Yeşil hidrojende yol haritasına ihtiyaç var
Dünya genelinde 50 ülkede faaliyet gösteren Rödl&Partner, Nürnberg merkezli bir denetim, mali müşavirlik, vergi, muhasebe ve danışmanlık şirketi. Türkiye’de 20 yılı aşkın süredir İstanbul ve İzmir ofisleri ile faaliyet gösteren Rödl&Partner, Türkiye’nin potansiyelini nitelikli yabancı yatırımcılara aktarmayı hedefliyor. Rödl & Partner Türkiye Yönetici Ortağı Korhan Dengiz, “Türkiye enerji dönüşümünde stratejik bir öneme ve elverişli yatırım koşullarına sahip bir ülke. Türkiye’nin potansiyelini yabancı yatırımcılara anlatarak, ülkenin ihtiyacı olan enerji dönüşümüne ve teknoloji transferine de katkı sağlamak istiyoruz” diyor. Dengiz’in yorumları şöyle:
Yenilenebilir enerji sektörü gelişime çok açık
“Almanya yenilenebilir enerji alanında çok fazla yatırımı olan ve konuya en fazla önem veren ülkelerin başında geliyor. Dinamik bir pazara ve diğer ülkelerdeki yatırım fırsatlarını değerlendiren büyük oyunculara sahip. Rödl&Partner olarak bu alanda güçlü bir global ağa sahibiz. Her yıl merkezimiz Nürnberg’de global ofislerimizden gelen, yenilenebilir enerji alanında uzman arkadaşlarımızın katılımı ile ülkelerin piyasa durumu, devam eden projeler, planlanan projeler ve gelecek trendler hakkında görüşmelerde bulunuyor ve sektörün temsilcilerine ülkelerimizdeki güncel durumu anlatıyoruz. Yenilenebilir enerji alanına özel bir M&A elektronik el kitabımız var. Bu el kitabımızla sürekli olarak ülke ve global bazda yaşanan gelişmeleri aktarıyoruz. 2021 yılında globalde 320 birleşme ve devralma (M&A) işleminde danışmanlık yaptık ve bunlardan yüzde 13’ü doğrudan yenilenebilir enerji yatırımları ile ilgiliydi. Bu sayı sektörün çok dinamik ve gelişime açık olduğunun bir göstergesi.”
Offshore, henüz kullanılmayan muazzam bir potansiyel
“Türkiye’nin yüksek bir yenilenebilir enerji potansiyeli olduğu herkesin malumu. Özellikle güneş ve rüzgâr enerjisi alanlarında rekabet gücümüz yüksek. Depolama faaliyetleri ile ilgili yönetmelik değişikliklerinin elektrik depolama yatırımlarının önünü açtığını düşünüyoruz. Jeotermal enerji alanında gelişime açığız. Geleceğin enerji kaynağı olarak görülen yeşil hidrojende bir yol haritası çizmemiz gerekiyor, Bakanlığımızın bu doğrultuda çalışmaları olduğunu biliyoruz. Firmalara Avrupa Birliği’nde ve özellikle Almanya’da yaşanan gelişmeleri yakından takip etmelerini tavsiye ederiz. Bir hidrojen politikası oluşturuluyor, hidrojenin nasıl ithal edileceği, boru hatlarının nereden geçeceği bugün tartışılıyor. Bugün bu gelişmelere vakıf olmazsak değişimi yakalayamayız. Yeşil hidrojene bağlı olarak deniz üstü (offshore) rüzgâr enerjisi santralleri de kurulacaktır. Burada da henüz kullanılmayan muazzam bir potansiyel ve henüz gelişmemiş bir iş alanı var.”
Öncelik yeşil teknolojiler olmalı
“Tek bir yenilenebilir enerji kaynağını ön plana çıkarmak yerine, yenilenebilir kaynaklardan daha fazla verim elde etmemizi sağlayacak teknolojilerin geliştirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Böylece yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji üretimindeki payı artabilir. Avrupa Birliği ülkeleri Paris İklim Anlaşması’nda yer alan 1,5 santigrat derece hedefine ulaşmak için enerji dönüşümünün daha hızlı gerçekleşmesi gerektiği hususunda mutabık. Yine dünyada yaşanan siyasi krizler ve savaş ortamı Avrupa ülkelerinin enerjide dışa bağımlılığını gözler önüne serdi ve birçok ülkenin bir numaralı tartışma konusu oldu. Bu açıdan da enerji dönüşümünün hızlandırılmış bir biçimde gerçekleşmesi şart. Almanya hidrojen enerjisini de ithal edecek, belki Afrika, belki Türkiye’den. Bu gelişmeleri yakından takip etmek şart. Rödl & Partner olarak bizler hem Türkiye’de hem globalde olan gelişmeleri sürekli takip ediyoruz.
Yerli üretim prensibi, teknoloji ve nitelikli işgücünü çekmek için gerekli
“Türkiye her alanda yatırımcılara büyük fırsatlar sunan bir ülke, yabancı yatırımcılar için her açıdan daha öngörülebilir bir ortam yaratmamız durumunda müthiş bir potansiyelimiz var, bunu ortak çabamız ile çok ileri seviyelere taşıyabiliriz. Ülkemizin dinamik yapısına uyum sağlayan her yatırımcı burada bir başarı hikayesi yazabilir, bunu açık bir şekilde anlatmaya çalışıyoruz. Yenilenebilir enerji alanında da bu yatırım fırsatları fazlası ile mevcut. Yerli üretim prensibini mantıklı buluyoruz, ancak bu şekilde teknolojinin ve nitelikli iş gücünün Türkiye’ye transfer edilebileceğini düşünüyoruz. Fakat bunun için muhtelif kanunların birbiriyle uyumlu olması ve bütünlük arz etmesi şart. Örneğin yenilenebilir enerji alanında çalışacak yabancılara kolaylaştırılmış bir başvuru usulü öngörülebilir.”