Yılın son TÜFE oranları

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

ZAFER ÖZCİVAN

Serbest Kürsü

 Yıl içinde enflasyon oranını dört kez revize ettikten sonra nihayet TÜFE oranı %44,38 olarak TÜİK tarafından açıklandı ve yıl sonu hedefi tutturulmuş oldu. Ancak son üç yıldan bu yana olduğu gibi açıklanan TÜFE oranı gene tartışma konusu olmaya devam etti. Çünkü geçtiğimiz aylarda ortaya çıktığı gibi enflasyon hesaplamalarında baz alınan fiyatlar, gerçek hayatta yaşamımızı etkileyen değerlerden çok farklı olduğu gibi baz etkisinin de enflasyon oranının düşük çıkmasında büyük etkendir. Açıklanan verilerin detayına bakacak olursak;

- Aylık değişim oranı=%1,03

- Yıllık değişim = %44,38

- 12 aylık ortalamalara göre değişim ise %58,51 dir

- Kamuoyunu en çok ilgilendiren ve memur, memur emeklisi ve işçi emeklisi kesiminin beklediği son altı aylık (Temmuz-aralık) enflasyonu ise %15,75 oldu.

Ülkemizde bilindiği üzere 16 milyon civarında emekli nüfusumuz var ve bunlara yoksulluk yardımı, engelli yardımı alanlar dahildir. Dolayısıyla toplumun büyük bir kesimi, açıklanan enflasyon oranına göre yaşam koşullarını belirleyecek anlamına gelmektedir.

Bundan bir süre önce TÜİK için yapılan hesaplama yöntemleri ve hesaplamalara konu alınan ürünler vd. gibi konuların açıklanması hukuki yönden söz konusu olmasına rağmen sonuç alınamamıştır ve dolayısıyla yapılan hesaplamaların milyonlarca vatandaşımızın hakkının yendiği ortadadır. Ve hemen hemen her yıl aynı tablo ile karşı karşıya kalıyoruz.

TÜİK bir devlet kurumu olduğu için hesaplamalarımızda bu kurumun verilerini baz almak zorundayız. Diğer taraftan yıl sonu TÜFE oranı ENAG tarafından %83, İTO tarafından hesaplanan İstanbul enflasyonu ise %55 olarak kamuoyu ile paylaşılmıştır. Biz, her zaman olduğu gibi ENAG oranları ile yaşamaya, TÜİK verilerine göre hesap yapmaya devam edeceğiz. Basit bir hesap yapacak olursak;

Ana harcama gruplarının artış oranları, halkı en çok ilgilendirenleri baz aldığımızda eğitim=%91,64, konut=%69,03, sağlık=%47,63, gıda ve alkolsüz içecekler=%43,58 verilerini toplarsak=%251,88 rakamını buluruz ve bunu dörde böldüğümüzde ise %62,97 olan toplumun en büyük kesiminin yaşadığı gerçek enflasyonu bulmuş oluruz. “Gerçek enflasyon” dedim ama TÜİK’e göre gerçek enflasyon rakamıdır ama halkın çarşıda, pazarda, markette yaşadığı fiyat artışları neredeyse TÜİK rakamlarının iki katıdır.

Yukarıda da bahsetmeye çalıştığım gibi yıllık enflasyon asgari ücretin belirlenmesinde, altı aylık enflasyon ise; memur, memur emeklisi ve işçi emeklilerinin maaşlarının belirlenmesinde baz alınmaktadır. Bu bağlamda bakıldığında yıllık enflasyon %44,38 olmasına rağmen asgari ücrete %30 artış yapıldı. Diğer ücretler ise son altı ayın enflasyon oranı olan %15,75 oranında maaş artışı verildi. Refah payı katkı gibi beklenen artışlar maalesef olmadı. Emekli maaşları asgari ücretten sürekli düşük olduğu için son altı ayın enflasyon farkı verilse de yeterli olmadığı kesindir. Asgari ücretliler ise bu yıl ortasında ek zam alamamış ve yıl boyunca yaşanan enflasyon oranını maaştan düştüğümüz zaman 10000 TL ye kadar gerileyen maaşlarının kaybolan alım gücünü bile alamamışlardır. Daha açık ifade etmek gerekirse alım gücü yaklaşık yedi bin TL düştüğü halde 5000 TL maaş artışı verilmiştir.

Tüm memur, memur emeklisi, işçi emeklisine yapılan artışlar zam değil, enflasyon farkıdır. Enflasyon oranlarının üzerinde bir artış yapılsaydı veya refah payı verilseydi işte o zaman zam yapılmış olurdu.

Bir diğer konu ise verilen artışın çok kısa bir sürede yaşanan yüksek enflasyon karşısında eriyip gitmesi gerçeğidir. Örnek olarak yeniden değerleme katsayısı %43,93 olarak belirlendi ve tüm resmi giderler bu oranda arttırıldı. Buna ek olarak yukarıda verilen 12 aylık ortalama enflasyon oranı olan %58,5 kira artış oranı yanında elektrik ve doğalgaz tüketimine bağlı olarak devlet tarafından verilen desteğin kaldırılması, akaryakıt, sigara, alkol, tüpgaz, hastane muayene ve ilaç kesintileri gibi şimdilik aklıma gelen fiyat artışları en çok dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızı etkilemektedir ve dediğim gibi maaş artışları daha alınmadan erimeye başlamıştır.

Önümüzdeki süreçte dezenflasyon dönemine girdiğimiz gerçeği ile öngörüde bulunmak gerekirse ocak ve şubat aylarında aylık enflasyonun yüksek çıkması ihtimal dahilindedir ve dolayısıyla maaşlardaki erimenin devam etmesi kaçınılmazdır.2025 yılı için öngörülen enflasyon hedefi %12 den %21 e çıkarıldığını biliyoruz. Ancak 2025 yılında ödememiz gereken faiz miktarı bir trilyon dokuz yüz elli milyar TL olduğu ve bütçe açığımız dikkate alındığında birkaç yıl daha yüksek enflasyonla yaşamak durumunda olduğumuz gözüküyor. Tabii ki her şey normal seyrettiği sürece bu tahminleri yapıyoruz.

Bilindiği üzere 20 Ocak’ta ABD başkanlığına seçilen TRUMP resmi olarak göreve başlayacak.Sn. Cumhurbaşkanımızdan övgü ile bahsetmesine rağmen bana güven vermemekle birlikte daha önceki başkanlık döneminde ülkemize yaşattığı ekonomik olumsuzluklar ve gene Sn. Cumhurbaşkanımıza yazdığı mektup hala unutmadık ve unutmayacağız. Ayrıca yıllardır mücadele ettiğimiz PKK terörüne yaptığı yardımlar da ortada olduğu için birtakım yaptırımlar uygulayabilir ve bizi de ekonomik olarak etkileyebilir. Dolayısıyla ekonomik dengelerimizde inşallah bozulma yaşamayız.

Sonuç olarak baz etkisiyle de olsa, kâğıt üzerinde de olsa enflasyonda yıl sonu hedefi tutturulmuştur ve dezenflasyon sürecinin gerçek anlamda devam etmesi millet olarak hepimizin ortak dileğidir.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Enerji depolama 18 Şubat 2025