Yerel seçimler de bitti, şimdi ne olacak?
Yerel seçimleri de arkada bıraktık. Halk kitlelerinin hayatını son derece zorlaştıran ekonomik durumun sandık sonuçlarına yansıması bekleniyordu, ancak seçim sonuçları haritasının bu denli değişeceği pek de tahmin edilmiyordu. Sonuçlar CHP açısından tahminlerin üstünde bir başarı, Cumhurbaşkanı Erdoğan açısından tahmin edilmeyen bir yenilgi ortaya koyuyor.
Mayıs’taki genel seçimlerin ardından “Bundan sonra ne olacak?” sorusuna kendi yanıtlarımı (spekülasyonumu) açıklayan bir yazı yazmıştım. Yerel seçimler sonrasında şimdi de aynı soruyu yanıtlamayı deneyeceğim:
- Seçim sonuçlarının, genel olarak ve tek tek siyasi partilerin içinde kısa ve uzun dönemli politik yansımaları olacaktır. İlk sonuçları İyi Parti cephesinde göreceğimiz ortaya çıktı. AKP’nin kendi içinde düzenlemeler de gündeme gelecektir. CHP genel seçimler sonrasında yaşadığı dağınıklığı toparlayacak bir moral iklim kazanmış olacak.
- Seçimler dengeleri değiştirme potansiyeline sahip iki partiyi öne çıkarttı: Yeniden Refah Partisi (YRP) ile Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM). DEM tüm zorluklara rağmen Doğu ve Güneydoğu’da etkisini korurken, Batı’da da dengeleri etkileyebildiğini bir kez daha gösterdi. YRP ise AKP’den hoşnutsuz olanlar için bir çekim merkezi olabileceğini gösterdi. Önümüzdeki politik gelişmelerde bu potansiyellerin etkisi olacaktır.
- Bir erken seçime ihtimal vermiyorum.. Erken seçimi gerçekleştirecek bir Meclis dengesi yok. Erdoğan da bu ekonomik koşullarda bir erken seçim istemez. Zaten iktidar cephesinden yapılan açıklamalar da bu yönde.
- Ekonomi ekibinde ve programında bir değişiklik olmaz. Tersine genel seçimler sonrasında “rasyonel” veya “Ortodoks” diye isimlendirilen ekonomi programı şiddetini daha da artırarak sürdürülecektir. Erdoğan yönetiminin, diğer yollar tıkandığı için ve acilen ihtiyaç duyulan ve yana yakıla aranan sıcak para girişini sağlayabilmesi için bu yoldan sapma şansı kalmadı.
- Erdoğan’ın “balkon konuşması”nda önümüzdeki seçimsiz döneme ve ekonomi programına vurgu yapması bunun ilk işaretiydi. Bakan Şimşek de yayınladığı mesajında ekonomi programında sapma olmayacağını, bütçe tarafı da dahil sıkı para politikası uygulanacağını vurguladı. Merkez Bankası da gece yarısı yayınlanan tebliğ ile reeskont işlemlerinde faizleri yükseltti. Üçünün de birinci ortak hedefi, yabancı fonlara ekonomi programı ve ekibinde bir değişiklik olmayacağı mesajını vermekti.
- Genel seçimler sonrasında başlayan “IMF’siz IMF programı” şiddeti artarak sürdürülecek. Bu politikaların sosyal faturası ağır olacak. Ücretliler ve emekliler için hayat daha da zorlayacak.
- Başta işçiler olmak üzere sıkıntı çeken sosyal kesimlerin protestolarında artış olacaktır. Bunların yaygınlık ve etkisini, muhalefetin bu sorunlara politik yaklaşımı da etkileyecektir.
- Bu sosyal faturanın Erdoğan’ın siyasi desteğini daha da aşındırması beklenir. Erdoğan, kontrolündeki medya ve devlet gücüyle bu gidişi durdurmaya yönelik siyasi taktikler geliştirecektir. Umarız bu taktikler arasına, içeride konsolidasyon sağlamak için dışarıda çatışmalara yönelmek girmez.