Yay çok gerildi, aman dikkat!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Son üç ayda fiyatlar yüzde 32 arttı ve hiçbir finansal yatırım aracı bu oranı yakalayamadı. Tüm araçlarda reel kayıp var.

✔ Yıllık enflasyonun yüzde 70'e doğru yol aldığı bir dönemde vatandaşa yüzde 15 dolayında net faiz veriliyor. Vatandaş şimdilik temkinli. Ama yay bir boşalır, vatandaş bir "Yeter" derse, nereye gidilir, kimse kestiremez.

Söylem değişmiyor; sürekli olarak “Tasarruf oranımız çok düşük, aman tasarruf edelim” deniliyor denilmesine ama tasarruf eden de itinayla cezalandırılıyor.            

TÜİK’in dün açıkladığı finansal yatırım araçlarının getiri oranlarına bakınca cezalandırmada dozun giderek arttığı da görülüyor.            

Tasarruf edenin elinden her ay bir miktar anapara alınıyor. İsterseniz siz buna çalınıyor da diyebilirsiniz.        

Tasarruf edene örtülü biçimde adeta şu söyleniyor:           

“Kardeşim ne diye tasarruf ediyorsun, gidip harcasana... Bak biz sana enflasyonun altında getiri vereceğiz. Kaybedeceksin, karar senin!”      

Harcayan harcıyor da; elindekini, avucundakini tümüyle harcamak durumunda olmayan, harcamak istemeyen ve bir köşede birikimi kalmasını tercih edenler... İşte onlar, bir elde ettikleri getiriye bakıyor, bir enflasyona bakıyor; sonra da başları iki ellerinin arasında hayıflana hayıflana ne yapacağını düşünüyor.            

SON ÜÇ AY KAYBETMEYEN YOK

Tüketici fiyatları aralık, ocak ve şubat ayları toplamında yüzde 32.25 arttı. Bu görülmedik bir artış. Fiyatların üç ayda üçte bir oranında artması bile ne yazık ki normal bulunur oldu, belki fiyat artışından daha kötü olan bu.       

Fiyatların yüzde 32.25 arttığı son üç ayda hiçbir yatırım aracı bu düzeyde getiri sağlayabilmiş değil.       

Fiyatı son dönemde çok artmış olmakla birlikte altın bile enflasyona yenik düştü. Bu üç ayda altın enflasyona göre reel olarak yüzde 1.44 kaybettirdi.       

En yüksek kayıp ise yüzde 21 ile mevduat ve yüzde 24 ile devlet iç borçlanma senedinde.           

REEL GETİRİ SINIRLI

TÜİK verileri dolar, euro ve altının son altı ay ve son bir yılda reel getiri sağladığını gösteriyor.        

Mevduat, DİBS ve borsada ise hiçbir dönemde reel getiri elde edilememiş.          

Dolar, euro ve altındaki reel getiri döneminin de giderek geçmişte kaldığı dikkati çekiyor. Son altı ay ve son bir yıldaki getiriler de önceki dönemlerin yüksek getirisi sayesinde. Zaten daha önce de belirttik; son üç ayda hiçbir yatırım aracından reel kazanç elde edilememiş.

VATANDAŞ ÇARESİZ BIRAKILIYOR

Bu yılın ilk iki ayındaki fiyat artışı yüzde 16.45. Martta bu gidişle çift haneli bir artış yaşanması pek şaşırtmaz, bu da en az yüzde 10 artış demek. Böyle bir durumda ilk çeyrekteki oran yüzde 28’i aşacak. Aralık ayındaki rekor oranı da katın; son dört ay artışı yüzde 45’i bulacak demektir. Zaten yıllık oran da yakında yüzde 70’i zorlayacak.             

Böyle bir dönemde Merkez Bankası bankalara yüzde 14 faizle para kullandırıyor, bankalar da mevduat faizini daha da aşağı çekmeye çalışıyor. 25 Şubat tarihli son duruma göre tüm bankalar ortalamasında TL mevduatta en çok tercih edilen vade olan üç aya kadar vadelide yüzde 17.23 faiz uygulanıyor. TL mevduatın tümüne uygulanan ortalama faiz ise yüzde 16.19. Üstelik bundan stopaj kesintisi de yapılıyor.             

Hani “Bozdur bozdur harca” denir ya, öyle bir faiz!          

Bakar mısınız, ocak ve şubattaki toplam enflasyon yüzde 16.45, mevduata verilen yıllık faiz de o düzeyde.           

Vatandaşa “TL’de durursan cezalandırılırsın, sen bilirsin” deniliyor.         

Şimdi sormak gerekmiyor mu bir kez daha, “Hani faiz düşük olunca enflasyon da düşecekti, ne oldu, bu nasıl teori” diye...      

Tüm oranlar çok yalın bir şekilde ortada. Peki acaba vatandaş bile bile bu zarara niye katlanıyor?          

Biraz geri dönüp 16 Aralık’taki son faiz indirimini ve 19 Aralık’ta yapılan “Faiz daha da indirilecek” şeklindeki açıklamaları, 20 Aralık’ta ilan edilen kur korumalı mevduat düzenlemesini ve bu çerçevede başlayan dövizi baskı altına almaya dönük operasyonları ve sonrasında en yetkili ağızlardan duyduğumuz “Vatandaş kaybetti” yaklaşımını düşünmek gerek.           

Vatandaş 16 ve 19 Aralık’taki yönlendirmeyi ve yüksek kurdan dövize nasıl yüklendiğini, sonra zarara uğratıldığının itiraf edilişini unutmadı.          

O yüzden şimdilik temkinli. Yoksa enflasyonun yüzde 70’i zorlayacağı bir dönemde net yüzde 15 dolayında faize razı olur mu?        

Bilin ki çoğunluk bekliyor. Birileri de bu temkinli duruşu bir tercih zannedip ya da zannediyormuş gibi görünüp günü kurtarmaya bakıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar