“Yeşil Anayasacılık”

Didem Eryar ÜNLÜ
Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

TEPAV’ın “Yaşlı gezegenimiz için çağdaş bir anayasa anlayışı: Yeşil Anayasacılık” başlıklı Politika Notu, Dr. Levent Gönenç imzalı. Dr. Gönenç, çağdaş bir anayasanın üzerine inşa edilmesi gerektiğine inandığı dört temel ilkeyi şöyle sıralıyor: İnsan Onuru; Çoğulculuk; Kapsayıcı Kalkınma ve Yeşil Anayasacılık.

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) geçtiğimiz günlerde çok değerli bir politika notu yayınladı. “Yaşlı gezegenimiz için çağdaş bir anayasa anlayışı: Yeşil Anayasacılık” başlıklı Politika Notu, Dr. Levent Gönenç imzalı.

Dr. Gönenç, “İnsanlık için olumlu/olumsuz yeni gelişmelerin ortaya çıktığı 21. yüzyılda, anayasaların da çağdaşlaşması; 18. yüzyılda liberal gelenek içerisinde büyüyüp gelişen, İkinci Dünya Savaşı sonrasında olgunlaşıp yaygınlaşan, Soğuk Savaş sonrasında ise rüştünü ispat eden klasik anayasacılığın çağa ayak uydurması gerekmektedir” yorumunu yapıyor.

Çağdaş bir anayasanın üzerine inşa edilmesi gerektiğine inandığı dört temel ilkeyi ise şöyle sıralıyor Dr. Levent Gönenç: İnsan onuru; Çoğulculuk; Kapsayıcı kalkınma ve Yeşil anayasacılık. Politika Notu’nu kısaca özetlemeye çalıştım.

İnsan onurundan, çoğulculuğa

Dr. Levent Gönenç, “insan haklarının dokunulmazlığı ve devredilmezliğinin klasik anayasacılığın temelinde yer aldığını” söylüyor. Günümüzde ise, “insan hakları alanında ‘hak’ kavramı yerine ‘insan onuru’ kavramına vurgu yapıldığını” ifade ediyor. Şöyle devam ediyor yazar: “Hak, siyasi iktidar tarafından verildiği gibi geri de alınabilir. Oysa insan onuru, siyasal iktidar tarafından tanınsa da tanınmasa da her insanın doğuştan sahip olduğu niteliklerin toplamıdır ve dolayısıyla tüm insan haklarının temelini oluşturur. Her insanın doğal olarak sahip olduğu bu nitelikler ve bunlara yaşamı boyunca eklediği yeni değerler bizi bir başka anayasal ilkeye, ‘çoğulculuğa’ ulaştırır.”

Dr. Gönenç, günümüzde, çoğulculuğun sadece “siyasi çoğulculuk” olarak değil, bunun yanında “toplumsal hayatın tüm alanlarına yayılan bir tutum olarak” anlaşıldığını ifade ediyor.

Çoğulculuktan, kapsayıcı kalkınmaya Dr. Gönenç’in yorumları şöyle: “Kendine özgü nitelikleri dolayısıyla her biri tanınmayı ve saygıyı hak eden insanların (insan onuru) bir arada yaşamasını mümkün kılan bir anayasal düzen (çoğulculuk) ancak toplumdaki sosyo-ekonomik uçurumlar kaldırıldığı takdirde bir anlam ifade eder. Bir başka ifadeyle, bir bütün olarak toplumun refah seviyesinin yükseltilmesi önemli olmakla birlikte, bu refahın toplumun tüm katmanlarına yayılması ve ekonomik faaliyet neticesinde elde edilen zenginliğin insanlara adil bir biçimde dağıtılması da bir o kadar önemlidir. Bu anayasal ilkeye de ‘kapsayıcı kalkınma’ ismi verilmektedir.”

Kapsayıcı kalkınmadan, Yeşil Anayasacılığa Dr. Gönenç bu noktada en önemli sorunun ise, “insan onuruna yaraşır çoğulcu bir toplumsal yaşamın kuşaklar boyu sürdürülüp sürdürülemeyeceği” olduğunu gündeme getiriyor. Yeşil Anayasacılık da bu noktada devreye giriyor. Şöyle diyor Dr. Levent Gönenç: “İnsanlığın bugüne kadar hoyratça kullandığı doğal kaynaklar pek çok ülkede tükenme noktasındadır. Çevreci hareketlerin özellikle son çeyrek yüzyılda dikkat çektiği bu konu, günümüzde anayasal alanda da ifadesini bulmaktadır. Klasik anayasacılık esas olarak siyasi iktidarın anayasa ve yasalarla sınırlı olması gerektiği düşüncesine dayanır. ‘Yeşil Anayasacılık’ taraftarları ise, siyasi iktidarın bunun yanında ve her şeyden önce, çevrenin ve nihayetinde gezegenimizin korunması ve geliştirilmesine dair ilkelerle bağlı olması gerektiğini savunur.”

“Tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de gelecek kuşakların temel sorunu gezegenimizi yok etmeden gelişmek olacak” diyen Dr. Levent Gönenç’in kaleme aldığı politika notunun tamamını TEPAV’ın web sitesinden okumanızı öneririm.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar