Yeni bir on yıla girerken yerlilik ve millilik

Bir anı

Bir eğitim kurumunda proje yapıyordum. Aylardan aralık idi. Proje grubuyla yaptığım toplantıdan sonra müdürün odasına uğradım. Proje ile ilgili konuştuk. Baktım masa üstünde bir meyve tabağı ve muhtelif kuru yemişler. Müdür: “Hocam buyurun; yerli malı haftası için çocuklar getirmiş” dedi. Tabaktaki muz ve üstündeki etiket dikkatimi çekti. Etikette yabancı bir marka vardı. Yerli malı haftasına çocuklardan birisi ithal muz getirmişti. “Muz da bayağı yerli ve milli imiş” deyip göz kırptım. Müdür acı acı gülümsedi.

Her sektördeki yabancı markalar arasında “Yerli ve milli” nutuklarını duydukça yukardaki anım aklıma geliyor, gülüyorum.

21. yüzyılın üçüncü on yılına girdik. Hep âdettendir, her yılbaşında gelecek yıla dair dileklerde bulunur kişiler. Ben de gelecek on yıla ilişkin, “yerli ve milli” dileklerimi yazmak istedim.

Nasıl bir on yıl arzu ediyorum?

- Bizim gerçek “yerli ve milli” değerlerimiz güzeldi. Saygı ve sevginin egemen olduğu, “Yerli ve milli” değerlerimizin değerinin bilindiği bir on yıl arzu ediyorum.

- “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesi Gazi Mustafa Kemal’in ortaya koyduğu çok rasyonel, hem de “yerli ve milli” bir dünya görüşüdür. Yurtta ve dünyada huzur ve barışın olduğu, Müslüman dünyasının jandarmalığına soyunmayacağımız bir on yıl arzu ediyorum.

- Cumhuriyet yönetimleri bu ülkeye “yerli ve milli” değerli üretim tesisleri kazandırdı; hem de yokluk içinde, büyük fedakârlıkla. Bu tür tesislerin yeniden kurulabileceği, mevcutların hovarda mirasyedi edası ile babalar gibi satılamayacağı, değerbilirliğin yaşandığı bir on yıl arzu ediyorum.

- Bu millet yedi düvele tüm renkleri ile savaş verdi. Sofralarımızın, türkülerimizin, gönüllerimizin zenginliği bu çeşitlilikten kaynaklanır. Din, mezhep, cinsiyet, siyasal görüş ayırımcılığı yapılmadan, bu topraklarda yaşayan herkesin, “yerli ve milli” görüldüğü bir on yıl arzu ediyorum.

- “Yerli ve milli” devletimiz “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” düsturu ile can buldu. Bu gelişen dünyada “yerli ve milli” olarak, kimseye boyun eğmeden kalabilmemiz için, hurafelerden arınmış, bilim ve teknolojiye dayalı bir eğitim sisteminin geçerli olduğu bir on yıl arzu ediyorum.

- Bir devlet, itibarını saygın kurumları ile kazanır. “Yerli ve milli” kurumların, kurum gibi kurum olduğu; kurumların, saygınlığını kazandığı bir on yıl arzu ediyorum.

- İşletmelerin başarısında insan, en önemli girdidir. Ancak tüm roller yetkin ve yetenekli kişilerce oynanırsa başarıya ulaşılır. Tüm rollerin dağıtımında liyakatin tek seçici olacağı bir on yıl arzu ediyorum.

- Adalet mülkün temelidir. Adalet, herkes için gereklidir. Kişilerin adalete güvendiği, haklarını sadece adaletine inandıkları ve güvendikleri “yerli ve milli” mahkemelerde aradıkları bir on yıl arzu ediyorum.

- Dünya, rekabetin daha da şiddetleneceği bir küresel köye dönüşmüş durumda. Böyle bir piyasada ayakta kalmanın yolu farklı ürünlere sahip olmaktan geçmektedir. Farklı “yerli ve milli” ürünlerimizle dünya piyasalarında söz sahibi olacağımız bir on yıl arzu ediyorum.

- Dini inanış, kişilerin vicdanlarında yer almalıdır. Bütün gelişmiş ülkelerde din ve vicdan özgürlüğü vardır; din, kişiseldir; din ve devlet işleri birbirinden ayrıdır. Devletin dine, dinin devlete karışmadığı bir on yıl arzu ediyorum.

- Her seviyedeki liderler, toplumlara sevgi ve saygı ile yaklaşır, yol gösterir, ilham verirler. Her kademedeki yetkililerin bu sorumluklarına sahip çıkarak, bilgileri, gerçek “milli ve yerli” davranışları ve söylemleri ile topluma örnek olacağı bir on yıl arzu ediyorum.

Sonuç

Hamburger yerken vejetaryen nutukların atılmadığı, “yerli ve milli” bilincin çocukluktan itibaren geliştirildiği, ancak “yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesinin geçerli olması gereken küresel bir köyde yaşadığımızın unutulmadığı bir on yıl arzu ediyorum.
Hepinize sağlıklı, mutlu, huzurlu, sevgi dolu bir on yıl diliyorum.
Sevgi ve saygılarımla…