Yenilenemeyen kaybeder
Türkiye yeni bir döneme giriyor. En az önümüzdeki 15 yılı etkileyecek yeni bir süreç başlıyor. Yerel seçimlerden zaferle çıkanlar, kendilerini ve söylemlerini yenileyenlerdir; kaybedenler, büyük kitlelere umut ve yaşam sevinci veremeyenlerdir. Anlatacak yeni bir hikayeniz ve onu başarma aşkınız yoksa, mağlubiyete mahkumsunuz. Korku ve baskı ile kitleleri bir yere kadar idare edebilirsiniz. İnsan denilen canlı bilinci sayesinde ölümü fark eden ve zamana karşı yarışan tek türdür. Sınırlı hayatında güzel günler görmek ister o. Mevcut kadrolar esasında ülkeye uzunca bir süre güzel günler yaşatmıştır. O kredi ile yoluna devam edebildi. Fakat korku ve baskı tavrının başladığı malum gezi olaylarından sonra ileriye değil hep geriye doğru yol aldık. Yolun bitmemesinin nedeni, şimdiye kadar güçlü alternatifler çıkamamasıdır.
İnsan ilerlemek ister. Gelişmek, yaşamak, gülmek, tecrübe etmek, keşfetmek ister. Böyle bir canlı olduğu için bilimi, sanatı, felsefeyi, edebiyatı icat etmiştir. Teknolojik gelişmelerin arkasındaki ana motivasyon, servet biriktirmek değil merak ve keşif duygusudur. Marksizmin başarılı olamamasının nedeni; ekonomi denklemindeki formül hatası değil, insanın ilerleme motivasyonunu anlayamamış olmasıdır. Liberalizm icat edildiği için kitleler, özellikle yeni nesiller liberal değildir. Liberalizm, insanın ilerleme arzusunu, özgürce yaşama istencini ve yaşam sevincini en iyi anlayan ve en azından bugün itibariyle en iyi karşılık veren ideoloji olduğu için varlığını sürdürmektedir. Gençler her zaman progresiftir. Özellikle Türk halkı dünyadaki pek çok millete göre ilerleme dinamizmine güçlü sahip olan bir millettir. Binlerce yıl Hindularla yan yana yaşamasına rağmen miskin bir Budist olmak yerine kendi inançlarını üretmeleri bu yüzdendir. Totemlerinin yavaş bir inek yerine atılgan bir kurt olması tesadüf müdür?
Ülkede liberal bir demokrat partinin başarılı olamama nedeni kategorik ve katı bir karşıtlık değil yerel doku ve değerler ile sentezlenerek etkili anlatılamamasıdır. Atatürk’ü salt bir solcu olarak değerlendirmek son derece hatalıdır. Evet, bazı sol değerlere yakındır. Zorunlu şartlar gereği devletçiliği savunmuştur ama aynı zamanda özel teşebbüsün oluşması ve şirketlerin kurulması için banka kurdurtmuştur. Sair açılardan liberalizme daha yakındır. Atatürk bir devrimcidir ama hiçbir zaman Bolşevik politikaları benimsememiştir. Atatürk yönü batıda olan, evrensel değerlere inanan bir vatanseverdir. O büyük bir Türk milliyetçisidir. Kazanan CHP değildir. Kaybeden AK P’arti’dir. Kazanan sol CHP değil, Atatürkçü CHP’dir. CHP’nin solu SHP’de kaldı, bu unutulmamalı. Türkiye’de elbette sol bir parti tek başına bir gün iktidar olabilir ama bu, milliyetçilikten uzaklaşmadan, Türk insanının ilerleme arzusunu öldürmeden, ona yaşam sevinci vererek ve bilim, inovasyon, felsefe ve sanat gibi kulvarlarda önünü açan melez bir doktrin ile mümkündür. Zaten buna neoliberalizm ya da yeni sol değil dijital demokrasi ya da dijital sosyalizm diyoruz.
Türk milleti iddialı insanları sever. İddialı bir şekilde bir hayalini gerçekleştirmek için ortaya çıkan herkese geçmişte olduğu gibi bugün de yarın da kredi açar. 2024 yerel seçimlerini kaybeden ya da kazanan partiler değil şahıslar olmuştur. Eskiyi temsil eden isimler yavaş yavaş tasfiye sürecine girmiştir. Bazı muhalif partiler genel seçim yenilgisini son derece yanlış analiz ettiler. Orada kaybeden Kılıçdaroğlu’ydu, CHP değil. Ama parti hatasında ısrar etseydi sandığı gömülürdü. Kendilerini yenileyerek bu süreci zafere çevirdiler. Benzer özeleştiriyi veremeyenler ve dinamiklere göre değişen ama aynı zamanda ilkeli bir söylem üretemeyen partiler hezimetle yüzleşirler.
Son olarak, en az ekonomik sıkıntı içerisinde kıvranan emekliler ve ev hanımları kadar gençlerin sonucu belirlediğini düşünüyorum. Sokaklarda sevinç gösterisinde bulunanların önemli bir kısmını oluşturan, dünyanın nereye aktığını gören, eğitimli ve idealist gençler, hayatlarının geri kalan kısmında ilerlemek, icat etmek, yaşamak ve gülmek istiyor. Mesaj budur.