Yeşil ekonomi, yeşil işler…

Hilmi DEVELİ
Hilmi DEVELİ EKONOMİDE SATIR ARASI

Yeşil ekonomi kavramı, bir grup çevre ekonomisti tarafından ilk kez, İngiltere hükümeti için 1989 yılında hazırlanan Yeşil Ekonomi İçin Plan (Blueprint) başlıklı raporda kullanılmıştır.

Birleşmiş Milletler’in (BM) Brundtland Raporu’nda sürdürülebilir kalkınma kavramı ilk kez kullanılmasıyla, yeşil ekonomi anlayışı daha fazla ön plana çıkmaya başlamıştır.

BM’ye göre Yeşil ekonomi: Düşük karbon salımı ile kalkınmayı hedefleyen, kaynak verimliliği sağlarken çevresel sistemi koruyan ve herkes için refah yaratmayı amaçlayan bir ekonomik modeldir.

AB’nin yeşil ekonomi tanımı

AB, 2019 yılında Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı duyurarak iklim krizi ile mücadelede yeşil ekonomiye geçiş için kapsamlı bir dönüşüm başlatmıştır.

Avrupa Yeşil Mutabakatı, bir yandan emisyonları azaltmak, diğer yandan ise istihdam ve

inovasyonu artırmakla ilgilidir.

AB’nin iklim krizi ile mücadelesinde yeni bir ekonomik anlayışı benimsediğinin göstergesidir.

Bu yeni ekonomik anlayış, çevrenin doğal dengesini bozmadan sürdürülebilir ekonomik kalkınmayı sağlayan yeşil ekonomi anlayışıdır.

Yeşil ekonomi, düşük karbon salımı ile kalkınmayı hedefleyen, kaynak verimliliği sağlarken çevresel sistemi koruyan ve herkes için refah yaratmayı amaçlayan bir ekonomik modeldir” denilmektedir.

Yeşil Ekonomi Koalisyonu’na (Green Economy Coalition, 2020)  göre, yeşil ekonomi beş ilkeden oluşmakta:

  1. Refah ilkesi: Yeşil ekonomi, yeşil ve insana yakışan işler üreterek beşerî, sosyal, fiziksel ve doğal sermayelerin korunmasına ve büyümesine katkıda bulunur.
  2. Adalet ilkesi: Kimseyi geri bırakmadan insanlar arasındaki eşitliği azaltır.

Fırsatların adil dağıtılmasını sağlar.

  1. Gezegen sınırları ilkesi: Yeşil ekonomi, doğal sermayeyi korumak ve ekolojik sınırları ihlal etmemek için doğayı korur ve doğaya yatırım yapar.
  2. Verimlilik ve yeterlilik ilkesi: düşük karbonlu, döngüsel bir ekonomi modeli ile sürdürülebilir üretim ve tüketimi destekler.
  3. İyi Yönetim ilkesi: Refah ve sürdürülebilirlik sağlamak için hesap verebilir, şeffaf kurumlar yaratır.

Yeşil ekonominin üç temel hedefi bulunmaktadır: insan açgözlülüğünü kısıtlama, sürdürülebilirlik ve ekonomik büyümeyi doğal kaynakların tüketiminden ayırma (Pearce, 1992)

Yeşil ekonomi sürdürülebilir bir yaşam sürmenin ve büyüme-kalkınma süreçlerinin hem ekonomik, toplumsal ve ekolojik anlamda hem de politik anlamda tamamlayıcısıdır.

Sürdürülebilir kalkınma çevreyi, doğal kaynakları ve biyolojik çeşitliliği koruyarak büyümeyi hedeflerken, yeşil ekonomi ise gelecekteki sürdürülebilir büyümenin kaynağı olarak görülmektedir.

Bir başka ifade ile ‘Yeşil Ekonomi’ kavramı dünyadaki tüm insanları içine alan hem bugünkü hem de gelecekteki nesiller için yaşanılabilir bir çevre oluşturulması, sürdürülebilir büyümenin sağlanması, kaynakların daha etkin kullanması, daha adil ve eşitlikçi bir dünya toplumu yaratma fikridir.

Yeşil ekonominin hayata geçirilebilmesi için de mevcut işlerin yeşil işlere dönüşümü gerekmektedir. Yeşil işler ise imalat ve inşaat gibi geleneksel sektörlerin yanı sıra yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği gibi yeni ortaya çıkan yeşil sektörlerin çevreyi korumaya veya eski haline getirmeye katkıda bulunan insan onuruna yakışır işler olarak tanımlanmaktadır

Günümüz ekonomik modelinin sürdürülemez olduğu anlaşıldığından bugün için yeşil ekonomiye geçiş bir tercihten ziyade bir zorunluluk arz etmektedir.

Çünkü artan küresel ısınma ekolojik dengeyi bozmakta bu durum dünya üzerine tüm canlıları tehdit etmektedir.

Yeşil işler

Çevrenin tahribatını azaltan ve yenileyen, sürdürülebilir kalkınmayı hedefleyen, iş sağlığı ve güvenliği gibi günümüzde önem arz eden konularda uygulamalar içeren işlere “Yeşil Ekonomi” içerisinde “Yeşil İşler” olarak tanımlanmaktadır.

Bu kapsamda eski üretim modelinin getirmiş olduğu riskleri azalmaya yardımcı olan, kaynak kullanımı verimli hale getiren, toplumsal refahı ve eşitliği arttıran bir sistem olarak tanımlanan “Yeşil Ekonomi” kavramı “Yeşil Kalkınma” kavramıyla birlikte ele alınmakta ve bu yeni kalkınma modelinin hayata geçirilmesi içinde “Yeşil İşler” kavramına önemle vurgu yapılmaktadır.

Yeşil ekonomi, çevreye duyarlı yenilebilir enerji, fosil yakıtların geri dönüşümü ve atık yönetimi, enerji ve doğal kaynaklarının verimli kullanılması, sürdürülebilir tarım ve ormancılık ile çevresel faaliyetlerini kapsamaktadır.

Yeşil işler insan onuru yakışır, yüksek gelir, sendikal örgütlenme hakkı, mesleki kariyer fırsatı, eşit iş ve ücret sağlayan işleri kapsamaktadır.

Bu açıdan bakıldığı mavi yakalı işlerden önemli ölçüde ayrılmaktadır.

Günümüzde var olan mavi yakalı işlerin bir kısmı yeşil iş olurken bir kısmı da yeşil iş olma yolunda ilerlemektedir.

Türkiye’deki yeşil işler

Ülkemizdeki yeşil işler ile dünyadaki yeşil işler arasındaki paralellik bulunmaktadır.

Bu alanlar rüzgar, güneş, jeotermal, su ve biyokütle gibi çeşitli yenilenebilir enerji faaliyetleri, inşaat, ulaştırma, beyaz eşya, otomotiv ve çimento demir-çelik gibi sanayi kollarında geri dönüşüm ve atık yönetimi bu alanlardaki üretim süreçlerinde enerji ve hammadde verimliliğinin sağlanmasına yönelik uygulamalar ile organik tarım ve ormancılıktır.

 Bu sektörlerde çevreyi koruma ve eski haline getirme, verimlilik artışı ve atık yönetimi uygulanmakta olan yeşil işlerdir.

Yeşil iş kolları

Hidroelektrik santrallerinde çalışanlar, çevre mühendisliği alanındaki akademisyenler, yerel yönetimlerde peyzaj, arıtma ve yeşil alanların korunması için yapılan işler, binaların yalıtımlarının arttırılarak enerji verimliliğinin sağlanması, tarımda suyun verimli bir şekilde kullanılması ve organik sebze-meyve yetiştiriciliği, işletmelere sağlanan çevre dostu faaliyetlerin arttırılması yönelik danışmanlık hizmetleri, imalat sanayinde arıtma, geri dönüşüm, hammadde ve enerji tasarrufu, enerji verimliliğine yönelik Ar-Ge faaliyetleri yeşil iş kollarını oluşturmaktadır.

Değerli EKONOMİ okurları, yeşil ekonomi ve yeşil ekonomi içinde yeşil işlere ilişkin açık kaynaklardan derlediğim bilgiler özetle bunlar.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar