Yerel seçim değil, kurultay hazırlığı
“Görünüyor ki ön seçim rafa kaldırılmış. Emeği olanı çiğneyerek, emeği olmayanları getirecekler…”
“SHP’den bu tarafa düzgün bir ön seçim yapılmadı. Her gelen ön seçim diye geliyor ondan sonra unutuluyor ne yazık ki…”
“Sosyal demokrasi bitmiştir. Sosyal torpil, sosyal paraşüt başlamıştır. Namus sözü rafa kaldırılmıştır, emanetçiliğe devam edilecektir…”
“Kendileri bilir, ön seçimin olmadığı yerde ben ve bana inanan kimselerin CHP’nin içinde yer almayacağını şimdiden ilan ediyorum. Namus sözü verip de sözünden dönenlerin yanında yer almayacağımızı, Çankaya’yı keklik gören zihniyetin nasıl kaybettiğini bu seçimde göreceğiz. Parti içinde ilerici, devrimci, menfaatleri için partiye yalakalık yapmayan sessiz çoğunluğun çığlığının neler yapacağını hep birlikte göreceğiz…”
“Halen aynı zihniyet. Ver parayı aday ol. Sol görünen paralı medyaya reklamını yaptır vekil ol, belediye başkanı ol, artık yemiyorlar. Ön seçimin olmadığı yerde kazanma şansınızın olmayacağını bilin, bu sadece Ankara için değil tüm Türkiye için geçerlidir…”
“Ön seçim yapmadıkları sürece, ben CHP’ye oy vermeyeceğim. Oyumu TİP adayları için kullanacağım. 40 yıldır CHP’li olmama rağmen…”
“Ön seçime tarafız, ön seçim yapmayanları bu seçimde bertaraf edeceğiz, yok öyle!..”
“Murat Karayalçın, Doğan Taşdelen, Hamza Kırmızı, Ali Rıza Koç, Abdurrahman Oğultürk, İsmail Değerli, Yüksel Çakmur, Ahmet İsvan, Ali Dinçer hepsi ön seçimle geldi. Bir kaç kişiden oluşan komite mi doğru kişileri bulacak, örgüt mü bulacak? Ön seçim şart…”
“Kritik il ve ilçeler hariç her yerde ön seçim olmalı. Kurultayda verdikleri sözleri tutmalılar. Örgütüne, üyesine güvenmeyen emanetçilere sesleniyorum, bu seçimde çok yer gidecek. Ön seçim yoksa tıpış tıpış oy kullanmayacağım…”
“Partiyi kuşatmışlar, gelen gideni aratıyor. Sanki babalarının çiftliği, aile şirketi, neymiş, ‘değişim’ değişen bir şey yok…”
Tahmin edeceğiniz gibi bu itirazlar, eleştiriler CHP’li üyelerden…
Aralarında yöneticilerin, eski belediye başkanlarının, il, ilçe delegelerinin de olduğu parti üyelerinin oluşturduğu çeşitli yazışma gruplarından birinden aldım bu satırları.
Hepsinin ismi, cismi belli, kendilerinden tek tek izin almadığım için kimler olduğunu yazamıyorum. Ama merak edene daha detaylı bilgi veririm…
Aslında uzun zamandır CHP içinde ön seçim, üyeler tarafından ısrarla dile getirilen bir talep.
Örgüt, genel merkeze “duy sesimizi” diye adeta isyan ediyor. Ancak kurulan ittifaklar, siyasi konjonktür, yapılan seçimin kendine özgü şartları öne sürülerek bu talepler uzun zamandır görmezden geliniyor.
Doğrusu genel merkez zaman zaman kendi listeleri ile örgütün ön seçimle belirlediği listeleri harmanlayarak da seçime gitti.
Ama gelinen son noktada, genel seçimlerde oluşturulan listelerde Gelecek Partisi, Deva Partisi, İyi Parti, Saadet Partisi gibi partilerin adaylarını gören CHP’li seçmenin hayal kırıklığının üzerine cumhurbaşkanlığı seçiminin kaybedilmesi ve ardından “altılı masa”nın da dağılması binince ortaya “tahammül edilmez” bir tablo çıktı.
Kurultayda ön seçim konusunda namus sözü veren Özel-İmamoğlu ittifakı kendilerince bir yol buldular. “Ön seçime zaman yok” bahanesi ile zaten CHP’nin kazanmadığı ya da kazanmasında sıkıntı yaşanacak seçim çevrelerinde eğilim yoklaması adı altında “yalancı ön seçim” yapıp, hem verdikleri sözü tutuyormuş gibi yaptılar hem de örgütün tansiyonunu düşürmeye çalıştılar.
Diğer yandan Özel-İmamoğlu ittifakı kendi arasında hangi il ya da ilçede “kimin istediği isimler aday olacak” çekişmesi içine girdi. Durum böyle olunca aslında değiştirmek istedikleri kimi illerdeki ve büyükşehirlerdeki mevcut belediye başkanları da kazan kaldırıp kendilerini ya da kendilerine yakın isimleri listelere yazdırdılar.
"Aslında uzun zamandır CHP içinde ön seçim, üyeler tarafından ısrarla dile getirilen bir talep. Örgüt, genel merkeze “duy sesimizi” diye adeta isyan ediyor. Ancak kurulan ittifaklar, siyasi konjonktür, yapılan seçimin kendine özgü şartları öne sürülerek bu talepler uzun zamandır görmezden geliniyor."
Şimdi geriye CHP’nin kazanmasına kesin gözüyle bakılan yerler kaldı. Bu seçim çevreleri için hem genel merkezle örgütler arasında hem Özel-İmamoğlu ittifakının bileşenleri arasında sert tartışmalar yürüyor.
“Ön seçim için zaman yok” diyenler, zamanın su gibi akmasını önemsemeden kendi hesaplarını yapıp, kendi adamlarını istedikleri koltuklara oturtmaya çalışıyorlar. Burada başlayan tartışma ise seçim sonuçları ne olursa olsun bitecek gibi görünmüyor.
O yüzden bu tartışma aslında kimin nereye seçileceği, kimin hangi koltuğa oturacağı tartışması değil. Bu tartışma CHP’nin iç işleyişinin, genel merkez-örgüt ilişkilerinin, genel merkez-belediye başkanları ilişkisinin kendi kodlarına dönüp dönmeyeceği tartışması. Ve bu tartışma kaçınılmaz olarak seçimlerden sonra olağanüstü kurultayın toplanmasını gündeme getiriyor. Yani CHP aslında belediye başkan adaylarını belirlemiyor aynı zamanda geleceğinin nasıl şekilleneceğini de belirleyeceği bir süreçten geçiyor.
Diğer partiler mi? O da başka bir yazının konusu…