Yeni iş alanları
Küresel salgın ve buna bağlı ekonomik sıkıntılar dünya genelinde yüz milyonlarca insanı yoksul hale getirmiştir. Dünya Bankası araştırmalarına göre salgın “Yeni Yoksul” diye bir sınıfın ortaya çıkmasına neden olmuştur. “Yeni Yoksul” büyük çoğunlukla şehirlerde yaşayan, 15 yaş ve üstü, imalat, hizmet ve ticaret sektöründe çalışanlardan oluşmaktadır. Bu grup 2019 öncesi kronik yoksulluk sınıfının hemen üstünde yer almaktaydı. Dünya Bankası’na göre yeni gruplar şu şekilde sınıflandırılmakta; kronik (uzun süreli) yoksul, yeni yoksul ve yoksul olmayanlar. “Yeni Yoksul” sınıf kronik yoksullardan daha eğitimli, yoksul olmayanlardan ise daha az eğitimli. Araştırmalar salgının özellikle şehirli nüfusta yoksul sayısını arttırdığını ortaya koymaktadır. İmkânı olan ülkelerde merkezi yönetimler insanların daha yoksullaşmasını önlemek için önemli maddi desteklerde bulundular. İmkânı olmayan ya da imkanlarını yönetme başarısı gösteremeyen ülkelerde ise çoğunlukla imkanı olan bireylerin yoksulluğa itilenlere yardımı yerel yönetimler eliyle organize edilmeye çalışıldı. Bu bağlamda çok anlamlı projeler hayata geçirildi. Ancak herkes biliyor ki bu sürdürülebilirliği olmayan bir çözüm. Kalıcı çözüm, yeni iş alanları yaratmak ve yoksulluğa itilenleri kabiliyetleri oranında bu alanlarda değerlendirmek. Şehirlerde girişim eko sistemini geliştirmek, girişimciliği desteklemek ve böylece yeni iş alanları oluşmasını sağlamak yoksulluğu azaltmanın “her derde deva” ilacı. İş imkânı, daha iyi ücretler ve azalan yoksulluk oranı buna bağlı.
Brand Finance “Soft Power Index – 2022” algı araştırması sonuçlarına göre iş kurmanın, iş yapmanın kolay olduğu ülkeler sıralamasında Türkiye 120 ülke arasında 8. sırada geliyor. Oldukça iyi bir sonuç, Türkiye bu alanda İngiltere ve İsveç ile aynı puana sahip. Peki, Türkiye dışında kalan 119 ülkenin algısı bu yönde iken şehirlerimizin yurtdışı işbirlikleri ile yeni iş alanları yaratılması karnesi ne durumda? Kalkınma Ajansları bu konuda ne kadar başarılı? Örneğin, tanıdığım şehirlerde yerli - yabancı işbirliklerini yönlendirecek, yüreklendirecek “eşleştirme – matchmaking” buluşmaları düzenlendiğine dair bir kanı edinemiyorum. Eşleştirme buluşmaları, belli bir iş kolunda ilerlemiş, bilgi ve deneyim sahibi şirketler ile bu iş kolunda yatırım yapmak, gelişmek isteyen yerel girişimcilerin bir araya getirildiği toplantılar. Girişim çöpçatanlığı da denebilir. Bu toplantılar öncesi yerel yönetimlerin şehrin geleceğini belirleyecek iş alanları ile ilgili öngörüsü belirlenmiş mi? Taraflar bu konuda bilgi sahibi mi? Örneğin tarımda katma değerli ürün elde etmek istiyoruz. Tarladan masaya olan süreçte ürüne değer katacak onca yeni gelişme var. Bu sürecin hangi diliminde bilgi, deneyim sahibi firmaları yerel girişimciler ile buluşturacağız? Elde bir yol haritası var mı? Benzer şekilde turizm alanında. Değer yaratan turizme her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Toptancı turizmden, yükte hafif pahada kıymetli perakendeci turizme geçiş için geç kalıyoruz.
Ülkeler sırası ile normalleşme dönemlerine geçiyorlar, salgınla ilgili kısıtlamalar birer – birer sonlandırılıyor. İki yılı bulan sıkıntılı süreçte elde edilen bilgi ve yaşanan deneyimden çıkarılacak dersler ile bir “salgın sonrası eylem planı” hazırlığına hızla başlanması gerekiyor. Bu plan mevcut işlerin, sürdürülen ekonomik faaliyetin yüceltilmesi, ürün ve hizmetlerin daha değerli hale getirilmesi için atılacak adımları kapsıyor olmalı. Salgın sonrası fırsatları belirlemek, onlar üzerine yatırım yapmak, şimdiden pazar üstünlüğü sağlamak için harekete geçmek ve böylece yeni yoksulluk ve kronik yoksulluk için sürdürülebilir çözümler geliştirmek yerel yönetimlerin birinci önceliği olmalı.
Haftanın Şehri: FRANKFURT, ALMANYA
FRANKFURT, 800 bine yaklaşan nüfusu ile Almanya’nın 5. büyük şehri. Şehir ticaret, kültür, eğitim, ulaşım alanında küresel bir merkez. Sınıflandırmalara göre bir “alfa şehir”; seçkin bir şehir. Avrupa Merkez Bankası’nın yanı sıra şehirde 400’e yakın banka merkezi bulunmakta. Frankfurt Borsası 2,65 trilyon dolar toplam hisse değeri ile dünyanın en önemli finans kuruluşlarından biri. Dünyanın en büyük, tarafsız internet taşıyıcı ve veri merkezi DE-CIX bu şehirde ve Frankfurt saniyede 10 terabit trafik ile dijital dünya başşehri olarak kabul edilmekte. Şehir aynı zamanda önemli bir fuar merkezi. Dünyanın en büyük kitap fuarı burada düzenleniyor. Havaalanı ulusal havayolu şirketinin merkez üssü. Dünyaca ünlü eğitim kurumu Goethe Enstitüsü burada bulunuyor.
Zaman içerisinde şehre birçok lâkap yakıştırılmış; Bankfurt, Krankfurt, Angstfurt, Mainhattan (şehir Main Bölgesinde yer alıyor; oranın Manhattan’ı gibi). Yorumculara göre bu alaycı lâkaplar hep kıskançlıktan kaynaklı. Şehir Orta Çağ’dan beri bir ticaret ve finans merkezi. 2. Dünya Savaşı öncesi şehirde Orta Çağ dönemi 1,250 yarı ahşap bina bulunmakta ve önemli bir cazibe alanı oluşturmaktaymış. Savaş sırasında bu binalar çıkan yangınlarla yok olmuş. 70’li yıllarda vahşi kapitalizm tepkisiyle şehirde yaşanan huzursuzluklar, sokak çatışmaları nedeniyle şehre Krank (hasta) lâkabı eklenmiş. 80’li yıllarda bankaların merkezi haline gelen şehre bu defa da Bank (banka) lâkabı takılmış. Bu iki lâkap fırsat doğduğunda tekrarlanır hale geldi; finansal kriz dönemlerinde “KrankFurt” gibi.