Yerli malı
1954 yılında Türk Willys Overland Ltd.’nin orduya Jeep ve kamyonet üretmesiyle başlayan Türkiye’deki otomotiv sanayimizin macerası ve sektörün gelişimi, 1955 yılında Türk Traktör ile birlikte Türk Otomotiv Endüstrileri TOE’nin Federal kamyon fabrikası ve daha sonra da 1960’ta Otosan ile fabrikalarıyla devam etmişti. İlk yerli otomobil ise, 1961 yılında Eskişehir Devlet Demiryolları Fabrikasında üretilmeye çalışılmış olan “Devrim” idi... Fakat, o yıllardaki talep, 5 bin adetin altında olduğu için, ekonomik ölçek tutturulamıyor ve yatırım gerçekleştirilemiyordu...Otokar ise, üretime 1963 yılında İstanbul Otobüs Karöseri’nin Magirüs montajı ile başlamıştı.
1964’te Çiftçiler’in Askam Chrysler, 1966’da Otoyol, A.I.O.S. Isuzu, Karsan, M.A.N. ve BMC’nin ardından otomobilde ilk ciddi üretim, 1966 yılında Anadol ile başlamıştı. Yılda 7.200 adet ile Anadol, 1982yılına kadar 87 binlere ulaşarak devam etmişti. 1968 yılıyla Mercedes-Benz Türk de çalışmaya başlamıştı.
Fakat, tam 50 yıl önce Oyak Renault ve Tofaş’ın binek otomobil üretimine başlamasıyla pazarın da asıl büyümesi gerçekleşti. TemSa’nın 1987’de, Toyota SA’nın 1994’te, 1997’de Hyundai Assan’ın ve Anadolu Honda’nın da yerli üretici olmasıyla bugünlerin yarısı binek otomobil olan yılda 2 milyonu aşan üretim kapasitesine ulaşıldı. OSD verilerine göre 1963’te 8 bin traktör üretimi 1998’de 60 bini geçerken; 58 yıl önce sadece 30 adet otomobil yapan endüstrimiz, 1997’de 44 bin kamyon, 2000’de 12 bin midibüs, 2011’de yarım milyon kamyonet ve Pick-Up, 2015’te 9 bin otobüs ve 2018’de 57 bin minibüs üretimini gerçekleştirebildi. Otomotiv ana sanayimizin ihracatı 1.4 milyona yaklaşırken, iç pazardaki satış adetleri geçtiğimiz yıl 800 bini aştı.
Salgın hastalıkla ilgili her anlamda zor günlere rağmen 2020'de otomobil ve hafif ticari araç satışları 772 bin 788 adede yükseldi. Oysa 1963’te Türkiye toplam araç parkında 72 bin ithal otomobil ile tüm ticari ve tarım araçlarının sayısı sadece 222 bin idi. 40 yıl öncesine kadar sürdürülen ithal ikamesi politikalarıyla ürün çeşitliliği dar olsa da “yerli” kalırken, koruma oranları indirildikten sonra ve özellikle 1996 başından itibaren gerçekleştirilen AB Gümrük Birliği ile birlikte otomotiv sektöründe çetin bir rekabet yaşanmaya başlayınca, pazarımız da rengarenk “açılmıştı” fakat yerlilerimize rakipler çoğalmıştı.
ODD raporlarına göre; 2019’da olduğu gibi geçen yıl da toplam otomotiv pazarının lideri Fiat, ikinci Renault ve Ford da üçüncü oldu. Üçü de yerli üretici olarak, burada “yerli” üretici olmaktan vazgeçen Volkswagen’in önünde 2020’yi tamamladılar. Binek otomobilde Renault ve ticari araçta da Ford en yüksek adetlerde satılırken; pazarın yüzde 30’u SUV’laşmış olsa bile en çok tercih edilen model, 80 bin adetle yine sedan Fiat Egea oldu.
Clio HB, Megane ve Corolla sedanlar da, Egea’yı takip ederken; bu yerlilerin ardından ithal olmasına rağmen genelin “lüks seçenek”i olarak görülen VW Passat geldi.
60 yıllık “otomobil sevdamız”ın, ağır vergiler, engel ve hatta virüs tanımadan devam ettiği ortada. Oturacağı evi satın almak gibi taşınmazlara para harcamaktan çok, otomobiline yatırım yapan tüketicilerin doldurduğu piyasamız, en büyük krizlere rağmen “yaşıyor”!..
Bu yıl pazarı “elektriklendirmek” üzere Türkiye’ye ilk kez girecek yeni ithal markalar olacak olsa da; yerlilerimizin paylarını geliştireceği otomobil ve hafif ticari araç pazarı, 2021’de de “ne olursa olsun” büyüyecek!..