Yaptığınız işin zamanlaması da başarının sırrı
GÖKHAN TURHAN
[email protected]
Türk edebiyatının ünlü isimlerinden Ahmet Hamdi Tanpınar, “Coğrafya bir kaderdir. Bu demektir ki bunun gereklerini kabul etmek, ona ayak uydurmak şartıyla onunla iyi kötü uzlaşılabilir” diye başlıyor cümlesine… Her ne kadar biz, bölgemizde oldukça yaygın olan bu cümleyi; “Coğrafya kaderdir” deyişini ünlü Tunuslu alim İbn Haldun’a ait olduğunu düşünsek de bu ifade Tunuslu alimin eserlerinin hiçbirinde yer almıyor. Tanpınar’ın ilk kez kullandığını düşünürsek, ifadenin bölgemiz açısından ne kadar yerinde olduğu günümüzde daha güçlü anlam kazanıyor. Ülkemizin yemek kültüründen tarihi yapılarına kadar birçok vitrindeki ürününü pazarlayamamış olmamız, özellikle biz sanayicilerin, üreticilerin, ihracatçıların en büyük sorunu. Türkiye’de ürettirilen İtalyan bir moda ikonuna ait ürünün üzerindeki logo ve yarattığı katma değer, üreticiyi değil, satıcının başarısını ortaya koyuyor. Ne kadar günlük hayatımızın bir parçası olsa da bu ifade, ekonomide de özellikle marka yaratma konusunda haklı bir cümle olduğunu gösteriyor. Piri Reis’in çizdiği dünyanın ilk kapsamlı haritasından tutun, El Cezeri’nin robotlarına kadar bu coğrafyaya mal olmuş birçok ürünü, tarihi, anlatamıyoruz, sahiplenemiyoruz yeterince. Elimizde Mısır Çarşısı var iken ondan bir marka yaratmak bizlere değil, bir İtalyan’a; Eataly adlı restoran zincirine nasip oluyor. Kader sadece coğrafya ile de sınırlı kalmıyor ne yazık ki. Zaman da çoğu zaman kaderin gerçek sahibi olabiliyor.
2000’li yılların başında İstanbul’u ziyaret eden İtalyan işadamı Oscar Farinetti, Mısır Çarşısı’na hayran kaldı. İtalya’ya döner dönmez, bu konsepti kente uyarladı. 1 yıl süren hazırlık çalışmaları sonrasında ilk restoran market konseptini, Torino’da açtı.
Kısa sürede İtalyan sosyetesinin ilgi odağı olan bu konsepti New York’a taşıyan Farinetti, bu kenti de feth etti. Yılda 200 milyon ciroya ulaşan EATALY’nin sahibi Farinetti, “Benim başarılı bir işadamı olmamda en büyük etken kuşkusuz İstanbul’daki Mısır Çarşısı’dır. Çünkü orada hissettiğim sıcaklık, EATALY’nin doğuşunu sağladı. EATALY, birkaç ay sonra İstanbul’da da müşterilerini ağırlayacak” dedi. Kısa sürede İtalyan sosyetesinin ilgi odağı olan bu konsepti New York’a taşıyan Farinetti, bu kenti de fethetti.
1900’DE ELEKTRİKLİ ARACIN PAYI YÜZDE 28’Dİ
Geçtiğimiz hafta karşıma çıkan bir video bu konuda zamanlamanın değerini özetliyor. Elektrikli otomobil satışları günümüzde yüzde 10’lar seviyesinde pay alıyor oysa bundan 123 yıl önce yani 1900 yılında ABD’de satılan 4 bin 192 aracın yüzde 28’inin elektrikle çalıştığını biliyor muydunuz? Ya da günümüzün en yaygın araçlarından biri olan, milyarlarca dolarlık büyüklüğe sahip elektrikli scooter’ların aslında bir asır önce Autoped adıyla 1915 yılında icat edildiğini ve kullanıma başlandığını…
Bu örneklerin çoğu başarısızlık veya ekonomisiyasi engellerle bir asır önce çıktıkları gibi tarihin tozlu rafl arına çekildiler. O günün müthiş araçları, erken icat edildiği için unutulup gittiler. Bu konuda benim en dikkatimi çekenlerden biri de 1881 yılında doğan ABD’li Clarence Saunders’ın Piggly & Wiggly adlı mağaza zinciriydi. Bu yeni markette ürünler göz hizasında rafl arda yer alıyordu. Marketler, bakkallara oranla daha fazla ürüne sahip ve daha çeşitliydi. Saunders, bu büyük markette kâr elde edebilmek adına personel kullanımını minimuma indirmek adına barkod sistemine ihtiyaç duydu. Saunders, fiyatları ilk kez etiketleyen bir sistem yaptı ve müşteriler bedellerini mağazadan çıkarken ödemeye başladı.
ERKEN İCAT ÜNLÜ İŞ ADAMINI BATIRDI
Asırlık geçmişe sahip veresiye sistemini de yok eden bu sistemde geleneksel bakkallar haftalık 500 dolardan yüzde 12 kâr elde ederken, Saunders bu rakamı şube başına haftalık 7 bin dolara çıkarmış, kâr marjını da yüzde 3’e indirmişti. Sadelik ve verimliliği hayata geçiren Saunders’ın erken icatları ve ticari zekâsı onun batmasına neden oldu. Hatta birkaç kez… Her ne kadar dünyada ilk kez etiketleme ve barkod işini 1918 yılında başlatsa da, onun en az 50 yıl beklemesi gerekiyordu.
Zaman, coğrafya kadar önemli aslında. Yaptığınız işin zamanlaması da başarının sırrı.
Birçok icat çok uzun zaman önce bulundu ve üretildi. Ancak yaygınlaşması, olgunlaşması ve insanlığın bu ürünleri ihtiyaç olarak görmesi gerekiyordu.
İlk akıllı telefon 1993 yılında IBM Simon adıyla piyasaya sürüldü, ancak günümüzdeki akıllı telefonların prototipleri 2007 yılında Apple’ın iPhone’u ile piyasaya sürüldü.
İlk internet bağlantısı 1969 yılında ABD'deki ARPA (Advanced Research Projects Agency) tarafından gerçekleştirildi.
İlk e-kitap, 1971 yılında Michael S. Hart tarafından oluşturulan “The Declaration of Independence” adlı metindi.
İlk akıllı ev cihazı, 1998 yılında Philips tarafından üretilen Home Control Panel idi.
İlk dijital fotoğraf makinesi 1975 yılında Kodak tarafından üretildi.
Bu icatlar, hayatımızı kökten değiştirdi. Gelecekte yeni teknolojik gelişmelerin temelini de oluşturacaklar.
Modern otomotiv sanayisinin babası olarak bilinen Henry Ford, otomobili ilk üreten değildi O sadece seri üretimi başlatarak sanayide önemli bir açılımı sergiledi. Zaten kendisi de bunu “Benim sıfırdan başladığımı söylüyorsunuz, ama bu doğru değil. Hepimiz eldekilerle başlarız. Farkı yaratan bunları nasıl kullandığımızdır” sözüyle anlatmıyor mu?
Konu Ford’dan açılmışken, zamanlamayı en güzel anlattığı ifadeyi de sizlerle paylaşmak isterim: “5 yıl öncesi veya sonrası. O zaman doğsaydım veya işe başlasaydım, başarıyı kazanamazdım. Ben tam olması gereken zamanda başardım” diyor. Tanpınar’ın söylediği gibi; “Coğrafya bir kaderdir…” Zamanlama da öyle.