“Yerel seçimin sonu genel seçim” desek yanlış mı olur?
Hem kurultay esnasında hem kurultay sonrasında yapılan açıklamalar, ortaya konulan tavırlar zaten göstermişti…
Ama gelinen nokta artık açıkça CHP içindeki ikiliği ortaya çıkardı.
Kurultay sürecinde Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı kurulan Özel-İmamoğlu ittifakı, yerel seçimlerle birlikte akıbeti meçhul bir hal aldı.
Neden böyle diyorum? Çünkü önce aday belirleme sürecinde bu ikili arasında çatışmalar yaşandı, ardından seçim söylemleri, ittifaklar gibi konularda…
Siz de takip etmişsinizdir son örnek Afyon’da yaşandı.
CHP Afyon Belediye Başkan Adayı Burcu Köksal, yaptığı bir konuşmada seçildiği takdirde Afyon Belediyesi’nin kapılarının DEM ve HÜDA PAR’a kapalı olacağını söyledi. Tabii bu sözler hemen yankı buldu. Söylenenlere göre önce devreye Özel girmiş ve Köksal’dan sözlerini düzeltmesini istemiş. Ancak, yine söylenenlere göre Köksal’dan “Tanju Başkan’a bir şey diyemiyorsunuz, bana mı diyorsunuz” türünden bir yanıt almış. Söylenenler doğru mu bilmem ama Özel’in konuya ilişkin yaptığı açıklamanın havada kaldığı kesin. Kesin, çünkü gözümüzün önünde oldu. Özel, miting meydanlarında Köksal’ın dilinin sürçtüğünü söyledi. Bununla da yetinmedi Köksal’ın kendisine “bir yanlış anlama oldu, aman bunu siz düzeltin” dediğini ifade etti.
Özel bu türden durumu geçiştirecek açıklamalar yaparken Köksal X hesabında üst üste paylaşımlarda bulundu ve tavrının arkasında olduğunu net bir biçimde vurguladı. Yani ortada hiç de Özel’in dediği gibi bir dil sürçmesi olmadığı ortaya çıktı.
Bu noktada devreye İmamoğlu girdi. Adeta Özel’i ezercesine Köksal için “Ya kendine başka bir iş bulacak ya da başka bir parti bulacak” sözlerini sarf etti.
Hâlbuki ortada bu tavrı sergileyen sadece bir kişi yok. Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, Antalya Belediye Başkanı Muhittin Böcek de benzer bir tavır sergiliyorlar. Kaldı ki bu durum Anadolu’da özellikle ilçe adayları arasında da hayli yaygın.
Bir not daha; Burcu Köksal’ın açıklamalarını Kemal Kılıçdaroğlu’na bağlayarak durumu kurtarma manevrası da pek tutmadı. Kılıçdaroğlu açıklama yaparak, “Burcu Köksal’a böyle konuşması yönünde talimat verdiğim alçak bir iftiradır” dedi.
Bu arada yeniden aday gösterilmeyen ve geçtiğimiz günlerde partisine sitem eden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in tam da bu tartışmalar yaşanırken İstanbul’a gelip İmamoğlu ile beraber görüntü verip çalışmalara destek vereceğini açıklaması, buna karşılık İzmir’deki seçim çalışmalarına katılmamasını da bir kenara not edin.
Bütün bunları hatırlatıyorum çünkü bir arkadaşım tartışmalar sürerken yolladığı mesajda, “genel merkez tepkisi yeterli mi” diye sormuş. Galiba konuya tam da buradan bakmak gerekiyor. Hangi genel merkez? CHP’nin artık iki tane genel merkezi olduğunu kabul etmek gerekiyor sanırım. Türkiye İttifakı-Kent Uzlaşısı tartışmalarından, Köksal konusundaki açıklamalara uzanan tablo partideki saflaşmayı daha da netleştirmiş durumda. Gözümüze sokuyor hatta. Ve bu durum yeni değil. Taa kurultay yapılırken ortaya çıkmış ama üzeri “değişim” şalıyla örtülmüştü. (Sahi Özel, Kılıçdaroğlu’nun “bu kurultayı atlatalım, yerel seçimlerden sonra sen genel başkan ol” önerisini kabul etmediğine pişman mıdır acaba?)
Şunu da eklemek gerekiyor; Seçim kazanmak için DEM ile işbirliğini şart görenlerle, partinin kendi varlığıyla ayakta durmasını isteyenler asla uzlaşamayacaklar. Çok uzağa gitmeyin, Burcu Köksal’ın sosyal medya paylaşımlarının altındaki yorumları okuyun yeter.
Çok uzatmadan hatırlatayım; bir süreden beri yazıp çiziyoruz, yerel seçimler sonrasında bir çok partide değişiklikler olacak, tartışmalar yaşanacak, yeni yol haritaları çizilmeye çalışılacak ama en çok da CHP de…
Olağanüstü kurultay CHP için kaçınılmaz gibi görünüyor. Parti nerede, nasıl, kimlerle konumlanacak belirlemeye çalışacak.
Diğer taraftan yeni partileşme çalışmalarının da hız kazanacağını görmek gerekiyor. Kim bilir belki CHP kurultayı yeni partileşme çalışmalarına da zemin hazırlamış olur!
Öte yandan yerel seçim sonuçları erken genel seçime gidilip gidilmeyeceğini de belirleyecek gibi duruyor. Bu açıdan bakıldığında ise bir “küçük” hatırlatma yapmakta fayda var. Ne diyor Anayasa Madde 116?
“Türkiye Büyük Millet Meclisi, üye tamsayının beşte üç çoğunluğuyla seçimlerin yenilenmesine karar verebilir.
Bu halde Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır.
Cumhurbaşkanı’nın ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir…”