Yeşil ekonomi, yeşil istihdam
Davos’a gitmedim ama gördüğüm kadarıyla bu yıl Forum’a Greta ve Trump damgasını vurmuş. Greta Thunberg daha önce de yaptığı gibi iş dünyası ve hükümetlere sera gazı emisyonuna karşı acil aksiyon çağrısında bulunmuş; Trump ise Greta’yı felaket tellallığıyla suçlamış. İklim değişikliği geçen hafta Davos’ta ana konuydu. İyi ki de öyle oldu, çünkü hak ettiği ilgiyi bulamayan konu Davos sayesinde konuşuldu.
İklim değişikliği dünya için en büyük tehdit. Küresel ısınma adı üzerinde küresel bir sorun ve küresel önlem gerektiriyor. ABD’nin kayıtsız kalması büyük haksızlık. Oysa sorunu batı yarattı. Bugün en fazla kömür tüketen Çin eleştirilerin odağında ama Çin’in yaptığı batının son 250 yılda gittiği yolu izlemekten başka bir şey değil. İnsan kaynaklı sera gazı salımında patlama sanayi devrimi ile başladı. Bugün 18’inci yüzyıldan bu yana sanayileşmesini gerçekleştiren batının yarattığı kirliliğin bedelini ödüyoruz.
Yeşil ekonomi ciddi fırsatlar sunuyor. Sadece emisyon oranlarının aşağı çekilmesi ve kaynakların çevre dostu kullanımı değil aynı zamanda istihdam artışı da getiriyor. Geçenlerde Özgür Gürbüz, Birgün’deki kapsamlı bir makalesinde ILO verilerine yer vermiş. Yeşil ve düşük karbonlu işler 60 milyon ek iş yaratacakmış. Gürbüz, Berkeley’de yapılan bir çalışmadaki veriyi de aktarıyor. Buna göre 1 MW güneş enerjisi kurulduğunda 10’dan fazla kişiye istihdam sağlanabiliyor. Elektrik üretiminin yüzde 40’ını sağlayan kömürde ise sadece bir kişi. Üstelik yeşil işler kadın istihdamını da artırıyor. Kömür madeninde kadın işçi çalıştırılmıyor ama güneş santralinde kadınlar görev yapıyor.
Mevcut ekonomik modelden gezegen dostu yeni modele yönelmek şart. Yoksa BM Genel Sekreterinin dediği gibi “İklim değişikliği gezegeni değil, bizi yok edecek.” İyi haber: İş dünyası artık riskin farkında. “Fosil yakıtlar geçen yüzyılın yakıtıydı. Ömrü sınırlı” demiş Andrew Liveris. Baktım kimdir diye, Saudi Aramco’nun yönetim kurulu üyesiymiş. Varlık yöneticileri fosil yakıtları günah listesine almaya başladılar. Yeşil finansman diye bir kavram çıktı, çevreye zararlı yatırıma fon sağlayanlar ayıplanmaya başlandı. Yatırımcıların fosil yakıta mesafeli durdukları bir dönem başlıyor. Bu eğilimi güçlendirmek için hükümetler somut planları, mali teşvikleri, yeşil stratejileri uygulamaya koymalılar; uluslararası kuruluşlar bunlara somut destekler sağlamalı.