Yeniden AB sevdası

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI

Marksist Felsefeci Antonio Gramsci Felsefe Defterlerinde siyasal ortamı betimlerken şu tümceyi kurmuştu: “Eski ölüyor ancak yeni henüz doğamıyor, bu başıboş dönemde ortalığı her türden ölümcül belirtiler kaplıyor.” Bugünlerde Türkiye-AB ilişkileri de böyle. Türkiye 2005 yılında AB ile tam üyelik görüşmelerine başladı ve durdu, hatta geriye gitti. Türkiye bugün AB ile ilişkileri yeniden ısıtmaya, adeta “ikinci yeninin” peşine düştü.

Neden AB-Türkiye ilişkileri bu hale geldi? Yanıt kısa; Türkiye tam üye olma koşullarını yerine getirmedi, direndi, hatta ilişkilerde AB’yi sürekli hemen her konuda suçladı, Hollanda’ya bir bakanını mülteci gibi sokmaya kalktı. Yani on beş yıllık dönemde yapılan yanlışlıkları sıralamaya kalksak kitap olur. AB üyesi bazı ülkeler de bunu fırsat bilip Türkiye’nin bu yaptıklarına el ovuşturdu, kışkırttı.

Şimdi bu yanlışlıkların altında ne yatıyor, bakalım. Bu süreçte Türkiye, AB’nin vazgeçilmezleri olan “kurala dayalı bir ekonomi ve hukuka dayalı bir yönetim” istemedi. Hukuka dayalı yönetim derken elbette AB hukukunu kast ediyorum. Örneğin AB’nin temel ilkelerinden birisi olan siyasal yönetimin çoğunlukçuya değil, çoğulculuğa dayanması iken, Türkiye tam tersini yaptı. AB üyeleri için AİHM kararları ulusal hukuk sisteminin üstündedir, biz iktidarın küçük ortağının aklına uyup bu kararları “yok hükmündedir” diyerek görmezlikten geldik.

Hal böyle iken Türkiye neden birdenbire yine yüzünü AB’ne dönme ihtiyacını hissetti? İşte birkaç ana neden:

• Yaşanan ekonomik krizin ardından gelen salgın Türkiye’nin finansman ihtiyacını çok artırdı, yani Türkiye’nin paraya ihtiyacı var.

• Türkiye dış politikada yalnız kaldı.

• ABD’de başkanlık koltuğuna oturacak Biden’ın, Türkiye’ye karşı daha sert önlemlere başvurma olasılığının artması nedeniyle bu baskıyı dengelemek için AB’nin yanına almak istenmesi.

• Uzun süredir devam eden siyasal İslam temelli dış politika artık Ortadoğu’da bile kendine zemin bulamıyor. Son olarak Katar-Suudi Arabistan ilişkilerinin normalleşmesi ile Türkiye’nin bu coğrafyada tümü ile yalnız kalması.

Şimdi Türkiye adeta AB ile yeniden nişanlanmak istiyor, ancak nişanı atan Türkiye idi. AB geri döner mi, yoksa “bir süre bu ayrılık devam etsin, seninle yeniden nişanlanmak için gözlemleyeyim, bu arada sen de on beş yıl önce kabul ettiğin şartlarımı yerine getirmeye başla, bir süre sonra yeniden konuşalım” mı der? Böyle demiş olacak ki, Türkiye yeniden ekonomi ve hukuk reformu yapacağını söylemeye başladı.

Türkiye eğer reform konusunda samimi ise acele etmeli ve somut adım atmalı. Yoksa AB’yi tamamen unutmalı. Çünkü ne AB ne de Türkiye bir 60 yıl daha bekleyemez.

Yani AB ile Türkiye’nin yeni bir düzeni kurması öyle kolay olmayacak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Gizli veri 02 Ekim 2024
Venezuela’nın kaderi 21 Ağustos 2024