Yemeği kim yedi, bulaşığa kim girecek?
Davalar acılar içinde doğar refah içinde ölür… Bu söz; Bilge Kral olarak da bilinen Bosna Hersek ilk Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç’e ait. Aslında İbni Haldun’dan Begoviç’e uzanan tarih sürecinde, konforun toplumları çürüttüğüne dair tarihi gerçeğin bilgece ifadesi…
Millet olarak neyi kendimize dava etmişsek, mutlaka bir acı neticesinde olmuştur. Savaş ve siyaset dışında da bu gerçek; değişmemiştir. 2000 yılının refahını hatırlıyorum. Üretim davamızı öldürmüştük. Sonra 2001 krizi geldi.
Cumhuriyet tarihimizin en büyük ekonomik krizinde toplum çok acılara tanık oldu ve dava sahibi olduk. Misal, ürettiğinden fazlasını tüketme, kazandığından çok harcama, devletini dolandırma, müşterine sadakat göster, ortağına kazık atma gibi… Acıların doğurduğu bu davalara sadık kaldık ve krizden çıkıverdik.
Bugün, o davaları unutup yeniden 2000 yılının gafletine gömüldük. Ürettiğimizden fazlasını tükettik; ithalat patladı. Kazandığımızdan fazlasını harcadık; borca battık. Üretimden vazgeçtik, doludizgin tüketen olduk. Ucuz kredi ile altına, dövize koştuk ve üretim davasını öldürdük.
Üstelik salgının 400 gün kapattığı, kurun sarstığı, enflasyonun bozduğu ekonomide bugün, yeni bir yol arıyoruz. Ana davamız; üretimi, yatırımı, ihracatı, istihdamı arttırmak… Tüm bunları yapabilmenin başat şartı ise yarına dair güven oluşturmaktan geçiyor. Güven yoksa, yarın da olamıyor.
İKİ SORU İKİ CEVAP
Yemeği kim yedi?
Yemeği, üretmeden tüketenler, kazandığından fazlasını harcayanlar, çalışmadan ATM’lerden para emenler, toplumun sırtından geçinen parazitler ve siyasetin kirlettikleri yedi.
Bulaşığı kim yıkayacak?
Ne yazık ki üreten, çırpınan, çalışan, gayret eden kesimler ödeyecek. 13,5 milyon, adeta seruma bağlanmış gibi çalışmadan para alıyor. Onların yüzünden her birimiz, fazladan 2 saat çalışmak zorunda kalıyor. Şimdi de bulaşığa giren yine biz olacağız.
NOT
ÜRETİM BAĞIMSIZLIK DAVASIDIR
Dışa bağımlılığı azaltacak en önemli davamız budur. Eğer ekonominin krizde olduğu acı gerçeğini kabul etmez isek üretimi yeniden dava haline getiremeyiz. Refahın öldürdüğü üretim davasını diriltmenin yolu, hamasetten değil, gayretten geçer ancak.
Türkiye; topyekûn üretim seferberliği başlatmak zorunda… Salgının zaten zora soktuğu ekonomilerde üretimi kendisine dava edinenler, çare üretmeye başladı bile. Ancak sorun şu ki rantiyelerin, siyaset kenelerinin, toplum asalaklarının sayısı öylesine arttı ki dava sahibi üretici, zorlanır oldu.