"Yerli ve milli" olmak, İzmir'de üretilen kanadı Hindistan'dan almak mı?
Köşe haberlerimizde İzmir’i hep “Temiz Enerjnin Başkenti” olarak adlandırıyoruz. Bu tanımlama öylesine dile gelen içi boş bir iddia değil kuşkusuz. Türkiye’nin 2024 yılı sonunda rüzgâr enerjisinde ulaştığı 12 bin 575 Megavat (MW) kurulu güçte ilk sırada 1.813 MW ile İzmir geliyor. Türkiye’deki her 100 rüzgâr santralinin 15’i İzmir’de. Yetmiyor…Rüzgârın yanı sıra güneş, biyokütle ve jeotermal enerji kurulu gücünde Türkiye’nin ilk beş kenti arasında yer alıyor.
Rüzgâr endüstrisinde sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en önemli kümelenme örneklerinden biri olan İzmir; Türkiye’de faaliyet gösteren 4 rüzgâr türbin kanadı fabrikasının tamamına, 7 kule fabrikasının 4’üne, iki döküm tesisinden birisine ev sahipliği yapıyor. İzmir'de rüzgâr endüstrisinde faaliyet gösteren firmalar, endüstrinin toplam cirosunun yüzde 85’ini oluşturuyor.
İzmir, Manisa ve Balıkesir’i içine alan bir üçgen çizin… Türkiye’deki her üç rüzgâr türbininden birine karşılık gelen yaklaşık 4 bin MW RES kurulu gücü, bu üçgen içerisinde enerji üretiyor. Peşrevi uzun tutmamın sebebi var elbet. Sözü Kayseri Büyükşehir Belediyesi’ne getireceğim.
KANATLAR HİNDİSTAN’DAN
Belediye bünyesindeki Ulaşım A.Ş. tarafından hayata geçirilen, Türkiye’de toplu ulaşımdaki ilk Rüzgâr Enerjisi Santrali Projesi, bugünlerde enerji üretmek için gün sayıyor. Kayseri’ye ulaşan dev türbin parçaları, çetin kış koşullarına rağmen iki ayı aşkın süredir montaj aşamasında. 1.625 metre rakımdaki İncesu ilçesinde kurulan, her biri 7 MW kurulu gücündeki üç santral yıllık 60 milyon kWh (kilovatsaat) elektrik üretecek. Belediye, ulaşım kaynaklı enerji ihtiyacının tamamını bu santralden karşılarken, kalan enerjiyi de ülke sistemine vererek hatırı sayılır bir gelir elde edecek. Belediyeyi bu vizyoner projesi nedeniyle elbette kutluyoruz.
Pekâlâ… “Yerli ve milli” olma iddiasını her fırsatta dile getiren AKP’nin yönetimindeki Kayseri Belediyesi, bu santralin türbin kanatlarını nereden alıyor? Hindistan’dan… Sadece Türkiye’ye değil dünyanın hemen her ülkesine RES projelerine türbin kanadı ihraç eden İzmir’deki fabrikalar kapasite düşürürken, hatta LM Wind Power örneğinde olduğu gibi (ilk kez bu sütunlarda duyurduğumuz şekilde) kapanma aşamasına gelirken…
YEKA’LARDA YERLİLİK %65
Kayseri Büyükşehir Belediyesi, santralinin türbin kanatlarını Hindistan’dan ithal ediyor. Ekipmanlar 45 günlük bir deniz yolculuğunun ardından İzmir Alsancak Limanı’na iniyor. 80 araçlık konvoyun Alsancak Limanı’ndan Kayseri’ye doğru yola çıkması, belediyenin basın bültenlerinde “müjde” olarak duyuruluyor. Kayseri’deki projede, Türkiye’de üretildiği halde ithal edilen ekipmanlar sadece kanatlar değil. Jeneratör gibi ana parçalar da Avrupa’nın farklı ülkelerinden ithal edilerek Gemlik Limanı’na getiriliyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, rüzgâr enerjisi için açtığı Yenilenebilir Kaynak Alanları (YEKA) yarışmalarında yatırımcı şirketlere yüzde 65 yerlilik şartı koyarken, Kayseri Belediyesi’nin kendisini bu orandan azade tutması anlaşılır gibi değil.
Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç, Türkiye’nin en kıdemli belediye başkanları arasında. 20 yıl boyunca kentin en büyük ilçesi Melikgazi’nin belediye başkanı olan Büyükkılıç, 6 yıldır da Büyükşehir Belediyesinin Başkanlığını yürütüyor. Yarı İzmirli de sayılır Memduh Başkan… Lise eğitimini İzmir’in köklü okullarından Suphi Koyuncuoğlu Lisesi’nde, üniversite eğitimini ise Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde alan Memduh Başkandan hepimizin beklentisi, yaklaşık 30 milyon dolara mal olan bu yatırımın en yüksek seviyede yerlilik oranı ile tamamlanmasıydı. Olmadı…
İŞGÜCÜMÜZ NEDEN PAHALI?
Ve hepimiz için sınav sorusu: Yatırımcı şirketler neden Türkiye’de üretilen ekipmanlar yerine ithal ekipmanları tercih ediyor? Türkiye’deki ana ve yan sanayi üretiminde sorunun kaynağı, maliyet yapısının rekabetçi olmaktan korkutucu hızda uzaklaşmasında yatıyor. Dünya genelinde tüm türbin üreticileri, bir yılı aşkın süredir zarar ederek üretimlerini sürdürüyor. Ancak sektördeki iniş çıkışlar, fabrika kapamalarını gerektirecek boyutta değil. Pekâlâ bu sorun bizde neden bu kadar yakıcı şekilde hissediliyor?
Çünkü bize özgü değişkenler, sektörün gelişimi üzerinde belirleyici oluyor. Türkiye’de özellikle kanat üreticilerinin, pazardaki daralmanın dışında yaşadıkları diğer önemli sorun, işgücü başta olmak üzere işletme maliyetleri üzerindeki aşırı yükler. Bu üretim büyük oranda el ve beden işçiliğine dayalı. Kıdemli bir mavi yakalı işçi, birkaç yıllık mühendisten daha fazla ücret alıyor. Türkiye bu sektördeki ücret skalasında, Portekiz ve Polonya gibi ülkelerin üzerine çıkmış durumda. Bizden yazması…
KUR ARTIŞI %20, MALİYET ARTIŞI %60;
ARADAKİ FARKI KİM KAPATIYOR?
Nitelikli ara işgücü istihdam eden rüzgâr enerjisi sektöründe, yaklaşık 10 yıl tecrübeye sahip mavi yakalı bir işçinin aldığı ücret, asgari ücretin üç katından fazlaya karşılık geliyor. 2025 yılında asgari ücrete yapılan yüzde 30’luk zamdan daha fazlasını ücretlere yansıtan şirketler için, bir işçinin brüt maliyeti 2,500 ABD Doları’nın üzerine çıkıyor. 2024’te döviz kurundaki artış %20’yi bile bulmazken, işletmelerin işgücü başta olmak üzere üretim maliyetleri, resmi enflasyon oranının (%44) bile çok üzerinde olacak şekilde, en az %60 artıyor. Aradaki farkı “ölçek ekonomisi” gibi süslü laflar ile kapatmak olası değil.
Kârlılıklar baş aşağı giderken, işletme sermayeleri güneş gören kar gibi eriyor. Döviz bazında işçilik maliyetlerinin bu kadar yüksek olması yatırımcıyı çok olumsuz etkiliyor. Türkiye çok değil birkaç sene öncesine göre birçok Avrupa ülkesinden çok daha uygun işgücü maliyetlerine sahipken, bugün Portekiz ya da Polonya’da yatırım yapmak, işçilik maliyetleri açısından Türkiye’den çok daha uygun hale geliyor.
Türkiye’nin kur riski, enflasyon riski, TL cinsi kredi faizlerinin dünya ortalamasının çok üzerinde konumlanması, gümrükle ilgili dezavantajlar ve hepsinden önemlisi hukuk devleti kurallarının her türlü sürprize açık olması, yatırımcıları Türkiye’den soğutan en önemli etkenler arasında.
Değerli ekonomim.com okurları,
ekonomim.com ekibi olarak Türkiye'de ve dünyada yaşanan, haber değeri taşıyan gelişmeleri sizlere en hızlı, tarafsız ve kapsamlı şekilde sunmak için çalışıyoruz. Bu süreçte sunduğumuz haberlerle ilgili eleştiri, görüş ve yorumlarınız bizim için çok değerli. Ancak, karşılıklı saygı ve hukuka uygunluk çerçevesinde, daha sağlıklı bir tartışma ortamı oluşturmak adına yorum platformumuzda uyguladığımız bazı kurallarımız bulunmaktadır.
Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (diğer okurlara yönelik olanlar da dahil) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık içermesi durumunda, yorum editörlerimiz bu yorumları onaylamayacak ve silecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar arasında aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemleri de yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur, bu nedenle bu tür yorumlar da ekonomim.com sayfalarında yer almayacaktır.
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu kanıtlanamayan iddia, itham ve karalama içeren, halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.
Markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmaz ve silinir. Aynı şekilde, bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmaz ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Diğer web sitelerinden alınan bağlantılar ekonomim.com yorum alanında paylaşılamaz.
ekonomim.com yorum alanında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan kullanıcıya aittir, ekonomim.com bu sorumluluğu üstlenmez.
ekonomim.com'de yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yer alan Kullanım Koşulları'nı ve Gizlilik Sözleşmesi'ni okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Kurallarımıza uygun şekilde saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun yorumlarınız için teşekkür ederiz.