Yeni dönemin üç riski
İklim krizinin sonuçlarına doğrudan maruz kalan sektörlerin başında sigortacılık geliyor. Dünya genelinde yaşanan doğal afetlerin sayısının ve şiddetinin artması, sigorta şirketlerinin risk değerlendirme süreçlerini de zorlaştırıyor.
Monopoli Sigorta Kurucu Ortağı Erol Esentürk, “Küresel ısınma, sera gazı gibi tanımlarla hayatımıza giren küresel iklim değişikliği önceleri buzulların erimesi ile ifade edilirken aradan geçen yıllar nasıl büyük tehditler geliştirdiğini şahitlik ederek öğrenmemizi sağladı” diyor. Esentürk, dünya genelinde yaşanan afet tablosunu şöyle özetliyor: “Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu tarafından yayımlanan Dünya Afet Raporu’na göre, son 10 yılda gelişen afetlerin yüzde 83’ü sel, fırtına ve sıcak hava dalgaları gibi hava ve iklim bağlantılı şiddetli olaylardan kaynaklandı. Yine son 10 yılda 2 bin 355 iklim kaynaklı hava felaketi yaşandı ve bunun sonucunda 410 binden fazla insan hayatını kaybetti.”
Aon Küresel Felaket Raporu’na da değinen Erol Esentürk, 2020 yılı içinde dünya üzerinde yaşanan küresel felaketlerin 268 milyar dolarlık bir kayba neden olduğunu ve bunun sadece 97 milyar dolarlık kısmının sigortalandığını söylüyor.
“Kaybın sigortalı kısmı bir önceki yüzyıla göre yüzde 40 artsa da hala küresel iklim krizlerinin etkilerini anlama, önlem alma ve hasarın giderilmesi noktalarında hala felaketlerin gerisinde seyrediyoruz” yorumunu yapan Esentürk ile iklim krizinin sigorta sektörünü nasıl etkilediğini konuştuk:
Yeşil ekonominin getireceği risklere uygun çözümler
“Küresel ısınma kendini iyiden iyiye hissettirirken ‘yeşil ekonomi’ kavramı popüler hale geldi. İş dünyası yatırımlarını yeşil ekonomi alanına kaydırdı, sigorta sektörü de buna paralel olarak gelecekte oluşabilecek risklere uygun çözümler üretmeye odaklandı. Sektörel olarak poliçelerin kapsamının yeni ekoloji realitesine göre düzenlenmesi gündemde. Kısa ve orta vadeli planlar oluşturan sektör, öncelikli olarak müşterilerini konu ile ilgili bilinçlendirerek sigorta sahipliği oranını artırmayı hedeliyor. Monopoli Sigorta olarak, biz de; iklim krizinin yol açtığı hasarların veya yol açabileceği muhtemel hasarların ekonomiye getirdiği veya getirebileceği yüklere odaklandık. Yeni dönemin risklerini; aşırı güçlü hava değişimi nedeni ile oluşacak hasar ve kayıplar; yeşil ekonomiye geçişte eski teknolojilerin büyük oranda değer kaybetmesi ile ortaya çıkacak zararlar ve var olan üretime yatırım yapmış finansör zararları olarak sıralayabiliriz.”
2021 Türkiye için iklim krizini derinden hissettiğimiz bir yıl oldu Türkiye’de doğal afet algısı uzun yıllar deprem ile ilişkiliydi. Devletin de desteği ile deprem ve bağlı riskler için DASK konusunda belirli bir bilinç oluştu. Ancak 2021 yılı Türkiye için iklim krizini derinden hissettiğimiz bir yıl oldu. 54 farklı ilde yaklaşık 150 bin hektarlık bir alan orman yangınlarından etkilendi. İklim krizinin neden olduğu kayıpları konuşurken orta ve uzun vadede altyapı sistemlerinden üretim tedarik zincirlerine uzanan büyük bir ağın etkilendiğini göz ardı etmemeliyiz. Yaşadığımız orman yangınları sırasında 72 bin dekarlık ekili dikili alanın zarar gördüğünü biliyoruz. Yanı sıra binlerce çiftlik hayvanının, yaban hayvanlarının ve Marmaris’in meşhur çam balının mimarı arıların da yok olduğunu duyuyoruz. Gördüğümüz hasarının dışında uzun vadede etkilerini yaşayacağız.
700 milyar dolarlık araç sigortacılığını büyük bir dönüşüm bekliyor
“Geçmişte bilimkurgu olarak nitelendirilen elektrikli araba ve sürücüsüz araç projeleri şimdilerde araba markalarının ürün kataloglarında yerini aldı. Elektrikli araç pazarının yıllık pazar payının yüzde 45 olması beklenirken, sürücüsüz araç pazarı yıllık ortalama yüzde 16 oranında büyüyor. Söz konusu teknolojinin sürücü deneyiminin yanı sıra şu anki değeri 700 milyar dolar olan araç sigortacılığını da dönüştüreceği tahmin ediliyor. Sürücüsüz araçlar otomotiv sektörünü domine ederken sigorta sektörü paydaşlarını, hukuki, finansal ve yazılımsal olarak hizmetlerini modernleştirmeye odaklanmaya zorunlu bırakıyor. Risk kriterleri ve prim katsayılarının değişmesi bekleniyor. Madalyonun öbür yüzünde ise global ölçekte aşırı yakıt tüketimi, otonom teknoloji nedeniyle oluşabilecek istihdam kaybı ve enerji talebinden dolayı ortaya çıkacak cari açık, sürücülü araçlar ile sürücüsüz otomobillerin araç trafiğinde yapacakları olası kazalarda sorumluyu tespit etmenin ve sigorta hasar ödemelerinin düzenlenmesinin güçleşmesi ve en önemlisi kasko sigortası ve trafik sigortası düzenlemelerinde yazılım hataları, sensör problemleri gibi hatalardan kaynaklanan risklerde teminat ve lehdar belirlemelerinin kıstaslarının belirsizliği sayılıyor. Yeni dönemde, sigorta şirketlerinin prim hesaplaması için yeni yöntemler belirlemesi kaçınılmaz olacak. Yeni dönemin primleri düşürmesini ve araç ömürlerini uzatmasını bekliyorum. Burada en önemli nokta, otonom araçların yapacağı olası kazalarda, sigorta şirketlerinin sorumlu olarak araç sahibini mi, aracı üreten firmayı mı sorumlu tutacağı. Belki de bugüne göre bambaşka bakış açıları ortaya çıkacak.”
Sigorta sektörü iklim değişikliği ile mücadelede 4 konuya odaklanıyor
Sigortacılığın temeli riskin tanınması, modellenmesi ve yönetilmesi esasına dayanır. İklim krizi en uzun vadeli risklerden biri olarak tanımlanıyor. Yurtdışında yapılan çalışmalarda sigorta sektörünün iklim değişikliğine karşı savaşında dört temel konu üzerinde durulduğunu görüyoruz” diyen Monopoli Sigorta Kurucu Ortağı Erol Esentürk, bunları şöyle sıralıyor:
Portföy Sigortası: Sigorta şirketlerinin müşteri tabanları vasıtasıyla değişimi yönlendirmesi ve iklimle ilgili ürün ve hizmet tekliflerini uyarlamaları
Yatırım Portföyü: İklim krizinin ilerlemesini yönlendiren yatırım uygulamalarını ve taktiklerinin benimsenmesi; karbon emisyonları gibi çevresel, sosyal ve yönetişim faktörlerini yatırım kararlarına ve hedeflerine entegre etmek, yenilenebilir enerji gibi sektörlere yatırım yapmak.
Dahili Emisyonlar: Tedarikçiler dahil olacak şekilde şirket içi operasyonlarda emisyonları ölçmek ve sürdürülebilirlik konusunda aktif olarak çalışmak.
Düzenleyici ve Raporlama: Şirketin iklimle ilgili riski, karbon ayak izi ve iklim eylemini destekleme çabaları hakkında şeffaflık sağlanması.