Yeni bir “kentsel gündem” gerekiyor
2050 yılında dünya üzerindeki her üç kişiden ikisinin kentsel alanlarda yaşayacağı öngörülüyor. Bu oran; 2,5 milyar insanın daha şehirlerde yaşayacak olması anlamına geliyor. Son IPCC raporuna göre; kentsel genişlemenin yaklaşık yüzde 90’ı gelişmekte olan ülkelerde, çoğu tehlikeye açık alanların yakınında, gayri resmi ve plansız yerleşim yerlerinde gerçekleşiyor. Kentler büyüdükçe iklim ve afet riskine maruz kalma oranları da artıyor.
Bir şehrin dayanıklılığına ve sürdürülebilirliğine ne kadar erken yatırım yaparsak, bu yatırım o kadar etkili olacak.
Geçtiğimiz sene Polonya’nın Katowice şehrinde düzenlenen Birleşmiş Milletler Dünya Kentsel Forumu (World Urban Forum - WUF), sürdürülebilir kentleşme konusunda önemli bir konferans. WUF ilk olarak 2001 yılında Kenya, Nairobi’de, “hızlı kentleşme” ve bunun, topluluklar, şehirler, ekonomiler, iklim değişikliği ve politikalar üzerindeki etkisini incelemek amacıyla gerçekleşti.
Hedefini; tüm paydaşlar arasında sürdürülebilir kentleşme bilincini artırmak; açık ve kapsayıcı tartışmalar, en iyi uygulama ve politikaların paylaşımı ile sürdürülebilir kentsel kalkınma hakkında toplu bilgiyi geliştirmek ve farklı paydaşlar arasındaki iş birliğini teşvik etmek olarak tanımladı.
Şehirlerimizi şekillendirme biçimimizde köklü bir değişim gerektiriyor
BM-Habitat İcra Direktörü Maimunah Mohd Sharif’in ifade ettiği gibi: “’Yeni Kentsel Gündemi’ uygulamak ve ‘Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na ulaşmak için fazla bir vaktimiz yok. Dolayısıyla, yaşam çevrelerinin oluşumunda sorumlu olan tüm meslek insanlarının, tüm örgütlerin, tüm yönetimlerin birlikte harekete geçmesi gerekiyor.
Sharif’in geçen seneki kapanış konuşmasından birkaç cümleyi hatırlatmakta fayda var: “İklim acil durumu, salgın hastalıklar, konut krizi, şiddet ve çatışma, hepsi şehirlerde birleşiyor. Daha iyi bir kentsel geleceğe dönüşmek istiyorsak, kentsel krizlerle giderek daha fazla uğraşmak zorunda kalacağız ve bunlara yönelik hazırlanmamak için hiçbir bahanemiz yok. Kentsel yoksulların sayısının artması gibi bu krizler, yaşama ve şehirlerimizi şekillendirme biçimimizde köklü bir değişim gerektiriyor. Hem belediye başkanlarının hem de yerel yönetimlerin ilk müdahaleci oldukları ve bu değişimi gerçekleştirmek için topluluklarını harekete geçirebilecek, daha yeşil, daha sağlıklı ve daha dayanıklı şehirlere doğru hızlanacak bir konumda oldukları açık bir şekilde kabul edildi. Ulusal hükümetler, çok seviyeli yönetişime açıklık getirerek, gençleri ve yerel yönetimleri karar verme masasında toplayarak ve özel sektörün yardımıyla erken yatırım yaparak bu dönüşümü hızlandırabilir.”
Sonuç olarak; şehirlerin dönüşümü için kararlılık, şeffaflık, yenilikçilik, işbirliği ve tabii ki vicdan gerekiyor. İnsan temelli bir sistem değişikliği ile daha güvenli ve daha sürdürülebilir şehirler mümkün.
CEVAPLANMASI GEREKEN SORULAR
Geçen sene gerçekleştirilen BM Dünya Kentsel Forumu'nda, BM-Habitat İcra Direktörü Maimunah Mohd Sharif konferansa aktif olarak katılan BM üye devletlerinden çok önemli birkaç soruyu cevaplamalarını talep etti. Bu soruların cevapları, sürdürülebilir kentler kurmak için yol gösterici niteliğinde. Özellikle de bugün...
“Yeni Kentsel Gündem”in uygulanmasını hızlandırmak için mevcut kilit stratejiler nelerdir?
Ülkenizde şehirlerin ve insan yerleşimlerinin sürdürülebilir bir kentsel geleceğe dönüşümünü yönlendirmek için hangi kentsel yasal çerçeveler, kentsel ve bölgesel planlama çerçeveleri geliştiriliyor?
Hükümetiniz / bölgesel / alt-bölge mekanizmanız, sürdürülebilir bir kentsel gelecek için şehirlerin ve insan yerleşimlerinin dönüşümünü desteklemek için yatırımları nasıl kolaylaştırmayı planlıyor?
Hükümetiniz bu süreçte yerel ve yerel yönetimleri güçlendirmek için hangi adımları attı?
“Yeni Kentsel Gündem”in uygulanması için siyasi ivmeyi korumak ve artırmak için önümüzdeki iki yıl içinde hükümetiniz tarafından daha fazla ne yapılabilir?