Yeni bir gümrük kanununa ihtiyacımız var
Küresel ticaretimizin büyüklüğü ve karmaşıklığı son 30 yılda ciddi bir hızla arttı ve artmaya devam ediyor. 30 yıl önce manuel olarak ilerleyen gümrük işlemleri artık bilgisayar ortamında elektronik olarak yürütülüyor. Yine bu süre zarfında tek pencere sistemi (TPS) ile diğer kurumların gümrük işlemlerinin tek bir platformda birleştiğine şahit oluyoruz. Bu gelişmeler ışığında gümrükleme yapımız geleneksel yapıdan çıkıp daha çağdaş bir yapıya dönüşüyor. Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası (YYS) da bu dönüşüme büyük ölçüde katkı sağlıyor.
Dış ticaret hacmimizde 30 yıl içinde 3 katından fazla gerçekleşen artış bu değişimi gerekli kılıyor. Zira bu ciddi artış sadece rakamsal olarak değil aynı zamanda beyanname ve gümrük işlemleri için kullanılan evrak sayısında da geçerli. Örneğin, 2023 yılı Haziran ayı itibarıyla toplam dış ticaret hacmimiz olan yaklaşık 308 milyar USD, 2010 yılındaki 1 yıllık toplam dış ticaret hacminden bile fazla bir tutar.
Bu kapsamda; artan dış ticaret hacmi, gelişen teknolojiler ve yeni gümrük uygulamaları gerekliliklerini, 2000 yılında yürürlüğe konulan 4458 sayılı Gümrük Kanunu ile karşılamak çok mümkün olmuyor.
4458 Gümrük Birliği ile hayatımıza giriyor
1995 yılında başlayan Avrupa Birliği (AB) ile Gümrük Birliği (GB) serüvenimizin, gümrükleme süreçlerinde çok ciddi etkisi oldu. 1615 sayılı Gümrük Kanunu, Gümrük Birliğine uyum amacı ile yürürlükten kaldırıldı ve 5 Şubat 2000 tarihinden itibaren 4458 sayılı Gümrük Kanunu çıkarıldı. O dönem sadece ithalat, ihracat ve transit olarak kullanılan gümrük rejimleri AB ile uyumlu olarak 8 adet olarak uygulanmaya başlandı. Ardından gümrük süreçlerimiz yeni bir yaklaşımla ve bakış açısıyla devam etti.
2005 yılında kritik bir gelişme 5326 sayılı Kabahatler Kanunu ile yaşandı. 01 Haziran 2005 tarihine kadar Gümrük Kanunundaki idari para cezalarına ilişkin usul ve esaslara, zaman aşımı süresi dahil Gümrük Kanunundaki usuller tatbik ediliyor. Ancak bu tarihten sonra Kabahatler Kanunundaki usul esaslar dikkate alınmaya başlanıyor. Örneğin, vergi aslına bağlı cezalarda gümrük kanunundaki 3 yıllık zaman aşımı süresi esas alınırken, vergi aslına bağlı olmayan idari para cezalarında zaman aşımı süresi Kabahatler Kanunu esas alınarak nisbi olanlarda 8 yıl, maktu olanlarda 3-5 yıl olarak esas alınıyor. Aynı kanun kapsamında iki ayrı zaman aşımı süresi ile karşı karşıya kalınıyor.
Değişim zaman alsa da ağırlıklı olarak 2010 yılından itibaren süreç daha somut karşılık buldu. Özellikle YYS uygulamaları ve buna bağlı “yerinde gümrükleme” konuları çok ciddi anlamda gümrükleme süreçlerini etkiliyor. Güvene dayalı ve yasal ticaretin önünü açan yaklaşım en somut olarak karşımıza burada çıkıyor. Yine vergilemeye yönelik risk analizine dayalı kontrolleri de çağdaş gümrükleme uygulamalarının iyi örnekleri olarak görüyoruz.
AB ne yapıyor?
Avrupa Birliği (AB) ekonomik gelişmeleri ve dış ticaret yapılarındaki değişimi dikkate alarak Gümrük kodunda en ciddi değişikliğini 2016 yılında yaptı. Yeni AB Gümrük Kodunda temel yaklaşım “ticaretin kolaylaştırılması”. Özellikle AB Gümrük Kodunda; “kağıtsız bir gümrük ortamı”, “Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası (YYS-AEO)”, “merkezi gümrükleme ve öz değerlendirme” imkanları sağlandı. Buna paralel olarak, gümrük idareleri için de bir modernleşme süreci hayata geçirildi. Gümrük idarelerinde teknoloji kullanımının yaygınlaşmasına yönelik çalışmalar yapıldı. Bu süreç devam ederken 2023 Mayıs ayında Avrupa Birliği Komisyonunda, başta e-ticaret olmak üzere ticaret hacmindeki büyük artış, sınırda kontrol edilmesi gereken AB standartlarının sayısının hızla artması, değişen jeopolitik durum ve krizler gibi AB Gümrüklerinin faaliyet gösterdiği mevcut baskılara çözüm sunmak adına yeni bir güncelleme gündeme getirildi. Yeni öneriler, AB Gümrükleri için öncü nitelik taşıyor, çünkü veri odaklı bir vizyon sunmayı hedefliyor. Bu yeni reform önerileri; özellikle güvenilir ithalatçı-ihracatçılar için gümrük süreçlerini büyük ölçüde basitleştiren ve dijital dönüşümü benimseyen, gümrük prosedür işlemlerini hızlandıran ve geleneksel beyannamelerin yerine ithalat denetimine yönelik daha akıllı, veri odaklı bir yaklaşımı hayata geçirme iddiasını taşıyor. Aynı zamanda yeni, risk ve veri odaklı bir denetim modeline ve buna ilişkin araç ve kaynaklara pencere açılıyor. Bu amaçla da AB Gümrük Veri Merkezi kurulması, zaman içerisinde de bu merkezin, AB Üye devletlerindeki mevcut gümrük altyapısının yerini alması planlanıyor.
Genel olarak yeni çerçevenin; AB Gümrüklerini daha yeşil, daha dijital bir çağa uygun hale getirmesi, daha güvenli ve daha rekabetçi bir “tek pazar” olmasına katkıda bulunması hedefleniyor. Örneğin; ithalat süreçlerini tamamlamak için gereken süreyi azaltarak, tek bir AB arayüzü sağlayarak ve verilerin yeniden kullanımını kolaylaştırarak ithalatçı-ihracatçılar için gümrük raporlama gerekliliklerini basitleştirecek ve rasyonelleştirecek bir sistem olma iddiası mevcut.
Ne yapılmalı?
Öncelikle, geleneksel gümrükleme modelimizi kesinlikle değiştirmemiz gerekiyor. Bunun ana nedeni de belge sayısının fazlalığı ve tüm kontrol işlemlerinin gümrükte yapılmaya çalışılması. Bu iki durum hem maliyet hem de zaman konusunu ciddi anlamda olumsuz etkiliyor. Ancak, bu sürecin tam anlamıyla gerçekleşebilmesi için yeni bir kanun bakış açısına ihtiyaç duyuluyor. Bu yeni kanunda aynı AB’de olduğu gibi küresel ticaretin hızı, büyüklüğü ve karmaşıklığı ile dış ticaretin finansman araçlarının çeşitliliği ve ülkelerin vergi mevzuatlarından kaynaklanan zorunlulukları da dikkate alınmalı. Bu yaklaşım ile dış ticarete taraf kamu ve özel sektör iş birliği ile bize özgü ama AB ile de uyumlu bir yasa çalışması başlatılması gerekiyor.
Bu doğrultuda, öncelikle gümrük işlemleri tek bir idare çatısı altında yürütülmeli. Dış ticaret işlemlerinde sadece Ticaret Bakanlığı yer almıyor. Eşyanın özelliklerine göre başka kurumlar gümrük süreçlerine dahil oluyor. Örneğin, tarım ürünlerinde “Tarım Bakanlığına uygun” yazıları gibi. Buna benzer uygulamalar için başka bakanlıktan izin ya da uygunluk almak yerine Ticaret Bakanlığı altında bu birimlere yer verilebilir. Bu durumda hem personel hem mevzuat hem de veri olarak bir çatı altında ortak hareket etmenin önü açılacaktır.
Buna ek olarak, daha kolay beyan ve vergi ödeme odaklı olunmalı. Kayıt yolu ile beyan bu açıdan ciddi önem arz ediyor. Bu noktada “kayıt yolu ile beyan” temel amaç olmalı. Aslında YYS ile bu anlamda ciddi bir birikim sağlanmış durumda. Yeni adım olarak hataları düzeltme, kendiliğinden bildirim gibi konuların da gözden geçirilmesi gerekiyor. Mevcut durumda hatayı telafi etmenin maliyeti, vergi aslının neredeyse yarısını oluşturuyor. Alıcının herhangi bir kusuru veya dahil olmayan durumda bile bir eksikliğin giderilmesi için bir idari para cezası uygulanıyor. Burada amaç vergi almak olmalı ve bu tür düzeltmelerde idari para cezaların kaldırılması gerekiyor. Örneğin, 1 ay içinde kendiliğinden bildirim yapılıyorsa bir cezai işleme tabi tutulmaması gibi.
Son olarak gümrük kanunun aynı Maliye’de olduğu gibi kendine özel usul ve esasları olması gerekir. Gümrükleme süreçlerinin ve vergileme mantığının bir kabahat kabul edilerek ceza sistematiğine dahil edilmemesi gerekir. Bu konu 2005 yıllarında uzunca tartışma konusu olmuştu. Artık yeni bir kanun ile idari para cezası konusunun gümrük vergileme sistematiğine uyumlu hale getirilmesi çok daha sağlıklı olacaktır.