Yetenek cezbetme yarışı
Biraz etimolojiye girelim: Yetenek kelimesinin İngilizce karşılığı “talent” Yunanca “talanton” sözcüğünden türemiş. Anlamı “denge, ağırlık, paranın toplamı”. Ağırlık ölçüsü olarak Babilliler, Asurlular, Yunanlılar ve Romalılar tarafından kullanılmış; bir “talent” 25,86 kilogram. Özetle, yetenek ağır çekiyor! 13. yüzyılda kişiye özgü doğal nitelikler olarak kullanılmaya başlanmış. İleri dönemlerde de kişiye bağışlanmış bir ödül olarak kabul edilmiş. Günümüzde kimi yaklaşımlar halâ doğuştan gelen bir üstünlük olarak kabul ederken kimisi de bilgi ve becerinin zamanla kazanılabileceğini, kişinin yetenek sahibi olabileceğini ileri sürüyor. Şöyle ya da böyle; şehirler de dahil yetenekli insana ihtiyaç çok.
90’lı yılların sonunda iş alemi “yetenekli insan” kavramı ile tanışır ve şirketlerin başarısı için önemi tartışılmaya başlanır. Sonraları, yetenekli insanın sadece şirketler için değil gelişmek, ilerlemek isteyen şehirler için, hatta ülkeler için, önemi gündeme gelir. Yetenekli insanın yaratıcı bilgiye ve inovasyona katkısı ile şehirlerin ekonomik gelişmelerini hızlandırdığı bir gerçek. Kopenhag İş Okulu araştırmasına göre tek bir yetenekli insanın ekonomiye katkısı 120 bin Euro’dan fazla. Yetenekli insan istihdam eden kuruluşlarda verimlilik yüzde 15 – yüzde 40 artıyor. Yetenekli insan şehrin sosyo – ekonomik hayatında çarpan etkisi yaratıyor. Şehirlerin önemli birer ekonomik güç haline gelmeye başlaması ile birlikte yetenekli insana olan ihtiyaç artıyor ve şehirler arası bir rekabet başlıyor; yetenek avcılığı. Sonucunda şehirlerin bu alanda gösterdiği çaba ve yarış bir rekabetçilik endeksine yansıyor; “Cities’ Talent Competitiveness”. Hangi şehir yetenek avında daha rekabetçi bir üstünlüğe sahip? 155 şehir aşağıda belirtilen 5 ana başlık altında incelenmiş:
- Olanak: kişi başına gelir, internet hızı, iş yapış kolaylığı
- Cazibe: küresel şirket merkezlerinin varlığı, yabancı uyruklu insan sayısı, dışarıdan doğrudan yatırım projeleri
- Büyüme: belli başlı üniversiteler, yüksek öğretim kayıt oranı, dışarıdan doğrudan yatırım tarafından yaratılan istihdam
- Elde Tutma: güvenlik, çevre kalitesi, trafikte geçen zaman, mutluluk
- Küresel Bilgi Düzeyi: yüksek öğrenim görmüş nüfus, patent başvuruları, havayolu bağlantıları
100 üzerinden derecelendiren şehirler arasında birinci sırada 76.3 puan ile San Francisco yer alıyor. İstanbul 35,4 puan ile 105., Ankara ise 31.8 puan ile 114. sırada. İzmir tabloda yer almıyor. Atina 36 puanla 102. sırada.
Şehirlerimizin fikir ve kabiliyet sahibi insanları cezbetmek için özel çaba göstermesi gerekecektir. Hele beyin göçünün gündemde olduğu bugünlerde hiç değilse elde tutabilmeyi becerebilmesi bile önemli olacaktır. Şehirlerimizde böyle bir stratejinin var olmaması, şehirlerimizin böyle bir gayret içerisinde olmaması üzücü. Dünya şehirleri yarışıyor ve belli kümeler oluşuyor; birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü gibi. İstanbul ve Ankara üçüncü kümede yer alıyor. Hem listeye dahil olabilmek hem de üst kümelere geçebilmek için yukarıda belirtilen 5 başlık altında belirtilen niteliklere vakit yitirmeden ve layıkıyla sahip olmak gerekiyor. Dünyayı saran salgın şehirlerin merkezi yönetimlerden daha hızlı ve esnek davranarak birçok soruna çözüm geliştirdiğini gösterdi. Neden bu alanda da olmasın?
Haftanın Şehri: BENGALURU, HİNDİSTAN
12,7 milyon nüfusu ile Hindistan’ın en kalabalık üçüncü şehri olan BENGALURU (eski adıyla Bengalore) Asya’nın “Silikon Vadisi”, dünyanın en hızlı gelişen teknoloji şehri olarak nam yapmıştır.
Şehirde 16 teknoloji bölgesinde 2,000 şirket yer almakta ve bu şirketlerde 1,5 milyon kişi çalışmaktadır. Hindistan’ın teknoloji ihracatının yaklaşık yüzde 40’nı sağlayan şehir bu anlamda 50 milyar dolar gelir elde etmekte, şehrin toplam gayri safi hasılasının yarısı bu işkolundan sağlanmaktadır. Teknoloji tutkunlarının gözdesi şehir yetenek cazibe merkezi olarak da ilk sıralarda yer almaktadır.