Yeni Yöneticiler için “3P” Yaklaşımı

Hakan OKAY
Hakan OKAY Helikopter Bakışı

Kurumlarda her türlü görev yapan yeni yöneticilerin ve yönetici adaylarının, çağımızdaki belirsiz ekonomik ve rekabetin yoğun olduğu koşullarda, ayrıca bireysel ve kurumsal müşterilerin yeni beklentileri karşısında, sadece prosedürlere, şirket kurallarına ve görev tanımlarına bağlı kalmaları ve buna göre kararlar almaları yetersiz kalmaktadır.

Bir yanda güncellenmemiş kurumsal yönetmelikler, diğer yanda ise, pazarın gerçekleri ve müşterilerin beklentileri, işlerin hızlı çözümlenmesi ile tezat oluşturmaktadır. Bu durum da işleri olumsuz yönde olumsuz yönde etkilemektedir. Rekabete karşı koymak, müşterilerin beklentilerine daha etkili ve verimli olmak için somut adımlar atmak isteyen yöneticilerin kararlarını veya aksiyonlarını kısıtlanmaktadır. Bu olumsuz durum, pazar payı kaybına, müşteri memnuniyetsizliğine ve sonuçta kurumun küçülmesine kadar giden bir süreci tetikleyebilir. Oysa, geleceğin yöneticileri, işlerini kurallara uygun ve iyi yapan kişilerden değil, işlerini farklı yapan yöneticilerden seçilecektir. Bu nedenle, yeni yöneticilerin veya yönetici adayları için “3P” yaklaşımını önermekteyim: Proaktif, Pragmatik ve Pratik olmak.

Önce iş dünyası için bu üç kavramı açıklamakta fayda vardır.

Proaktif olmak: 

Oluşabilecek riskleri veya fırsatları önceden tahmin edebilme becerisine sahip olmak ve olaylar geliştiğinde önceden hazırlanmış plan veya program çerçevesinde aksiyon almaktır. Proaktif yöneticiler olayların öncesinde düşünür ve her türlü olasılık için uygun bir tepki vermeyi düşünürler. Bu durum yöneticilerin güvenle hareket etmelerini sağlar, oysa reaktif yöneticiler olayların oluşmasını bekler, riskler veya olumsuzluklar karşısında panikleyebilirler. Acil verilen kararlar ya yeteri kadar etkili olmaz ya da işletmeyi tehlikeye atabilirler. Proaktif yöneticiler, ortada riskli veya tehlikeli bir durum yokken bile, işle ilgili (Stratejik yönetim, finans, üretim, pazarlama, ihracat, markalaşma, yeni pazarlara açılma… vb. gibi) konularda kendilerini geliştirirler, deneyimli insanların deneyimlerinden yararlanırlar, sürekli bilgi toplar ve analizler yaparlar; kısaca her senaryoya hazır olurlar.

Pragmatik olmak: 

İşletmenin kurallarına %100 bağlı kalmadan, mantıklı, gerçekçi ve yararlanıcı yaklaşım sergileyerek, hızlı çözümler üretmek ve kurum veya ilgili birim yararına uygulamalar yapmaktır. Ancak her üretilen hızlı çözümün bazı riskler de içerdiğinin bilincinde olup, aksiyonların yararlı olması için, 360 derece düşünme yeteneğine sahip olmaktır. Pragmatik olmayan yöneticiler, olaylar karşısında prosedürlere veya kurallara bağlı kalırlar, aksiyon alamazlar, onay beklerler veya donup kalırlar. Kuşkusuz pragmatik olmak demek, kurallara uymamak anlamına gelmemektedir. Pragmatik yöneticiler, her zaman kısa veya kestirme bir yol bulurlar, işletme yararına olacak faaliyetler yaparlar.

Pratik olmak: 

Her işin veya görevin bir tanımı ve gerçekleştirme şekli vardır, genellikle bu tanımlar işlerin sonuçlandırılmasını uzatır ve bu süre içinde olay katlanarak daha büyük sorunlara neden olabilir. Oysa pratik yöneticiler, uzun araştırmalara, analizlere veya uzun toplantılara gerek kalmadan, olayları yerinde inceleyip, anlık olarak çözüm veya fikir geliştirirler. Hatta geliştirdikleri bu çözümleri daha sonra genel uygulama olarak da devam ettirebilirler.

“3P” yaklaşımı sergileyen yöneticiler, aldıkları her kararı ve aksiyonu, 2000 yıl öncesinde İzmir dağlarındaki Temnos'da (Görece Kale) doğan Hermagoras tarafından ortaya konan 5N 1K yaklaşımı olan “Ne, nerede, ne zaman, neden, nasıl ve kim?” soruları üzerinden açıklayabilirler.

İş dünyası, bilim dünyasından farklı olarak, geriye doğru kuramlaşır. Yani bilim dünyasında, genellikle önce hesaplar, deneyler, anketler yapılır, istatiksel olarak hesaplanır, geçerliliği ölçülür ve ortaya bir kuram (İlke) konur ve uygulanmaya başlanır. Örneğin tıp, mühendislik, kimya veya benzeri alanlarda uzun süren laboratuvar ve Ar-Ge çalışmaları yapılır, sonrasında gerçek hayatta uygulanır.

Oysa iş dünyasında ve özellikle pazarlama, satış, yönetim, üretim ve müşteri ilişkileri konularında olmak üzere, yukarıda söz etmiş olduğum “3P” yaklaşımı ile önce çeşitli uygulamalar denenir, eğer başarılı olursa kuramlaştırılır, kuralları yazılır, hatta son yıllarda çeşitli bilgisayar programları için yazılımları yapılır ve uygulamalar sürdürülür. Örneğin bugün büyük şirketlerin neredeyse tamamında kullanılan CRM programları, sosyal medya yönetimi, halkla ilişkiler ve reklam çalışmaları (Gerilla pazarlama, viral pazarlama, ağızdan ağıza pazarlama…vs.) böylesi uygulamalar, önceden düşünülmüş ve kuralları belirlenerek yapılmış uygulamalar değildir. Bir işletme veya birileri bu uygulamayı bir şekilde başlatmış, yararı görülünce, diğer kurumlar tarafından da uygulanmış, sonradan da genel kuralları yazılmıştır. Hatta ilk uygulandıklarında beklenen sonuçlar da elde edilememiş, hatta bazı hatalar veya zararlar da oluşmuş olabilir. Ancak sonradan her detay düşünülerek yeniden tasarlanmışlardır. Günümüzde özel sektörden çıkan birçok uygulama, daha sonra akademik kitaplara girmiş ve temel kuralları yazılmıştır. Örneğin, JIT (Just in time), Kaizen Yaklaşımı, BDG Matrisi, AIDA Prensibi, CAGE Analizi gibi günümüzde sıklıkla kullanılan yaklaşımlar, iş dünyasının bilim dünyasına kazandırdığı kuramlardır.  

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Stratejide 3C Modeli 11 Kasım 2024
Grup düşünüşü 04 Kasım 2024
Diderot Etkisi 21 Ekim 2024
Kariyer çıpası 14 Ekim 2024
Stratejinin 5P’si 07 Ekim 2024