Yıl kapanışına hazırlık
Son yılların en sıkıntılı fiyatlamalarından birisi daha 2024’te yerel varlıkları zorlayan tarafta yer aldı. Bir önceki yıldan devralınan temel makro dinamiklerdeki iyileşmenin aksine, Türk hisse senetlerinde, diğer finansal varlıklarımızda olduğu üzere, belirli dönemler nezdinde, ciddi anlamda likidite problemi yaşar pozisyonda kendimizi birçok kez bulduk. Kuşkusuz burada yabancı yatırımcı eksikliğinin yarattığı tek taraflı talep kanalı işlemesinin yanında, alternatif getirilerdeki yüksek seviyelerin akılları çelmesi de etkili oldu. Son 1 ay içerisinde ağırlıklı TCMB kaynaklı likidite kanalında düzelme görüyoruz. Buradaki hikaye çok uzun sürmeyecek bir zaman dilimi içerisinde -Aralık toplantısına çok az kaldı- rengini belli edecek. Unutmadan, şunu da eklemekte fayda var: yılın son toplantısının Avrupa ve diğer kıtalardaki işlem hacimlerinin azalışına takvim olarak denk getirmek muhtemelen hesap kitap dahilinde olmayan bir durum. Ancak, olmaması, çok daha faydalı olabilirdi. En azından bazı dinamiklerin çok daha sağlıklı bir şekilde işlemesi ve yönetilmesi açısından.
Yılı tamamlamaya hazırlanıyoruz ve hatta tamamladık bile demek mümkün. Yeni haftadaki FOMC toplantısı ile birlikte global cephedeki takvim artık sonlanmış olacak. ECB’den sürpriz çıkmadı. Politika faizi indirildi. Zayıf Avrupa vurgusunda değişiklik yok. Faiz farkı ve Trump politikaları, ortak para biriminin Amerikan doları karşısındaki zayıf seyrini devam ettirecek. Burada da sıkıntı yok. Muhtemelen en problemli kısım, zayıf USD temasına yönelik beklentilerin aksaması kaynaklı olacak. İşte burayı kestirmek kolay değil. Zira bir kez daha hatırlatmaktan zarar gelmeyeceği üzere, 20 Ocak sonrasındaki yeni dönemi öngörülebilir bulmadığımızı eklemekte fayda var. Tahmin edebildiğimizi zannettiğimiz, ancak, yanlış tahmin kanalının da son derece işler şekilde masada kaldığı ortamlar bizi rahatsız ediyor. Dün de etmişti, bugün de ediyor, yarın da edecek. Tıpkı yılın ilk diliminde enflasyon muhasebesi uygulamasının yarattığı bilgi kirliliği ve tahmin kanallarını tıkamasında olduğu gibi.
Güçlü Amerikan doları teması dikkat çekiyor. Geride kalan haftada DXY, 3 hafta sonra ilk kez 107 bölgesinde kapanış gerçekleştirdi. Değişim, yüzde 1’e yakın. Böylece son çeyrek performansında JPY yüzde 7’ye yakın, GBP ve EUR ise yüzde 6’ya yakın değer kaybına gelmiş oldu. G10 grubunun tamamı USD karşısında zayıflıyor. Burada faiz makasının yarattığı baskı da etkili, güvenli liman isteği ile USD’ye sarılma da, yıl sonu işlemlerinin karşımıza çıkardığı tablo da. Çoklu bir değişkenden söz ediyoruz yani. Bu ortam, lira açısından da koşulları hem zorluyor hem de TCMB’ye yıl sonu kapanışı öncesinde, zaten resmi tahminden uzakta kapanış yapacak olan enflasyon ile birlikte rekabetçilik üzerine tartışmaların yaşandığı liraya da değer kaybı izni verilmesine koşulları uygun hale getiriyor. Geçtiğimiz hafta USD karşısında yüzde – 0,56’lık performansla 20 Eylül’den bu yana en yüksek haftalık zayıflık gerçekleşti. Diğer yandan sepetteki değişim ise yüzde 0,29 yükselişte gerçekleşti ki Euro’daki zayıflığın aksine bunun gerçekleşmesini anlamak güç.
Yerel varlıklarda yılı daha iyi bir tablo ile kapatma isteğini, özellikle hisse senetlerinde, anlayışla karşılıyoruz. Lokallerin, bilhassa fon yöneticilerinin domine ettiği piyasada, temel-teknik dinamiklerin ne ölçekte hak ettiği kadar çalıştığı kısmı sorgulamaya açık. Bunu, sektörel bazda ayrışmaların çok sert şekilde yaşandığı dönemlerde ve hisse senedi özelinde kısa süredeki çıkışların birkaç hafta içerisinde daha farklı ve dengeli seyretmelerinde çok daha iyi kavramak mümkün oluyor. Suriye’deki gelişmelerin kısa vadede kimi sektör ve endeksleri yukarı yönde baskılaması bizim için volatilite dışında temel açıdan bir şey maalesef ifade etmiyor. Odak noktamız, yapısal anlamda, orta-uzun vadeli gelişmeler olmaya devam ediyor. Son olarak, psikolojik fiyatlama davranışlarını ayrıştırdığımızda, alternatif getirilerin hala daha önemli bir rakip olarak kenarda durmaya devam ettiğini de eklemek isteriz.