Yedi adımda çözüm
Levent Alkan
Türkiye’nin güncel gerçekleri, Suriye, Irak, İran, İsrail, Lübnan, Mısır'da yaşanan trajediyi unutturuyor. Ekonomide işler istendiği gibi ilerlemiyor. IMF in Türkiye raporu yine ücretleri baskılamayı salık veriyor. 1980 den bugüne kadar ekonomi yönetimlerinin yıllık enflasyon hedeflerini tutturma başarısı çok zayıf. Bu durumda IMF in beklenen enflasyona göre ücret artışı rasyonellikten çok uzak kalacaktır. Hiçbir hükümetin 1 yıllık enflasyon hedefi dahi gerçek enflasyona yakın seyredemiyor. Bir de doğru ölçüm yaptığı çok tartışmalı %50si barkod fiyatlarına dayanan tüfe enflasyon ölçüm gerçeği var. İşçi, emekçi, çiftçi, memur kesimine bir umut satılıyor. Daha ağır bir sorun devletin geleneksel çalışma tarzının kilitlenmiş olmasındır. Bugün çözümü konuşuyoruz; çözüm, parlementer sisteme dönmektir. İki birbiriyle bilek güreşen olasılık var.
1) İlki uluslararası kurulu düzenin tıpkı Irak’a demokrasi getirdikleri gibi, şimdi de İran’a demokrasiyi getirecek olan süreci başlatıp, son noktayı da Türkiye’de demokrasi getirerek koyacaktır. BOP projesini tamamlama niyetlerini gizlemiyorlar zaten.
2) İkincisi halkın desteğini arkasına almayı başarabilmiş bir muhalefetle parlementer sisteme dönmek ve kurumları ayağa kaldırıp BOP hedefini tarihin derinliklerine gömmek. Bu kavgayı kim kazanacak göreceğiz. Burada bize çok uyanık olmak düşüyor. Çıkartalım ki analitik bakış olsun. Gerektiğinin kanıtı olarak görülüyor. Sadece sağlık sektörüne baksak bile skandalların sistemi tıkadığını görüyoruz. Bir ay önce “ hukukun üstünlüğü” makalesinde 2023 yılı küresel hukuk skalasındaki yerimizi ortaya koymuştuk. Sıralama Türkiye’nin 144 ülke içinde 117’nci olduğunu belirlemişti. Çarşamba günkü makalede de “sağlık sistemi Ottowa antlaşmasından çıkılmadan düzelmez” başlığıyla, güvenilir sağlık sistemi sıralamasında 65’nci olduğumuza değinmiştik. “En kırılgan Türkiye” makalesinde de “devletlerin kırılganlık endeksleri” sıralamasında Türkiye’nin OECD içindeki yerini ortaya koymuştuk. 12 farklı kriterde en kırılgan Türkiye’ydi. Orta ölçek ülke olarak zirveye oturmuştuk. Uluslararası müesses nizam başarılıydı. Tüm bu makalelerin eriştiği genel sonuç, bizi çözümün ne kadar yaşamsal olduğuna götürüyor.
Tüm bu yaşanan olumsuzlukları aşmanın ilk adımı, kurumları sağlamlaştırmaktan geçiyor. Her şeyden önce hukukun üstünlüğü ihdas edilmelidir. Sağlık, eğitimini, kamu yönetimini, reel sektörü, bankaları, finans kuruluşlarını ayağa kaldırabilmek sonraki hedef olacaktır; ama nasıl? Şöyle:
1) Üretimi öne çıkarmaktır.
2) Küresel ticareti BRICS üzerinde yoğunlaştırıp gümrük birliğinden bir an önce çıkmaktır. Pr. Dr. Erol Manisalı ömrünün sonuna kadar bunu anlatıp durdu. Bizler de rakamlarla ortaya koyduk. Çünkü bir türlü yüksek dışa bağımlı ortaya çıkmakta, dış ticaret açığı kapatılamamaktadır.
3) Kayıt dışılığımızın minimize etmek gereklidir. Yalnız bu yolla devletin bu coğrafyadaki 5000 yıllık işleyişi etkinlik kazanabilir. Pr. Dr. Osman Altuğ’un ve diğer muhasebecilerin 1980’li yıllarda tespit ettiği boyutlar, 2024’e geldiğimizde çığ büyümüş, kayıtdışılık devasa boyutlar kazanmıştır.
4) BDT ile ticarete daha fazla etkinlik kazandırmakla, onlara özel ticaret kanalları yaratmak olasıdır.
5) Sınırlarımıza mayınlarımızı döşeyebiliriz.
6) Kamunun tüm üst düzey harcamalarını en aza indirebiliriz.
7) Üstlenici firmalara vergi indirimlerini ortadan kaldırabiliriz.
8) BDT ile iyi ticaret ilişkilerimiz, bölgesinde güçlü bir Türkiye ile de perçinlenebilirse, Türki cumhuriyetlerin KKTC ile ticari işbirliği yapmalarını sağlayabiliriz. Bu saydıklarım eski Türkiye’nin normlarıydı.
Gördüğünüz gibi, istesek çok da zor değil. Biz yeter ki isteyelim. Hayatımızda kazanmadan önce zihnimizde kazanalım ve bu, bizim için ilk kıvılcım olsun.