YEP’teki hedeflerin tutması para politikasına bağlı
Salı günü 2021-2023 Yeni Ekonomi Programı açıklandı. Genelde ilk yapılan programda öngörülen tahmin ve hedeflerin neşter altına yatırılması oluyor. Büyümeden başlarsak: Bu seneki büyüme tahmini yüzde 0.3. Ancak pandemideki olası olumsuz gelişmeler karşısında alternatif bir yüzde 1.5 daralma da öngörülmüş. Böyle bir alternatif senaryonun ortaya konması doğru. (Ancak böyle bir alternatif büyüme senaryosu altında diğer makroekonomik parametrelerde nasıl bir değişiklik olabileceği irdelenmemiş.) Önümüzdeki sene için ise iddialı sayılabilecek yüzde 5.8’lik bir büyüme oranı söz konusu. Kötü senaryoda ise yüzde 3.7. Ben şahsen kötü bir senaryo gerçekleşmese bile -1.5 ve 3.7 rakamlarının daha gerçekçi olduğunu düşünüyorum. Gerçekten kötü bir senaryo yaşamamız durumunda ise 2021 büyümesi 3.7’nin de oldukça altında kalacaktır.
Bu sene cari açığın 24.4 milyar dolarla milli gelirin yüzde 3.5’i olması tahmin edilmekte. Bu rakam fazlasıyla iyimser. Zaten ilk 7 aydaki cari açığımız 21.6 milyar dolar. Ağustostaki 6 milyar dolarlık rekor dış ticaret açığı sayesinde bu ayki cari açık ise 4 milyar civarında oluşacaktır. Kısaca, ilk 8 ayda sene sonu tahmini aşılmış olacak. Denilebilir ki, MB faiz artışı ile birlikte son dönem ekonomi soğuyacak ve hiç cari açık vermeyeceğiz. Kurlarda artış, kredi artış hızında ise bir yavaşlama görüyor olsak bile son 4 ayda nette sıfır cari açık çok zor. (Özellikle cari açık vermediğimiz bir Aralık ayı hatırlamıyorum.)
Diğer bir iyimser tahmin ise enflasyonla ilgili. Enflasyonun kur artışı, zamlar ve vergi artışları sayesinde Eylülde oldukça yüksek çıkması beklenmekte. TÜFE Eylülde bir sıçrama yaptıktan sonra stabil kalsa bile sene sonunda yüzde 12.5’ın altında kalma ihtimali çok düşük. YEP tahmini ise yüzde 10.5. Önümüzdeki sene ise yüzde 5.8 büyümeye karşı enflasyonun yüzde 8’e düşmesi öngörülmüş!
Esasen YEP’te kur seviyelerinin bir tahmin veya hedef olarak yer alması söz konusu değil. (Zaten, serbest kur rejimi altında kurlara bir hedef koymak da doğru değil.) Ancak, diğer makro değerlerin hesaplanabilmesi için (zımni de olsa) bir kur değerinin ortaya konulması lazım.
Programda verilen TL milli hasıla değerinin dolar milli hasıla değerine bölünmesi ile bulunan ortalama dolar kuru tahminleri 2020-2023 dönemi için sırasıyla 6.91, 7.68, 7.88 ve 8.02. Eğer dolar kuru sene sonuna kadar ortalamada 7.60 seviyesinin altında kalırsa, bu sene 6.91 ortalama kurdan bahsedebiliriz.
Ancak asıl ilginç olan 2021 ortalaması olan 7.68 ve sonrasında da kurların sadece yüzde 2.6 ve 1.8 artması. Şu an kurlar 7.80 civarında. Önümüzdeki sene 7.68 olması için TL’nin aşırı değerlenmesi lazım. (Kur artış tahminlerini düşük tutmak milli hasıla dolar değerini yüksek ve kamu borcunun milli gelire oranını düşük gösteriyor.) Öte yandan, programa düşük bir kur artışı konmasını da anlıyorum.
Daha yüksek bir artış konsa, de-dolarizasyon çabalarını boşa çıkartabilir. (“Hükümet bile yüksek kur artışı öngörmüş, ben paramı neden TL’ye çevireyim?” mantığı.)
Bütçe açıkları konusunda YEP’in daha gerçekçi olduğunu görüyoruz. Bu sene için milli gelirin yüzde 4.9’una tekabil eden 239 milyar bir açık öngörülmüş. 2021 ve sonrasında açıkların 4.3, 3.9 ve 3.5 olması bekleniyor. Aynı süre zarfında faiz-dışı denge de açık vermekte. 2021 sonrasında bir normalizasyon olması beklenirken, yüksek oranlı açıkların sürdürülüyor olması ilginç. Bu da, ekonomik stabiliteye maliye politikası tarafından bir katkı sağlanamayacağını gösteriyor.
Sonuç olarak, YEP’te ortaya konan senaryonun gerçekleşmesi programda yer almayan diğer oyuncunun (MB’nin) da hareketlerine bağlı. Eğer sıkı para politikası enflasyon belirgin bir şekilde aşağı gelene kadar devam ettirilebilirse, büyüme dışındaki hedefler genel hatlarıyla tutabilir. Ancak, orta vadede işsizlikte anlamlı bir düzelme sağlamayacak göreceli düşük bir büyüme oranı siyaseten ne kadar hazmedilebilir?, MB’nın oyunu kurallarına göre oynamasına ne kadar müsaade edilebilir?, bilmiyorum.