Yeni nesil İK
“Yetenek Alışverişi Programı'nı başlatıyoruz! Kuşaklar arası öğrenme ortaklığı kuracağımız bu programda kendimizi ve karşımızdaki kişiyi daha iyi anlamaya, fark etmeye ve güçlendirmeye götürecek bir yolculuğa çıkacağız. Programın detaylarını paylaşmak üzere tüm çalışanlarımızı 29 Temmuz Çarşamba günü saat 15:00'te Yetenek Alışverişi Sunumu'na davet ediyoruz.”
Yukarıda, çalışan memnuniyetini ilke edinmiş yeni nesil bir şirketin insan kaynakları (İK) biriminden, çalışanlara gönderilmiş bir duyuru metnini okudunuz. “Duyduğunuzu Hiç Dinlediniz mi?” Bu da aynı şirkette düzenlenmiş ilginç bir diğer etkinliğin başlığı. Bunun gibi birçok eğitim programı, şirketin İK biriminin teşvikleriyle düzenleniyor. Amaç, çalışanlar arasındaki bilgi, yetenek ve ilgi alanlarının paylaşımını sağlayarak firmalarından duydukları memnuniyeti ve aidiyet duygusunu güçlendirmek. Örnek olarak seçtiğimiz şirketin, 2020 yılında kendi kategorisinde Türkiye'nin en iyi işvereni seçildiği dikkate alındığında, tercih edilen İK stratejisi ile başarının sağlandığını kabul etmek gerekiyor. Bunun gibi sadece dönemsel kâr-zarar eksenli bakış açısıyla değil, sürdürülebilir gelişmeyi sağlamaya yönelik daha çağdaş uygulamaları benimsemiş firmaların ülkemizde de artması ekonomimiz açısından son derece önemlidir.
Şirketlerde personel bölümlerinden, İK birimine geçişin sadece kavramsal bir değişiklik olmadığını, özlük veya bordrolama gibi idari fonksiyonların ve mevzuata hakim olmanın ötesinde, işe alımdan eğitime, işveren markasından terfilere kadar geniş bir perspektifte, yaratıcı yeni fikirleri uygulamaya dönük bir dönüşümü kapsadığını belirtmek gerekiyor. Bu tür şirketlerde İK birimi, çalışan ile şirket arasında görev ve sorumlulukları düzenleyen bir birim olmanın çok ötesine geçerek, yönetim kararlarının şekillenmesinde rol alan, anlaşmazlıklarda makul bir çözüm arayan bir birim konumuna getiriliyor.
Araştırmalar, iş yerinde kendisine değer verildiğini gören çalışanın işlerine, iş arkadaşlarına ve şirketine daha bağlı olduğunu ve bu durumun iş verimliliğini arttırdığını gösterince, yeni nesil İK birimleri de, çalışanların üretkenliğini ve performansını arttıracak projelere yöneldi. Bu prensiple çalışan İK birimleri, sürekli eğitim, öğretim ve kariyer gelişimini sağlayan programlar geliştirmek için kafa yormaya başladı. Bu dönüşüm, stres yönetimi atölyeleri, meditasyon odaları gibi çalışanların zihinsel rahatlamasına imkan tanıyacak ortamların yaratılması boyutuna kadar vardı. Hazırlanan refah programları ile çalışanların tükenmişliği azaltılırken, fiziksel ve zihinsel yönden rahatlamaları sağlanarak, üretken bireyler olmaları hedefleniyor. Şüphesiz, bu yeni nesil İK uygulamaları iyi uygulama örneği olarak artmaya devam edecektir.