Yatırım ürün tercihleri değişiyor
Türkiye’de hane halkının yatırım ürün tercihi denilince akla ilk gelenler nedir diye sorarsak; TL mevduat ve döviz tevdiat hesabı cevabını alırız. Bunu rakamlarla görmek de mümkün, en son Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği 2020 Mart ayı rakamlarına göre yurt içi yerleşiklerin yatırımlarında mevduat %66 ile en büyük payı alıyor. Yurt dışında ise bizden farklı olarak mevduat yerine tahvil, yatırım fonu ve hisse senedi yatırım ürün tercihlerinde ön plana çıkıyor.
Bu farkı beş yıl önce Avrupalı bir finansal teknoloji şirketi ile yatırım ürünlerine ait bir proje yaparken çok net hissetmiştim. Proje tamamen dijital bir yatırım ürün yolculuğu sunmayı hedefliyor ve müşterinin risk profillemesi ve hedeflerinin çıkarılarak, buna uygun bir ürün önermesi ve performans raporlamasını içeriyordu. Proje sırasında Avrupalı meslektaşlarımıza anlatamadığımız en önemli iki konu; kısa vadeli ve TL mevduata yatırım ile döviz alım/satımının bir yatırım aracı olması idi. Onlar kısa vade ve döviz yatırımları yerine piyasalarda işlem gören fon, tahvil ve hisse senedi yatırımlarına doğru evrilmenin olacağını ve yatırım ürün sunumunun bunlar üzerinden olması gerektiğini belirtirken biz bunun Türkiye’de çok geçerli olmadığını söyleyerek karşı çıkıyorduk. Bu farklı bakış bizim için projenin başarısızlık ile sonuçlanmasını sağladı ancak bugüne geldiğimizde özellikle 20 Nisan’daki BDDK Aktif Radyo sonrasındaki süreç Avrupalı meslektaşlarımızı haklı çıkarır duruma geldi. Son dönemdeki değişim, Türk yatırımcısı tarafında da mevduata alternatif ürünlerin tercih edilmeye başlandığı algısını yaratıyor.
Yine rakamlardan gidelim. Son 6 ayda hisse senedi yatırımcı sayısı MKK verilerine göre 450 Bin kişi civarında artarken, yatırım fonu müşteri sayısı 100 Bin kişi artmış görünüyor. Hisse senedi piyasasındaki işlem hacim artışı ve fonlardaki büyümeyi de düşündüğümüzde yatırımcı tercihlerinde bir değişimin sinyalini görüyoruz. Bunun en temel nedeni, özellikle 20 Nisan’daki BDDK aktif rasyo hesaplamasına ilişkin gelen mevzuat ve bunun sonucunda Bankaların mevduat faizleri tarafında daha az rekabetçi duruşu denilebilir. Dünya genelindeki faiz oranlarındaki gerileme de yüksek getiri arayan yatırımcıları alternatif sermaye piyasası ürünlerine yönelmesini beraberinde getirdi.
Yatırım Fonları pazarını incelediğimize yılbaşında 120 Milyar TL’den Haziran ayı sonunda 150 Milyar TL’ye bir büyüme görüyoruz. Bu büyümenin nerdeyse tamamı 20 Nisan’dan sonra gerçekleşti. Büyümenin hangi fonlardan olduğuna bakarsak %40’lık kısmın TL Mevduat alternatifi Para Piyasası, Kısa Vadeli Borçlanma Araçları ve Dengeli Değişken Fonlar; diğer %40’ın ise YP Mevduat alternatifi Serbest Döviz Fonlar’dan kaynaklandığını görebiliriz. TL mevduat alternatifi olan Para Piyasası ve Kısa Vadeli Borçlanma Araçları Fonları aynı gün nakde çevrilmesi, stopaj avantajı ve getirisi ile yatırımcıların tercihi olmuş görünüyor ancak sermaye piyasasının gelişmesi ve derinleşmesi için daha uzun vadeli yatırım yapan ve farklı finansal araçları içeren fonlara da yatırım önemli. Döviz mevduata alternatif olan Serbest Döviz Fonlar’daki büyüme SPK ve Maliye’nin 3 Haziran’da yaptığı vergi ve fon içerik düzenlemeleri ile kısıtlanmış durumda. Sermaye piyasasının gelişmesini amaçlayan bir mevzuat yapısı oluşturmak ve bu gelişimi desteklemek uzun vadeli bakış için değerli, bu nedenle bu tarz düzenlemelerin kısa vade ve uzun vade etkileri değerlendirilerek uygulamaya konulması daha faydalı olacaktır.
Özellikle Fon tarafında kalıcı büyüme Sermaye Piyasası’nı da geliştirecek. Bu nedenle Portföy Yönetim Şirketleri ve Fon Dağıtıcı Kuruluşları’nın müşterilerini doğru fonla buluşturması çok önemli. Bunu yaparken tek fon yerine birkaç fondan oluşan portföyler yaratması hem risk hem de getiri anlamında müşteriyi koruyacak ve fonlara ilgiyi artıracaktır. İşte bu noktada bu köşede sık sık adını geçirdiğim dijital varlık yönetimi araçları olan robo-danışmanların devreye girmesini sağlamamız gerekiyor. Robo-danışmanlar, ürün bilgi ve deneyiminize göre risk profilinizi belirleyip, yatırım tutarınız ve yatırımınıza dair beklentinizi dikkate alarak bir model portföy sunuyor ve piyasaların gidişatına göre yatırım araçları veya dağılımda otomatik olarak değişiklik yapıyor. Bu sayede finans piyasalarına ilgi duymayan/teknik bulan veya takip etmeye vakti olmadığı için parasını likit ama görece getirisi az yatırım ürünlerinde değerlendiren müşterilerin yatırımlarını yönlendirebilecek bir platform sağlanmış oluyor. Aylık mevduata alışmış bir yatırımcı kitlesini daha uzun vadeli ve farklı finansal ürünleri içeren ürünlere yöneltmek ve sermaye piyasasını geliştirmek için hem finansal okuryazarlığın artması hem de herkesin doğru yatırım tavsiyesine erişimi sağlanmalı, yani robo-danışmanların tam zamanı.
Mevduat faizlerindeki düşüş ve yatırım ürünlerine yönelim tüm finans sektörü ve sermaye piyasası için önemli bir fırsat. Bu dönemde yatırım kuruluşları, yatırımcıları doğru ürün ve doğru tavsiye ile buluşturabilirse uzun vadede derinleşen ve farklı birçok ürün alternatifinin ortaya çıkacağı bir yapı sağlanacaktır. Bu da finansal sistemin tüm unsurları yani fon arz eden, fon talep eden, finansal piyasalar ve düzenleyici kurumlar için değer yaratacaktır.