandığı yönetimiyle YÖK, Türkiye’nin önündeki en büyük takozlardan biri haline gelmiştir.
İKİ SORU İKİ CEVAP
Endüstri noktasında neler söyleyebiliriz üniversiteler için?
Endüstri noktasında bakarsak… Türkiye’de sanayinin dijital olgunluk düzeyinin Endüstri 2.0 ile Endüstri 3.0 arasında yer aldığını ölçmüşler anketlerinde… Endüstri 2.0; kaba tabirle tarımdan sanayie geçme sürecini, Endüstri 3.0 ise sanayileşmeyi ifade ediyor.
Eğitimde nicelik ve nitelik farkı nedir?
Oysa bizim gözümüzü diktiğimiz yüksek gelir grubu ülkeleri, bilgi ile üretimi birleştiren, her sürecin akıllı hale geldiği Endüstri 4.0’ı tasarlamakla kalmadı, buna geçiyor bile… Üniversitelerin nicelik sorununu çözdük, her vilayete en az bir tane kurduk, peki ya nitelik? Nicelik, üniversite sayısı ve yıllar… Nitelik ise kazandırılan evrensel bakış, beceri, yetkinlik, kabiliyet…
BU KADAR CEHALET ANCAK TAHSİLLE OLUR
İyi ve farklı olan hocayı dışlayan, yaratıcı düşünceye mobbing uygulayan yönetim anlayışıyla, sadece “bu kadar cehalet ancak tahsille olur” kabilinden işe yaramaz kadrolar ihdas eder tutumuyla nereye varabiliriz ki…
Yıllarca YÖK’ü türban ve sakal ile oyalayan zihin yapımıza rağmen bilim üretenlerimiz şükür ki hala var. Fakat onların ürettikleriyle sanayicinin ihtiyaç duyduğu bilgiyi buluşturamazsanız ne olur? YÖK’ü yok etmeden ülkede bilimi yeşertmenin bir yolu yok ne yazık ki… Olsaydı, 40 yılda bulmuş olurduk.